|
|
Günbatımında Boğaz keyfi...
Bu bunaltıcı günlerde terası, Boğaz manzarası ve özenle hazırlanmış bol seçenekli deniz mahsulleri olan mekânlar revaçta.
Manzara baş döndürüyor
Eftalya'nın terasında, sanki Boğaz'ın orta yerinde seyreden bir geminin kaptan köşkünde oturuyormuş izlenimine kapılıyorsunuz.
Eşsiz Boğaziçi'nin en güzel noktası burası mı acaba, diye kafamdan geçirdim. Aslında çok zor bir karar bu. Zaten her köşesinde ayrı bir güzelliğin göz kamaştırdığı bu emsalsiz su yolunun diğerlerinden daha üstün bir noktası olabilir mi? Ama Romalıların deyişiyle "Primus inter pares," yani eşitler arasında birinci bir noktadan söz etmek galiba mümkün. Burası Beylerbeyi'nde eskiden Seaport adıyla hizmet veren, şimdilerde Eftalya adını alıp tümüyle yenilendikten sonra yaz başında açılan balık lokantası. Daha doğrusu bu balık lokantasının şu günlerde, akşamları iyice bastıran nem ve sıcak havada insana yeniden rahat nefes aldıran, püfür püfür esen terası. Aynı isimde Boğaz'ın karşı yakasında, Arnavutköy'de hizmet veren bir başka balık lokantası var. O lokantanın şubesi bu. Adını ise bir zamanlar Direklerarası'nın ünlü kanto şarkıcısı Denizkızı Eftalya'dan alıyormuş; ne ilgisi varsa... Beylerbeyi ve Çengelköy kıyılarının en önemli özelliği, bir yandan Boğaz'ın yukarı taraflarına olan manzarasının yanı sıra Boğaziçi Köprüsü ve onun altından eski yarımada ve Marmara'nın girişine olan hâkimiyeti. Özellikle buradan güneş batışlarında, tüm çabalarımıza rağmen yıllardır bir türlü yeteri kadar çirkinleştiremediğimiz İstanbul'un tüm ihtişamı gözler önüne seriliyor.
KAPTAN KÖŞKÜ SEFASI Eftalya, Üsküdar yönünden gelindiğinde Beylerbeyi Çarşısı'nı biraz geçtikten sonra sol tarafta, tarihi bir yalının içinde yer alıyor. Arka bahçesi, otomobilleriyle gelenlere rahat bir park olanağı sunuyor. Yalının önündeki geniş rıhtımın üzeri kapatılmış ve burası kışlık mekâna dönüştürülmüş. Bu kapatılan kısmın üzerinde de, yalının birinci kat balkon kapısından geçilerek çıkılan geniş bir teras oluşturulmuş. Olağanüstü manzara bu noktadan seyredilebiliyor. Beylerbeyi ve Çengelköy, Osmanlı döneminde de en yüksek devlet ricalinin oturduğu sahil kesimi. Daha düşük rütbeli görevlilere ise Boğaz'ın daha üst kısımları düşüyor. Bunun bence en önemli nedeni, manzarası. Eftalya'nın terasında, sanki kıyıda değil de Boğaz'ın orta yerinde seyreden bir geminin kaptan köşkünde oturuyormuş izlenimine kapılıyorsunuz.
ÇİNGENE PALAMUDU ZAMANI Evet, farkındayım. Yemeklerden söz etmeden önce epey oyalandım. Ama bunu İstanbul'un son haftalarda yaşadığı olağandışı sıcaklara verin. Gelelim yemeklere... Önce her yerde bulunabilen ama özenle, rengi karartılmadan hazırlanmış patlıcan salatası, karides salatası, yumuşacık ahtapot salatası, deniz börülcesi, marine levrek, midye dolması, iri Bombay fasulyesinden yapılmış pilaki gibi soğuk mezelerin yanı sıra bu restorana özgü levrek pazı sarma gibi soğuk mezelerle sofrayı donattık. Sıcak mezelerden sadece ızgara balık köftesi ile özel bir sosla hazırlanmış bir lokma levrekten oluşan 'Eftalya special' söyledik. Sakin, huzurlu ortamda bu mezeler bizi gecenin geç saatlerine dek oyaladı. Sıra ana yemeklere geldiğinde, garson, Marmara'da sonbaharın habercisi çingene palamudunun birkaç gündür çıkmaya başladığının, şu sıralarda da tam kıvamını bulduğunun müjdesini verdi. Ortadan ikiye kesip tüm kılçıklarını çıkardıktan sonra pişiriyorlarmış. Böylece sezonun ilk çingene palamudunu tatmış olduk; gerçekten nefisti.
DENİZ ERBİL
|