kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Atölye katılımcıları, kitapların kadın kahramanları üzerinden kendilerini yeniden keşfetme imkânı buluyor.

'Küçük Hanımefendi'nin izinde 25 kadı

Ece Koşal
06.11.2008
25 kadın iki haftada bir buluşarak, Aşk ve Gurur, Madam Bovary ve Emma gibi kült kitapları tartışıyor. Küçük Hanımefendi Edebiyat Atölyesi'nin katılımcıları feminist edebiyat eleştirisi açığını kapama amacında..
Kadın, edebiyata nasıl konu oluyor, kendini nasıl konu ediyor veya birileri tarafından nasıl konu ediliyor? Farklı kesimlerden 25 kadın bir araya gelip, Küçük Hanımefendi Edebiyat Atölyesi'nde bu soruların cevabını aramaya çalışıyor. İki haftada bir pazartesi günü, saat 19.30'da, Beyoğlu'nun bir arka sokağında, belki de yüzyıllar önce hemcinslerinin yaşadıklarını tartışıyorlar. Belki de kendilerinden bir şeyler bularak...
Amargi Kitabevi'nde sürdürülen bu edebiyat atölyesinin fikri, İstanbul Bilgi Üniversitesi Türk Dili Okutmanı Aslı Güneş'ten çıkmış. Küçük Hanımefendi'nin ne anlama geldiğini şöyle anlatıyor: "Küçük Hanımefendi, kadınların eğitim sürecini temsil ediyor. Kadınların, iyi bir zevce, iyi bir 'kadın' durumlarına nasıl geldiğini ele alıyoruz. Aslında edebiyat da bu eğitimin bir parçası. Bir kadının yetişme sürecini, edebiyat aracılığıyla nasıl takip ederiz dedik. Kitapları da belli başlıklar halinde, yani bir kadının yaşamında rastlanabilecek aşamalar halinde toparladık."

ÜÇ SAAT BOYUNCA TARTIŞMA
Atölye programı, 10 başlık altında sürüyor. Bunlar, küçük hanımefendi roman okuyor, büyüyor, âşık oluyor, 'ev'leniyor, hayatını kazanıyor, aynaya bakıyor, isyanlarda, deliriyor, ütopyalar ülkesinde ve dönüşüyor. Katılımcılar, iki haftada bir düzenlenen derslere, bu başlıklara ait kitapları okuyarak katılmak zorunda. Sonra da üç saat boyunca bu kitaplar tartışılıyor. Örneğin bu hafta üçüncüsü gerçekleştirilen atölyede 'küçük hanımefendi roman okuyor' başlığı altında Madam Bovary ve Kiralık Konak kitapları ele alındı. Aslı Güneş kitap seçimlerini yaparken, önemli bir kısmını elemek zorunda kaldığını anlatıyor: "Okunacak kitapları seçerken, hem Türk edebiyatından hem de dünya edebiyatından olmasına dikkat ettim. Çok bilinen örnekler üzerinden gitmekte de fayda vardı. Ama dünya ve Türk edebiyatını yüzyıl olarak karşılaştırarak gitmek gerekiyordu. Bu nedenle günümüz Türk edebiyatını almadım. O başka bir atölyenin konusu olabilir." Küçük Hanımefendi'nin iki tane de başucu kitabı var. Bunlardan ilki Virginia Woolf'un Kendine Ait Bir Oda'sı. Bu, bütün okumalara gönderme yapılabilecek genişlikte ve feminist eleştirinin kültü haline gelmiş bir kitap. Katılımcılar, Woolf'a sık gönderme yapmak zorunda. Diğer başucu kitabı olan Carolyn Heilbrun imzalı Kadının Özyaşam Öyküsünü Yazarken'in önemi, kadın ve yazı konusundaki tüm gerilimleri, sınırları tartışan bir kitap olması.
Peki bu atölye küçük hanımefendi değil de, küçük beyefendi olsaydı nasıl olurdu? "Bu çoğul seçenek, bir erkekte olmayabilir.
Kadına bakınca daha trajik ve kıstırılmış bir yaşam ortaya çıkıyor. Evlilik bir toplumsal seçenek olarak sunuluyor. O da gerçek anlamda kıstırılmış bir yoksunluk olarak yaşanıyor. Kadın ya kendini işfa edecek ya isyanı seçecek ve delirecek. Erkeğin yaşadığı daha bir şıklık olabilir. Kadının deliliği ancak histeri olarak algılanır. Hele 18. ve 19. yüzyılları düşündüğümüzde tamamen kapatılmış duygusu var.
Kadınların bunu sanat olarak ortaya çıkarma imkânı yok. Örneğin Sarı Duvar Kağıdı'nda delilik ve yaratıcılık arasında ilişkiyi çok güzel ortaya koyuyor," diyor Aslı Güneş.
Üç saat süren toplantılar, yedi ay devam edecek. Bu sürenin sonunda her atölye katılımcısı, bir kitap seçecek ve onunla ilgili bir yazı hazırlayacak. Amaç, bu yazıları bir kitap haline getirmek. Ama bu bir hikâye kitabı değil, feminist edebiyat analizlerden oluşan bir kitap olacak. Proje koordinatörü İlkay Ülkü Ertem, feminist edebiyat eleştirisi açığını da bu kitapla biraz kapatacaklarını söylüyor.
Atölyede dersler oldukça hareketli, tartışmalı geçiyor. Herkes olabildiğince hazırlanıyor ve çok da şevkli. Hatta Aslı Güneş, tartışmaların üç saate sığdırılamadığını anlatıyor ve ekliyor: "Akademik sınırlar içine kıstırılmış bütün o edebi tartışmalardan çok daha canlı, yoğun, özgür oluyor. Bu farklılık, kitaba da yansıyacaktır. Edebi alandaki tartışmalar çok sönük, cansızdır. Burada gönüllülük temelindeki tartışmalar çok daha farklı bir zemin oluşturuyor."