kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Sevinç Kanat, vefatının ardından eşinin odasına henüz hiç dokunmamış. Duvarda birkaç aydır çaldığı tamburu, gemici düğümleri ve eski fotoğrafları aynen duruyor.

Kazım, arkasından yas tutulmasını istemezdi

Figen Yanık
14.11.2008
Dokuz yıl kanserle mücadele ettikten sonra zatürreeden kaybettiğimiz yazarımız Kazım Kanat'ın 35 yıllık hayat arkadaşı Sevinç Kanat, "O gidince sanki zaman durdu,'' diyor..
"Gemici usulüyle fırtınada sağlam durabilmek için her tarafa çapa atıyorum.
Bir günü üç gün gibi yaşıyorum,'' sözleriyle anlatırdı hayat felsefesini... Kansere karşı verdiği mücadelesiyle hep umut oldu. Dört yıldır cuma sabahları hiç aksatmadan Pazar SABAH için yazdığı yazısını gönderir, öğleden sonra da gazeteye gelince yanımıza uğrayıp, "Ablalar yazımı aldınız mı?" diye sorar, başlardı anlatmaya... Spor camiasının, Beşiktaş'ın, genç meslektaşlarının 'Kazım ağabeyi', yazarımız Kazım Kanat, vefatının 40. günü olan 4 Kasım'da Beşiktaş Sinan Paşa Camisi'nde okunan mevlütle anıldı. Biz de 35 yıllık hayat arkadaşı ve her şeyi Sevinç Hanım'la ondan geriye kalanları konuştuk.

- Her veda erkendir, ama 58 yaş gerçekten çok erken... Üstelik onun kadar hayattan keyif almasını bilen biri için...
- Hayata bakışının ne kadar değişik olduğunu ancak onunla birlikte yaşayınca anlayabilirdiniz. Aklım almıyor. Çok erkendi. Daha yapacak çok şeyi vardı. Ben onu hayal ettiği dünya turuna çıkmış gibi düşünüyorum zaten...

- Kaç yıldır beraberdiniz?
- 35 yıldır. Beş yıl arkadaşlık, 30 yıl evlilik... İkimiz de aynı frekansta olduğumuz için 35 yıl geçti.

- "Hayat her şeye rağmen devam ediyor,'' demek geliyor bir tek elden...
- Hayat devam ediyor... Kazım, arkasından anormal derecede yas tutulmasını, üzülünmesini asla kabul etmezdi. 1999'da ilk kanser olduğunu öğrendiğimizde, oğlumla önce şok geçirdik, ama o kemoterapiye giderken, "Hayatında kesinlikle hiçbir şeyi değiştirmeyeceksin, İngilizce kursuna gideceksin, arkadaşlarınla görüşeceksin,'' dedi. Sanki başımıza gelen basit bir hastalıkmış gibi hayatımıza devam ediyorduk. Ameliyattan çıktıktan sonra da hayatına, işine hep aynı şekilde devam etti.

- Zatürreeye yakalanmasına neden olan teknedeki klimayı da sizin için taktırmış. O sevmez miydi klimayı?
- Kazım klimadan nefret eder. Arabada klimayı açmayız, teknede o olduğu zaman katiyen açılmaz.
Üşüttüğünde ben yoktum yanında.
O Bodrum'dayken bir gün hava çok sıcakken, yine motoruna atlayıp, denizciler kahvesine gitmiş, tavlasını oynamış, istirahat etmeye tekneye gelmiş. Anormal sıcak olduğu için "İki dakika klimayı açayım, kamaranın havası değişsin,'' demiş. Üç saat uyuya kalmış klimanın karşısında. Herhalde o çarpmış olmalı. Bir de yaz başında bir otele gitmiştik, oda ısısı artsın diye klima açılmış.
Bütün kış çalışmayan klimadan, mikrop kapmış olmalı. O mikrop da tetikledi.

KÜPESİNİ BEN TAKIYORUM ARTIK
- Daha çok yeni, ama onca zamandan sonra şimdi onsuz nasıl geçiyor günleriniz?
- Hiçbir şey anlamıyorum. Yerde miyim, gökte miyim, bilmiyorum. Kazım sanki burada. O günlerde gazeteleri hep alıp biriktirdiler, hiç açıp bakamıyorum. Sanki okursam, onu kaybettiğim kesinleşecekmiş gibi daha hiçbirine bakmadım.

- Halka küpesini, mavi boncuklu kolyesini hiç çıkarmıyordu, sanki onun uğuru gibiydiler. Onları saklıyor musunuz?
- İşte küpesi... (Sevinç Hanım, sol kulağındaki küpeyi gösteriyor...) Kolyesini de şimdi çıkarttım boynumdan. Birinci ameliyatından sonra Bodrum'da hediyelik eşya satılan bir yerde, bir hanım tek tek boncukları okuyup, o kolyeyi öyle yapmıştı.

- "Dünya turuna çıkmazsam, ölürüm," diyordu. Siz de onunla gidecek miydiniz?
- Çok istiyordu, "Ben korkarım, gelemem," diyordum. "Sen gelsen de gelmesen de ben çıkacağım," diyordu. Kazım kendine hep böyle hedefler koyuyordu. Ona manevi bir haz veriyordu bu hayaller. Bana en son "Şimdi bir uçak kullanacağım, sonra da denizaltı," diyordu. Yapardı gerçekten...
Haberin fotoğrafları