|
|
|
|
|
Artık eskisi gibi değiliz bu film bizi değiştirdi
|
|
Brezilyalı yönetmen Walter Salles'la "Motosiklet Günlükleri"nin Altın Palmiye için yarıştığı günlerde konuşmuştuk. Ödül alamadı ama şimdi bu filmle dünyayı sallıyor.
Uluslararası sinema festivalleri sinemacıları birbirine yaklaştırır, dost kılar. Biz gazeteciler de öncelikle kendi aramızda kaynaşırız, sonra sinemayı bizzat yapanlarla dostluklar kurarız. Özellikle de yönetmenlerle, yıldızlarla kaynaşmak, hatta onlara yaklaşmak, günümüz festivallerinin bir büyük karnavala dönüşmüş havası içinde kolay değildir. Brezilyalı yönetmen Walter Salles'i, filmi "Merkez İstasyonu"nun Altın Ayı aldığı 1998 Berlin Festivali'nde tanımıştım. Ertesi yıl Cannes'da jüri üyesiydi, yine konuşmuştuk. Geçen mayıs ayında Cannes'da karşılaştık, bu kez "Motosiklet Günlükleri" filmiyle Altın Palmiye için yarışıyordu. Umutluydu ama belli etmiyor, daha çok baş oyuncusu Gael Garcia Bernal'in oyunu üzerinde duruyor ve onun ödülü kucaklayacağına kesin gözle baktığını söylüyordu. Olmadı. Ne film ödül aldı ne de iki filmiyle birden yarışan İspanyol sinemasının yeni ve büyük umudu Bernal...
Ama filmin bütün dünyaya satıldığını ve her yerde büyük ilgiyle karşılandığını biliyorum. Önümüzdeki Oscar'larda da sanırım söz sahibi olacak. Nasıl olmasın ki? Film, 20.yüzyıl tarihinin en karizmatik kişilerinden, erken ölümün ikonlaştırdığı ve etrafında adeta özel bir mitoloji üretilen bir devrimcinin, Che Guevara'nın yaşamının bir bölümüne eğiliyor. Onun yaş büyük bir arkadaşıyla birlikte eski bir motosikletle yaptığı yolculuğu konu alıyor; Arjantin'den yola çıkarak 10 bin küsur kilometre boyunca tüm Latin Amerika'yı katettiği ünlü yolculuğu... Hem bizzat Guevara, hem de arkadaşı Alberto Granado, bu yolculuğun hikayesini kitaplara dökmüş. Sonradan Fidel Castro'nun yakın dostu olup Küba Devrimi'ne katılan, devrimden sonra Küba'da resmi görevler alan, daha sonra gerilla savaşlarının peşinde kayıplara karışan Che, 1967 yılında Bolivya hükümetinin eline düşüp en zalim biçimde öldürülüyor ve devrime adanmış bir yaşam, 39 yaşında sona eriyor. Ardından tam bir efsane başlatarak...
MİSTİK İMAJDAN ARINDIRILDI Böyle bir kişiliğe nasıl yaklaşılır? Salles bana şöyle diyor: "Bu kitap benim başucu kitaplarımdandı. İki genç insanın hayata başlaması kadar, Latin Amerika gerçekliğine adım atmalarını da anlatır. Ernesto ve Alberto gerçeklere tüm dikkatleriyle bakar ve derin biçimde etkilenerek kimlik dönüşümü geçirirler." Salles devam ediyor: "Senaristle birlikte genç Guevara'yı gelecekte edineceği mistik imajdan arındırmaya çalıştık. O ve Alberto'nun insan yanlarına eğildik. Her iki kitapta da varolan mizah duygusunu koruyarak, olayların ve koşulların 1952 yılında nasıl olduğunu canlandırmayı denedik." Salles aslında o denli siyasal bir kişilik değil: "Ben klasik anlamda siyasal bir yönetmen değilim. Ama filmi çekerken şunu farkettim: Latin Amerika'nın o yıllardaki yapısal ve toplumsal sorunları, bugün bile çözümlenmiş değil. Bu da hikayeyi hala çok güncel kılıyor." Salles, genç oyuncusuna övgüler yağdırıyor: "Che'ye çok benzemekle kalmıyor, kuşağının en iyi oyuncularının başında geliyor. Onda Vittorio Gassman, Alberto Sordi, Antonio Banderas gibi büyük Latin oyuncuların kumaşı var." Oyuncular filmin çekimi için motosiklet kullanmaktan futbola, Arjantin aksanıyla konuşmaktan mambo ve tango yapmaya her şeyi öğrenmiş. Ayrıca cüzzam hastanesi bölümleri için iki uzman sürekli sette bulunmuş. Guevara'nın astım krizleri için de özel tıbbi yardım alınmış. Brezilyalı yönetmen şöyle diyor: "Bu bir yol filmi. Öyle her şeyin birden değiştiği büyülü bir an yok. Ama yavaş yavaş, küçük dokunuşlarla kıtanın tüm sefaleti gözler önüne seriliyor." Film üzerine hazırlıklar üç yıl sürmüş. Sayısız kaynak taranmış, hala hayatta olan 82 yaşındaki Alberto Granado'yla konuşmalar yapılmış (Granado filmin sonunda gözüküyor). Bu arada senaryonun Sundance Şenliği'nde ödül almasından beri filmin destekçisi olan Robert Redford da şöyle demiş: "Walter'in bu filmi, Che'nin sonraki siyasal seçimleri üzerine yoğunlaşmaktan çok, lirizm ve insancıllık yüklü bir üslupla işleyeceğine emindim. Öyle de oldu." Arjantin, Şili ve Peru'da 30'u aşkın dekorda çekim yapılmış, 45 derece sıcaklıkta çalışılmış. Yönetmen "Bu film hepimizin iki yılını aldı. Bizi de değiştirdi. Hiçbirimiz aynı kişiler değiliz" diyor. Evet, sinema ilk kez ciddi biçimde Che Guevara denen kişiliğe eğildi. Yakın zamanda usta oyuncu Benicio del Toro'yu Che olarak izleyeceğiz. Ve böylece geçen yüzyılın en hüzünlü efsanelerinden biri, sinema yoluyla yeniden canlanacak.
|
|
|
|
|
|
|
|
|