kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Cemil Çiçek, bir ara gözyaşlarını tutamadı.

Cemil'in ağladığını çok gördüm

14.11.2008
- Kamusal yönünü tanıyoruz Cemil Çiçek'in. Müjdeli bir haber bile verirken, üslubu sert. Evdeki Cemil Çiçek'i nasıl anlatırsınız bize?
- G.Ç:
Dışarıdaki bazı şeyler eve yansıyor. Çok üzüldüğü şeyler oluyor. Sert mizaçlıdır ama duygusaldır. Merttir, merhametlidir. Çok gördüm ağladığını, Türkiye'nin hali ne olacak diye...
- C.Ç: Politika biraz nankör. Gandi'nin bir sözü var, bizim Türkiye politikasına da çok uygun düşüyor. Diyor ki; 'İki tip insan vardır. Çalışan, ortaya bir şey koyanlar, bir de çok fazla bir şey yapmadığı halde bunu kendisi yapmış gibi, bu işten bir şeyler elde etmeye çalışanlar.' Büyükbabam bana 'Sen birinciden ol. Çünkü o alanda rakip az olur,' derdi. Yaparsınız, uğraşırsınız, ama yanlış bir algılama, bir yanlışlık, bunca emeğinizi alır götürür siyasette.

- Bunu en son ne zaman yaşadınız?
- C.Ç:
Türkiye'nin bir AB politikası var 1963'ten beri. AB sürecinde AK Parti hükümetlerinde hamallığını yapanların başında ben varım. Kopenhag kriterleri olarak ne çıktıysa Adalet Bakanlığı'ndan çıktı.
Yemek sofraya gelinceye kadar mutfakta soğanı doğrayan, eli kesilenler var.
Oğlumun düğününde, o gün bile kulağımda telefon, bir yandan davetlilere 'Hoşgeldin,' diyoruz, Verhaugen gelmiş, 'Altı tane yasa şu tarihe kadar çıkmazsa, umudunuzu kesin,' diyorlar. Bir buçuk ay içinde binden fazla maddesiyle altı yasa çıkartıldı. Bunları insanlar görmüyor. Sonra bir kısım şeyler olunca, sanki siz AB'yi istemeyen, özgürlüklere karşı olan biri gibi görülüyorsunuz. İlk çocuğunuzun en mutlu gününü bile yaşayamıyorsunuz. İşin hamallığını çekiyorsunuz, birileri de demiyor ki, 'Evet bu fikir yanlış ama bu işin hamallığını da bu insan yaptı, kırmadan dökmeden, rejim tartışması yapmadan...' Bizim o çalışmalarımız olmasaydı, bugün Türkiye müzakere eden bir ülke konumunda olmazdı.

- 301 yüzünden çok eleştirildiniz...
- C.Ç:
Üzüldüğüm nokta, cehalet üzerine bu işin tartışılmış olması. 301 konusunda herkes önyargılı. Bir taraf değişsin, diğer taraf değişmesin diyor. Bu süre zarfında gördüm ki Türkiye'deki tartışmaların önemli kısmı, bilgiye dayanmıyor. İdeolojik olarak nerede durursanız onun üzerine tartışılıyor. Türkiye'nin en büyük eksikliği bu. Terör konusunda da bunu yaşıyoruz.
Bütün bilgiyi ortaya koyarız, Türkiye için en doğru olan ne ise onu yaparız. Türkiye 70 milyonluk ülke. Basında sizin meslek gruplarınız bile fikir birliği sağlayamadı.
Bir grup 'Bu kalksın,' dedi; bir başka grup 'Katiyen kalkmasın...' Bu tartışma ortamında birileri dedi ki; 'AB'ye girerken böyle bir madde olur mu?' Biz dedik ki 'AB ile konuşuldu bu. Öyle geldi bu madde buraya.'

- Ama AB, 'Bu madde kaldırılmalıdır,' diyor...
- C.Ç:
Sonra diyor 301'i kaldırın... Uyum paketlerini çok iyi yaptığımızı söyledi.
301'de yedi-sekiz değişiklik var bunun ikisini üçünü biz yaptık. AB ile konuşuldu.
AB şimdi 'Kaldırın,' diyor. Oysa AB ülkelerinde bu maddenin ya benzeri ya aynısı var. Bunu anlatmamız bir ay sürdü.
Sonra denildi ki 'Var ama uygulanmıyor.' Biz de dedik ki 'Bu ceza kanunu, arkeoloji kitabı değil. Uygulanmayacak kanun olmaz.
Mühim olan devletin bunu suç olarak kabul etmesidir.' Bu tür bir eylemi, aşağılamayı hepsi suç kabul ediyor. Bu işleri yazıp çizenlerin bir kısmı şunu diyebilirlerdi, 'Evet AB'de var ama biz farklı bir ülkeyiz, bizim yönümüzden şu şu yönleri ile kalkması gerekir...' gibi. Kaldı ki o maddeyi bir de siyasetçinin şartlarına bakarak değerlendirmek lazım. Hatırlarsanız bu maddenin birinci kısmında Cumhuriyet korunuyor, parlamento korunuyor. Diyelim ki bu maddeyi kaldırdınız. Bu tartışmalardan kısa bir süre sonra Cumhuriyet mitingleri yapıldı. O zaman bu mitingleri düzenleyenler diyeceklerdi ki, 'Bunlar cumhuriyet düşmanı', neden? Cumhuriyet'i koruyacak maddeleri kaldırdılar. Siz siyasetçi olarak tepe bir noktadan bunun hesabını yapacaksınız. Ne oldu şimdi? Adalet Bakanı'nın iznine tabi oldu. Bu madde kalkmadı. Zaten daha önce Adalet Bakanı'nın iznine tabi idi. O zaman denildi ki 'Adalet Bakanı'nın bu işe müdahil olması yargıya müdahil olmaktır.
Bunun kalkması lazım.' O zaman kalksın diyenler, sonradan bu işe razı oldular. Ben aynı yerdeyim. Fikri değişen, gerçeği kavrama noktasında sıkıntıya girenler başkaları.
Haberin fotoğrafları