|
|
|
|
|
|
En fırtınalı aşkın kahramanları
Karadeniz'de filizlenen bir aşkın gökyüzüne uzanan sıcak öyküsü ilk kez Aktüel Pazar'da.
ÇATAPAT İbrahim ve Melahat Hanım'ın kalpleri 14 yaşından bu yana birlikte atıyor. Ordu'nun her köşesinde şimdiden efsane olan çift, evliliklerinin 38. yılını kutluyor.
KARADENİZ'İN Ordu'sundan çıkıp "Devletin Ordusu"nda adını göklere altın harflerle yazdıran bu üst düzey komutan ile eşi kim?
Karadeniz'de filizlenen "FIRTINALI" bir öykü
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına'nın Ordu'daki kırk yıllık dostlarıyla Fırtınalar'ın hayatını konuştuk. İşte Selimiye Mahallesi'nde filizlenen bir aşkın hikayesi.
Pembe boyalı evde büyüyen badem gözlü Melahat Hanım'la, hemen arka sokakta oturan komşularının oğlu "Çatapat İbrahim"in aşk hikayesini aradık Ordu'nun deniz kokan sokaklarında. Tesadüf bu ya, "Göklerin Fırtınası" İbrahim Paşa ile emekli öğretmen Melahat Hanım'ın da evlilik yıldönümlerine denk geldi bu araştırma. İkisinin de çocukluk ve ilk gençlik günlerinin geçtiği evler şu anda ayakta olmasa da, hikayeleriyle yaşıyorlar o sokaklarda. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına'nın Selimiye Mahallesi'nden kırk yıllık dostları, "Karadeniz Ordu"sunun bağrından çıkıp "Devletin Ordusu"nda adını göklere altın harflerle yazdıran arkadaşlarını, eşi Melahat Hanım'la 1966 yılının ekim ayında yaptığı izdivacı, Fırtına Paşa'nın sivil hallerini anlattı tebessümle. Görev başındayken apoletlerinin tüm ciddiyetini ve disiplinini üzerinde taşıyan İbrahim Paşa, sivil hayatta tişört ve kot pantolonundan asla vazgeçmeyen, çok iyi tavla oynayan, havacı olmasına rağmen aslında deniz tutkunu, vefalı bir Ordulu olarak anılıyor kadim dostlarının dilinde. İbrahim Paşa ile Melahat Hanım'ın 38 yıllık evliliklerinin en mutlu sonucu ise çocukları Özlem ile Özgür.
PAŞA OLACAK BENİM OĞLUM 1941'de Ordu'da esnaflık yapan Mehmet Bey'le eşi İfakat Hanım'ın ilk çocuğu olarak dünyaya gelen Halil İbrahim, ortaokul ve liseyi memleketinde bitirir. Dedesinin çok hızlı konuşması nedeniyle arkadaşları ona "Çatapat'ın İbrahim" lakabını takar, bu isim zamanla "Çatapat İbrahim" olarak yer edinir Ordu ahalisinin dilinde. Lise sıralarında biraz tombulca bir delikanlıdır. Zekasıyla herkesi kendine hayran bırakan Çatapat İbrahim, bir gün Ordu Halk Eğitim Merkezi'ne gelip lise öğrencilerine brifing veren subayları dinler ve o gün aklına koyar Hava Harp Okulu'na girmeyi. Ders çalışmakla arası pek iyi olmasa da sınavları kazanır. 1962'de genç bir teğmen olarak mezun olur. Hava Harp'te okurken babası Mehmet Bey, "Paşa olacak benim oğlum" diye gururlanır yıllarca. Ancak ömrü vefa etmez oğlunun paşa olduğunu görmeye... Oğlu daha mezun bile olamadan, ölüm ani bir kalp kriziyle zamansız alır Mehmet Bey'i bu dünyadan. Ortaokul-lise sıralarında muzipliği ve maceracı kişiliğiyle öne çıkan İbrahim Paşa'nın aile dostlarının kızı ve eşi Melahat Hanım'ın kuzeni Ayfer Kuğuoğlu, o yılları anlatırken önce İbrahim Fırtına'nın mütevazılığından dem vuruyor. Ardından da "Selimiye Mahallesi'nde büyüdük hepimiz. O bizden birkaç yaş büyük olduğu için ben ağabey derdim. Hala da ağabeyimdir, eniştem değil" diye devam ediyor sözlerine. Melahat Hanım'a nasıl aşık olduğunu sorduğumuzda ise, "Ağabeyim 14 yaşında, Melahat Hanım'a aşık oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse Melahat'in hiç niyeti yoktu başlarda. 'Niye istemiyorsun bu çocuğu?' diye sorduğumuzda da 'Şişko bulduğum için' diye yanıtlamıştı. Bizlerin de telkiniyle onu yakından tanımaya karar verdi ve bir yıl sonra nikah masasında buldular kendilerini" diye sürdürüyor sözlerini. Fırtına'nın arkadaşı Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu, Paşa'nın teğmenken nişanlandığı Melahat Hanım'la aşklarını anlatırken, İbrahim Teğmen'in Ordu üzerinden uçarken şehre uzanıp pike yaparak gökyüzünden selam verdiğini söylüyor. 1965'de nişanlanan Melahat ve Halil İbrahim, ancak birkaç ay görüşebilir. Çünkü yüksek okuldan yeni mezun olan taze öğretmen Melahat Hanım'ın Mecitözü'ne tayini çıkar. Teğmen İbrahim ise Merzifon'da görevlendirilir. Genç çift bir yıl kadar ayrı kalır görevleri nedeniyle. Özlemle dolu geçen aylarda, mektuplaşmalar teselli olur ikisine de. 1966 yılının ekim ayında, tanıştıkları şehirde, üstelik İbrahim Fırtına'nın Hava Harp Okulu'na girmeye karar verdiği salonda, Ordu Halk Eğitim Merkezi'nde düğünleri yapılır. İbrahim Fırtına'nın lise sıralarından arkadaşı Ergin Karlıbel, "İbrahim'in bugünkü başarısında Melahat'in payı büyüktür. Bunu kendisi de söyler. Melahat, öğretmenliğini İbrahim'in üzerinde de konuşturmuştur. İbrahim çok zeki olmasına rağmen ders çalışmazdı. Melahat, İbrahim'e hep destek olmuştur. Çok zor yıllar geçirdiler. Ama birbirlerine destek olarak atlattılar hepsini" diyor. Paşa'nın ilk aldığı arabadan bahsederken de tebessüm ediyor. "Evlendiği yıl kırmızı bir vosvos almıştı 14 bin liraya. Yıllarca kullandı o arabayı."
EN BÜYÜK CADDEYE ADI VERİLDİ Karlıbel, İbrahim Paşa'nın en çok kompozisyon yazmakta başarılı olduğunu vurguluyor. "Kimse onun kadar iyi kompozisyon yazamaz. Şiir okumayı da çok sever. Yağlıboya resime de merakı büyüktür. Hala da resim yapar" diyor. Melahat Fırtına'nın çocukluk arkadaşlarından Ergin Karlıbel'in eşi Nebibe Hanım'a, "Fırtına çiftinin ortak şarkısı var mıydı?" diye soruyoruz. "Sözlerini Fatsalı bir şairin yazdığı 'Yaslan be Halil İbrahim'i severdi ikisi de" diye yanıtlıyor: "İbrahim Paşa kıvırcık saçlıydı gençliğinde. Çok severek dinlerler o türküyü. Paşa, Türk Sanat Müziği tutkunudur. Yesari Asım Arsoy ve Münir Nurettin Selçuk hayranıdır." Ordulu hemşerileri efsane olarak gördükleri, Orgeneral Halil İbrahim Fırtına'nın adını şehrin en büyük caddesi ve bulvarına vererek onunla gurur duyduklarını gösteriyorlar. Fırtına Paşa ise adının verildiği sahil boyuna bir zamanlar kendi kullandığı F-104 tipi savaş uçağını getirterek bir jest yapmış memleketine. Uçağın platformunda Paşa'nın şu sözleri dikkat çekiyor
"ORDU'DANBENDEN DAHA YÜKSEKLERE ÇIKACAK GENÇLER BEKLİYORUM." Arkadaşları, Halil İbrahim Fırtına'nın, emekli olduktan sonra Ordu'da bir okul yaptırma hayalinin olduğundan da bahsediyor. Kısacası Ordu halkı bağrından göklere çıkardığı "Çatapat İbrahim"i ile gurur duyuyor.
Özlem Yurtçu-İlhan Demircioğlu
|
|
|
|
|
|
|
|
|