kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Eylül 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Stilinizi ortaya çıkarın"

Marilla ERÇİK/SABAH İNTERNET
Giriş Saati : 16.09.2008 09:05
Güncelleme : 16.09.2008 22:38
Yeni Haber
Tarzı olamayanlara tarz yaratmak ve modaya can katmak için kolları sıvayan başarılı iki genç bayan...Eğitimleri, kariyerleri ve tecrübeleriyle bizlere destek oluyorlar. Kadınların yanı sıra erkeklere de stil danışmanlığı hizmeti vermeleriyle diğer stilistlerden ayrılıyorlar. Türk kadınını ve erkeğini daha cesur kılmaya yönelik kıyafetleri tercih eden Deniz Marşan ve Başak Dizer Fransez, "moda kendi karakterini ve stilini ortaya çıkarmaktır" düsturundan hareketle herkesi kendi tarzını yaratmaya davet ediyor. Türk kadının orijinal olmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen ikili, şık olmanın sadece markayla sağlanamayacağını savunanlardan. Öyleyse gelin size ufak tüyolar. İşinizi kolaylaştıracak ve sizi mutlu edecek ayrıntılara göz atmaya ne dersiniz?

Öncelikle sizleri biraz tanıyalım... Kendinizden bahseder misiniz?
Başak Dizer Fransez Başak Fransez: Marmara Üniversitesi'nde 4 yıl iletişim eğitimi aldım. Bu sırada çocukluk dönemlerinden beri çizerek, karalayarak ve boyayarak hobi olarak devam ettirdiğim moda illüsturasyonu ve kıyafet tasarımı çalışmalarımı, mesleğe dönüştürmek için kollarlı sıvadım. 3 aylık yaz tatilimi Milano'da "Instituto Moda di Burgo" stilistlik okulunda geçirdim. Bu sırada da İstanbul LCC tasarım bölümünden Mimar Sinan Üniversitesi moda tasarım öğretim görevlilerinden sertifikamı almıştım, onların da desteği ile hemen ardından Londra'da Central Saint Martins moda okulunda bir buçuk sene boyunca çeşitli sertifika programlarına katıldım. Londra dönüşünde Vakko'da işe başladım. Vakko / Vakkoroma erkek baş tasarımcısı asistanı olarak üç buçuk sene çalıştım, sonrasında Bilsar Tekstil'de tasarımcı olarak işe girdim ve ve üç seneden beri burada severek çalışmaya devam ediyorum.
Deniz Marşan: Üniversitede uluslararası ilişkiler eğitimi aldım. Bu eğitimin ardından içimdeki moda aşkının çekimine kapılarak Milano'ya gittim. Marangoni de fasion design üzerine kısa süreli bir sertifika eğitimi aldım. İstanbul'a dönünce ilk etapta bir reklam ajansında iki sene süreyle çalıştım. Ardından Bilsar'da kurumsal iletişim yöneticisi olarak iki sene görev aldım. Çevremdeki insanların etkisi ve teşvikiyle dünyada trend haline gelmiş "personal shopping" mesleğine geçiş yaptım. Böylece hayattaki en büyük hobimi işe çevirmiş oldum. Şu an alışveriş/stil danışmanlığının yanı sıra moda çekimlerinde styling de yapıyorum.

2 shoppers'ı kurma amacınız nedir? Bizlere bilgi verir misiniz?
2 shoppers, yaklaşık bir buçuk sene önce kuruldu. Alışverişi ve piyasayı sıkı bir şekilde takip ediyor ve tasarımlarla yakından ilgileniyoruz. Alışverişe çıktığımız zaman kıyafetlere göz atarken başkaları için alınabilecek hediyeleri görmüş oluyorsunuz. O an dikkatinizi çeken çok şık bir elbise, hoş bir hediye olabiliyor. Alışveriş danışmanlığını özellikle erkekler için istedik. Çoğu erkek ne hediye alacağını bilemiyor ve kararsız kalıyor. Bunu büyüten ve stres yapan müşterilerimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. İşte bu amaçla 2 shoppers'ı kurduk.

Aynı zamanda dekorasyon, hediye ve alışveriş danışmanlığı da yapıyorsunuz. Bunlardan da bahsedebilir miyiz?
Alışveriş zevki olmayandan ziyade, alışverişe zamanı olmayan ya da aldığı kıyafetleri evde kombine edemeyen kişilere yardımcı oluyoruz. Çok fazla para harcayıp, kendine uygun hiçbir kombinasyon yaratamayanlara kolaylık sağlıyoruz. Bir şey aldığımız zaman üzerine ne takılması gerekir, altına ne giyilirse hoş gözükür, nasıl bir makyajla bütünleşir diye düşünüyoruz. Seçimlerimizi son moda trendleri esas alarak yapıyoruz, ancak bu seçimlerin kişinin stiliyle aykırı düşmemesine de dikkat ediyoruz. Burada en önemli şey kişinin stilini bozmamak ya da stili olmayana bir stil yaratmak... Biz kendi tecrübe ve bilgi birikimimizi kullanarak geliştirdiğimiz görüşler doğrultusunda müşterilerimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ancak amacımız ahkâm kesmek değil. Kafası karışık olan ve stilini oluşturamamış kişilere destek oluyoruz.

Müşterilerinizin giyim stili yaratırken onların ölçütlerine göre mi hareket ediyorsunuz? Yoksa yalnızca kendi ölçütlerinizi mi temel alıyorsunuz?
İnsanlar bazen hangi mağazaya girebileceğini kestiremeyebilir. Bizim kriterlerimiz yok. Bu işi herkes için yapabiliriz ama kişilerin bize biraz güvenmeleri gerekiyor. Birbiriyle uyumlu özel konseptler oluşturuyoruz. Oluşturduğumuz ürünler özel oluyor. Kimsenin üzerinde kolay kolay göremeyeceğiniz ya da herkesin "bunu nereden aldın" diye sorabileceği ürünler seçmeye özen gösteriyoruz. Müşterilerimizin cesaretli olmaları bizim için avantajlı oluyor. Onları kendi tasarladığımız ürünleri değil, mağazada satılan ürünlerle giydiriyoruz. Örneğin moda tasarımcıları derneği ile çok sıkı çalışmalarımız oluyor. Cihangir, Taksim, Kapalıçarşı ve yurtdışında bulunan bazı butiklerin ürünlerini kullanıyoruz. Amaç müşterilerimiz için özgün tarzlar yaratmak.

İyi giyinmek sizce nasıl olur?
Modayı takip etmek ve demode olmamak elbette çok önemli... Fakat asıl önemli olan kalıpların modası. Renk modası çok da önemli değil. Gelecek sene yeşil giyerseniz demode olmazsınız. Çok bol kalıplar moda ise ve siz dar kıyafetler giyerseniz demode olursunuz. Asıl demode yapan kalıptır, kesimdir; yani desen ve renk hep ikinci plandadır. Kalıpların her sezon değişmesi diye bir şey de söz konusu değil. Bayanlar daha ilgi çekici gözükmek istedikleri için dar kıyafetleri seçerler. Oysa onu göğüs altından bir kemerle bütünleştirmek daha hoş bir görüntü sağlayacaktır. Kalıp her sene değişmez, 5-6 senede bir değişir. Renklerse her sene değişir. Sene, hatta her altı ayda bir değişir. Bunların peşinden gitmek mecburi değildir. Renklere ve desenlere çok takılmadan kesimler üzerinde çalışmak daha doğru olur. Örneğin iyi bir kalıp alırsanız bunu beş sene giyebilirsiniz. Aksesuarını, ayakkabısını, çantasını değiştirirsiniz, bir fular bağlarsınız, saçınıza ayrı bir model verirsiniz ve her zaman "in" olabilirsiniz. İyi giyinmek; kendi stilinizi yaratmak, kendi karakterinizi dışa vurabilmek demektir. Çok romantik bir insana seksi bir kıyafet giydirirseniz onu bir gece giyer ve daha sonra dolabına kaldırır. Çünkü söz konusu kıyafet onu yansıtmaz.

Bir erkeğin ve kadının dolabında kesinlikle bulunması gerekenler nelerdir?
Siyah ve beyaz kombini kolaylaştıracak renklerdir. Ama insanın stili bunlar değilse, kombini kolaylaştırmıyor da olabilir. Renk zevki, kişiden kişiye değişir. Herkesin uyum sağlayacağı renk birbirinden farklı olabilir. Önemli olan kişinin nasıl gözükmek istediğidir. Örneğin; siyah kemerle birçok pantolon kullanılabilir. Kahverengi ayakkabı nerdeyse tüm kıyafetlere uyum sağlar. Rengârenk fularlar kombini kolaylaştırır. Hiç kimse için "dolabında siyah bir elbise bulundurmalısın" diyemem. Hayatımda hiç bir zaman siyah elbise giyemem ve eminim benim gibi daha bir sürü insan vardır. Kombini kolaylaştırmak için; body, kemer, aksesuar, fularlara evet! Ama siyah ya da beyaz olmak zorunda diye bir şey söz asla konusu değil. Önemli olan fark yaratmak, yoksa herkes aynı görünür. İnsanlar kendi tarzlarını bulurlarsa stil sahibi olmaları da kolaylaşır. Dışarıdan nasıl gözükmek istiyorum ya da bu kıyafet özümle uyuşuyor mu? İçimle dışımı nasıl birbirine uydurabilirim derseniz bir-iki senede sitiliniz yerine oturur zaten.

Peki,kendi tarzını ünlü bir insanınkine benzetmek isteyenler oluyor mu? En çok hangi ünlünün tarzında giyinmek istiyorlar?
Sienna Miller'a ve Jennifer Lopez'e benzemek isteyen gerçekten çok müşterimiz var. Açıkçası Türklerden çok fazla isim duymadım. Jennifer'ın topuklu ayakkabılar üzerine giydiği dar, taşlanmış jeanlerine, açık ve seksi kıyafetlerine özenen çok sayıda müşterimiz var. Keşke olmasaBana, Sienna Miller referansını veriyorsa, ona benzememesi gerektiğini söylüyorum. Ona benzemek istiyorsa da onda beğendiği ne? Makyaj mı, kıyafet mi, aksesuar mı? Diyelim ki kıyafet: burada vücut tipi çok önemli. Herkesin bedeni 36-34 değil. Göğsü küçük, kalçası büyük ya da tam tersi göğsü büyük, kalçası küçük olduğu zaman farklı kıyafetler yakışıyor. Vücut şekli, ten rengi ve stili çok önemli... Daha sonra modayı araştırıp referansları gerçekleştiriyoruz.

Başınızdan geçen çok üzücü ya da çok şaşırtıcı bir an oldu mu?
Beraber alışveriş yapmak isteyenler oluyor. Özelikle bayanlarla alışveriş yapmak istemiyoruz. Çünkü biz onların alışveriş arkadaşı değil, alışveriş danışmanlarıyız. Kişinin tarzını tanımak için konuşmak şart. Vücut tipinin bizi zorlayacağı düşüncesine kapılıyorsak onunla birkaç mağazaya girip kıyafet deniyoruz. Kimseyle sabah çıkıp aksama kadar alışveriş yapmıyoruz. Yoksa özel istekler, kaprisler giriyor işin içine. Seçtiğimiz kıyafetleri beğenmedikleri durumlarda hiç sorun yaratmadan değiştiriyoruz. Bugüne kadar da hiç böyle bir sorunla karşılaşmadık.

Önümüz kış... Yeni trendler ve gözde renkler neler olur?
Bu sene; cepli, fermuarlı deri ceketler, yelekler ve kısa ceketler sezona damgasını vuracak. Kareli, ekoseli kumaşlar ilgi odağı olacak gibi gözüküyor. Sezonun gözde renkleri mürdüm tonları ve siyah olacak. Bordolar, morlar, eflatunlar göz kamaştıracak. Morla yeşilin kombinesine sıkça rastlamak mümkün olacak. Kendinden aksesuarlı elbiseler vitrinleri süsleyecek. Makyajda siyah ve buğulu gözler ön planda olacak. Açık kumral olanlar kahve tonlarında, buğulu ve karanlık göz makyajı yapabilirler.

1980ler 70ler hatta 60lara dönüş söz konusu. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
50, 60, 70'ler gerçekten kendi başınlarına birer moda akımıydılar. 2000 yılından itibaren artık yeni trendler gelmemeye başladı ve geriye dönüş yaşandı. Şimdi "her şey moda hiç bir şey moda değil" gibi bir olay söz konusuHer şeyi bir araya getirip sitilinizi oluşturabilirsiniz. Stilinizi yaratırken 50'lerden de 70'lerden de unsurlar kullanabilirsiniz, yeter ki oluşturduğunuz tarz sizi yansıtsın.



Erkekleri mi kadınları mı giydirmek daha zor?
Türk erkeğinin ön yargısını yıkmak oldukça zor. Ben kırmızı giymem, pembe giymem, dar paça giymem, üzerime çok dar bir şey giymem, diyen bir insanı değiştirmek hakikaten zor. Fakat beylere hoş bir kombin oluşturduğunuz zaman fazla karışmıyorlar. Onlara yol göstermek ve ön yargılarını yıkmak gerekiyor. Kadında ön yargı yok; her şeyi istiyor, bu yüzden onu mutlu etmek daha zor. Daha çok bildiğini düşündüğü için onunla çalışmak daha zor.

En çok kimi giydirmek istersiniz?
Keşke bütün sevdiğimiz ünlülerle tanışabilsek. Çok beğendiğimiz isimler var. Benim istediğim, ünlü olmanın avantajını kullanmaları. Maddi durumları oldukça iyi olan isimlerin daha şık giyinmelerini elbette isterim. Kendi stilini oluşturamamış birini gördüğüm zaman onu elden geçirmenin hiç de fena olmayacağını düşünürüm. Hiç bir zaman şu ünlüyü giydirsek diye düşünmedik. Ünlü olması bizim için çok da önemli değil. Stilini oturtamamış herhangi birini gördüğümüz zaman bunu dile getiriyoruz.

Sizce ünlülerimiz arasında kimler şık ve kimler rüküş?
İsim vermem mümkün değil. Rüküş olmamak için çok marka bağımlısı olmasınlar bunu tavsiye ederim. Çünkü tek bir marka için giyindiğiniz zaman ortada "siz" kalmıyorsunuz. Stiliniz yok oluyor ve marka ön plana çıkıyor. Raftan aldığınız bir şeyi herkes alıp giyebilir. Oysa ona bir kemer taksanız veya başka aksesuarlarla bütünleştirseniz kıyafetiniz daha hoş gözükecek.



Moda gerçekten kendine yakışanı uydurmak mıdır?
Moda, kendi karakterini ve stilini ortaya çıkarmaktır. Biraz cesaret şart... İddialı ayakkabı modelleri seçin, şapka / bere takın. Sınırlarınızı biraz zorlayabilirisiniz. Kendi tarzını yaratın. Mesela ben asla bir kot pantolonun altına spor ayakkabı giymem diyorsanız bu sizin stilinizdir. Ama o eğer modaysa, bu sene sizin tercihiniz bu olmasın. Modayı bırakıp kendi stilinize bakın. Kendinize yakışanı bulun ve bunun üzerine gidin. Kombin oluşturun ve yakışanı tercih edin. Renginizi keşfedin. Böylece stiliniz de oluşacak ve kendinizi mutlu hissedeceksiniz.

Herkes mükemmel görünebilir
Vücuttaki kum saati dengesi en önemlisidir. Bu dengeyi bozacak yerlerimizi küçük hilelerle kamufle edebiliriz. Beden numarasından ziyade orantı ve bütünlük önemlidir.

Boynu kısa veya kalın olan bayanlar ve beyler dikkat!

Yüksek yaka gömlekler boynu daha da kısa gösterir bu yüzden tercih etmemeliler. Yuvarlak yaka tişörtler giyebilirler. Uzun boyunlu erkeler de küçük yaka ve bisiklet yaka tişörtlerden kaçınsınlar.

Göğsünün büyüklüğünden şikâyet eden bayanlar: tam size göre
Boğazlı kazak, bisiklet yaka dar tişörtler fırfırlı gömleklerle daha da büyük ve hantal gözükür. Bunun yerine üst bedende daha az desen veya küçük desen bulunan V yaka tişörtler, sade renk, kruvaze kapanan bluzlar tercih edilebilir.

Peki ya göğsü küçük olanlar...Buyrun bunlar da sizin için!

Küçük göğüslü kadınlar düz renk straplez ve dar üstlerden, derin V dekoltesinden kaçınmalılar. Desenli, fırfırlı, göğsünde düğme, volan, nervür bulunan, volümlü üstler giyebilirler.

Kalçasının büyüklüğünden yakınanlar mı var?
Kalçada biten üstlerden, dar yırtmaçlı kalem eteklerden, düşük belli pantolonlardan kaçınmalılar. Kalçada biten, arka cepleri olan pantolonlar ile kalçaları daha da büyük gözükecektir. Belinizi daraltan kıyafetler giyerseniz kalçanız yine ön plana çıkacaktır. Dikkat!

Dikkat!
Nerenizde fazlalık görüyorsanız oraya kıyafetin bitiş çizgisinin gelmemesine dikkat edin. Örneğin baldırınız geniş ise kapri pantolon veya çizme giymeyin. Kalın bilekli kadınlar bilekli ayakkabılardan uzak durun. Kısacası en kalın yerinize dikkat çekmeyin.

En güzel yerinizi ön plana çıkartın. Bu uygulamayı her aldığınız kıyafet ile yapabilirseniz sizden başkası fazlalıklarınızı fark etmeyecektir. Kuralları bozmayın. Böylelikle uzun vadede herkesin gözünde çizgisini bozmayan bir stil sahibi olabilirisiniz.