kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Emzirme, meme kanseri riskini etkilemiyor

Giriş Saati : 29.11.2008 13:24
Güncelleme : 29.11.2008 22:23
Yeni Haber
Kadınlarda en çok görülen kanser türlerinin başında gelen meme kanseri üzerinde, bebek emzirmenin bir etkisinin bulunmadığı bildirildi.

Hastalıkla ilgili belirti görüldüğünde kadın doğum uzmanı yerine bir genel cerraha danışmak gerektiğini belirten uzmanlar, 40 yaşından sonra her kadının düzenli olarak mammografi çektirmesinin şart olduğunu vurguladı. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı, yaptığı açıklamada, kansere bağlı ölüm nedenlerinde ilk sırada akciğer kanseri geldiğini, ikinci sırada ise kadınlarda meme kanseri olduğunu söyledi.

Yeni doğmuş bir kız çocuğunun ömrü boyunca meme kanserine yakalanma riskinin yaklaşık yüzde 13 olduğunu vurgulayan Çakmakçı, erken tanı ve tedavinin hayat kurtaracağını kaydetti. Özellikle anne ya da teyze gibi yakınlarda meme kanserine rastlanan insanların tarama testlerini daha da ciddi alması gerektiğini ifade eden Çakmakçı, şu bilgileri verdi:

"Dokuları ve organlarımızı oluşturan hücrelerin genetik yapıları farklı nedenlerden dolayı bozulduğunda, bu hücreler amaç dışı ve kontrolsüz çoğalmaya başlayabiliyor ve sonuçta kitle ya da urlar oluşturabiliyorlar. Bu hücreler ve urlar 'kötü huylu' ise, yani tümör 'kanser' ise, hücreler ana tümörden kopup vücudun başka yerlerine de gidebiliyor ve metastaz denilen ikincil tümörleri oluşturabiliyorlar. Meme kanserinde de hücreler kontrolsüzce çoğalarak kitle oluşumuna ve belli bir aşamada vücudun başka yerlerinde de metastazlara yol açıyorlar."

Çakmakçı, 40 yaşından sonra her yıl muayene olunması, mammografi ve ultrasonografi çekilmesi, kişide özel bir risk varsa daha sık doktor kontrolüne gidilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Çakmakçı, şöyle konuştu: "Mammografi, bugün için meme kanseri açısından en değerli tarama testi. Ne var ki bütün tümörler mammografide görülmeyebiliyor. Bazen memede tümör olmasına rağmen mammografi tamamen 'normal' çıkabiliyor. Mammografinin yanında olanak varsa bence ultrasonografi de çekilmeli. Mammografinin tümörleri görme oranı yaklaşık yüzde 85. Bazen mammografi teknik nedenlerle de verimli olmuyor, aradıklarımızı göremiyoruz, bu durumda MR gibi alternatif yöntemleri kullanıyoruz."

MEMEDE KİTLE GÖRÜLÜNCE GENEL CERRAHA BAŞVURULMALI

Emzirmenin meme kanseri riskini etkilemediğini, kitle hissedildiğinde jinekolog yerine genel cerraha gidilmesi gerektiğini belirten Çakmakçı, tedavi ve cerrahi müdahale ile ilgili şunları söyledi: "Bir kadın için emzirmesi ya da emzirmemesi, meme kanseri açısından özel bir risk faktörü oluşturmuyor. Kadının bilmesi gereken, gerçek riski artıran önemli bilgi, ailede, anne tarafında yoğunlaşmış meme kanseridir. Memede kitle fark edildiğinde jinekoloğa başvurulması çok doğru değil. Bir genel cerraha başvurulmalı. Jinekolog kontrol amaçlı meme muayenesi yapabilir kuşkusuz. Ancak bir hastalık belirtisi ya da bir şikâyet olduğunda genel cerrahiye gidilmesi doğru olur."

Tedavi aşamasında ise ameliyata karar verirken önce tanı koymak, sonra da eğer kanser ise hastalığın yaygınlığını saptamak gerektiğini ifade eden Çakmakçı, şöyle devam etti:

"Bunun için dokudan örnek almak şart. Kanserin tipi ve evresi belirlendikten sonra genellikle ilk aşama, tümörün cerrahi olarak çıkarılması gerekiyor. Bu aşamada ise tek bir cerrahi yöntem yok. Yöntem hastalığın evresine, yani tümörün büyüklüğüne ve yaygınlığına, hastanın tedavi süreçleriyle ilgili tercihlerine göre belirlenebiliyor. Biz genellikle memeyi almaktan değil, korumaktan yanayız. Hedefimiz, memenin bütününü çıkarmak değil, uygun kurallarla sadece tümörü çıkarmak. Ancak bazen bu mümkün olmayabiliyor."

(CİHAN)