|
|
Bu mutfak her damağa hitap ediyor
Kanyon adlı alışveriş merkezinde açılan Konyalı, herhangi bir Batı ülkesinde en müşkülpesent yemek meraklılarını bile tatmin edebilecek düzeyde.
Türk mutfağının çağdaş yüzü
Tarihi fermanlar, padişah tuğraları ve Levent'e bakan aydınlık cephesiyle dekorasyonu da çok hoş.
İstanbul'un tarihi yarımadası üzerinde bundan 35-40 yıl önce kalite açısından birbiriyle rekabet eden üç restoran vardı. Bunlardan ikisi Sirkeci Garı'nın tam karşısında, Ankara Caddesi'nin başlarında bulunan İstanbul Lokantası ve hemen yanı başındaki Konya Lezzet Lokantası, kısaca anılan adıyla Konyalı idi. Üçüncüsü ise bugün hala aynı yerde duran Hacı Bekir'in karşısındaki Ege Lokantası. Bunların üçü de geleneksel İstanbul mutfağının birbirinden lezzetli yemeklerini sunardı. 1897 yılından beri hizmet veren Konyalı, ağzının tadını bilenler için, içki servisi olmamasına rağmen, eşitler arasında birinci sıradaydı. Aradan geçen zaman içinde İstanbul da değişti, mutfak kültürü de. İstanbul ve Ege lokantaları tarihe karıştı. Konyalı ise arka tarafa taşındı, çağın modasına uyup bir tür fast food büfeye dönüştü. Bu arada Topkapı Sarayı'nda açılan Konyalı da Türk mutfağını temsil etmekten uzaklaşıp turist gruplarına ucuz ve hızlı tempoda yemek veren bir tür işyeri kantini haline geldi. Ama Sirkeci'deki Konyalı'da yemek yeme şansını bulmuş benim gibiler için, aradan bunca yıl bile geçse, bu restoranın üstün niteliklerini unutabilmek mümkün değil. Biliyorsunuz, İstanbul'un artık bir yeni alışveriş merkezi daha var; Kanyon. Aynı alışveriş merkezinde uzun süredir hazırlıklarının sürdüğünü bildiğim Konyalı'nın yeniden açıldığını duyunca, fazla bekleyemeden geçtiğimiz hafta sonu bir öğle yemeğine gittim. Öncelikle Kanyon'un labirent gibi dolambaçlı yollardan birinin üzerinde değil, en iyi yerinde, Levent'e bakan uç kısımda bulunması hoşuma gitti.
MUTFAĞI GÖRÜYORSUNUZ Mutfağı tümüyle gözler önüne seren uzun bir camekanın önünden geçerek restoranın kapısına ulaşıyorsunuz. Mutfağı gelen geçene göstermek, yaptıkları işin temizliğine ve kalitesine güvenenlerin harcı bir uygulamadır. Restoran, ilk önemli puanını burada aldı. İçerisi çok hoş dekore edilmişti. Duvarlara asılmış tarihi fermanlar, padişah tuğraları, boylu boyuna camlı, Levent'e bakan aydınlık cephesi ve geniş tutulmuş masa aralarıyla ferah ve modern bir restoran. Yan tarafta göze çarpan dev şarap kavı ise benim için en büyük sürpriz oldu. Sanıyorum Konyalı'nınki, İstanbul'un en büyük üç kavından biri. Tüm hazırlıkları açık vermeden tam anlamıyla oturtmak kaygısıyla bir açılış mönüsü hazırlanmıştı. Bu kısıtlı mönü düğün çorbası ile başlıyor, zeytinyağlılar, iki salata, su böreği domatesli ve iç pilavın ardından ana yemeklerde hünkâr beğendi, kuzu tandır, döner, Konya yoğurtlu kebabı, piliç roti ve geniş yapraklı bir bitki olan kabalağın etli dolmasından oluşuyordu. Tatlılar ise portakallı baklava, kazandibi, sakızlı dondurma eşliğinde fırın sütlaçtan ibaret. Akşam yemeklerinde bu mönüye bonfile, kağıtta sakızlı levrek ve dana antrkot ilave ediliyor. Fiyatlar ise gerçekten makul... Sofrada sizi bekleyen ince kıyılmış otlar ve sebzelerle doldurulmuş lahana turşusu, pancar ve biber turşuları ile sızma zeytinyağı içinde tek bir kalamata zeytinine ek olarak, fırından sıcak sıcak çıkarılıp getirilen minik değişik pideler, minik etli ekmekçikler insanın gözünü okşadığı gibi, siparişten yemeğin gelmesine kadarki sürenin daha kolay geçmesini sağlıyor.
DENİZ ERBİL
|