kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Yüzme bilmiyorsan ne işin var kavak ağacında?

SAMİ TOSUN
14.11.2008
Yol Arkadaşım adlı dizide konu.ulan lehçe gibi bir lehçe yok Ayvalık'ta ama olsun. Nasılsa Çankırı'daki Ahmet Efendi bunun farkında değil. Bir de vatandaş her sokak aralığından çıkan şu kameralara kafasını çarpmasa…..
Kıymetli okurlar, haftalık 'hop kültür' yazılarımız televizyon dizilerine yoğunlaştığı ölçüde, sizlerden gelen mesajlar da yoğunlaşıyor.
Demek ki, diziler hâlâ vatandaşın ilgi odağı olmayı sürdürüyor.
Biz de bir nevi kamu görevi yaptığımıza göre, elbette yazacağız efendimŞimdi, malumunuz, Ayvalık adlı güzel ilçemiz ilçelikten çıktı, nostaljik tatlar içeren dizi çekmeye niyetli yapımcıların platosu oldu.
E tabii, yurdumuzun saygıdeğer müteahhitleri bütün nostaljik mekânları köklediklerinden, kabak Ayvalık gibi nispeten korunmuş yerlerin başına patlıyor. Ayıptır söylemesi, ben de güzel Ege'nin Akhisar ilçesinde doğmuş, Ramiz'in köfteleriyle semirmiş ve hatta yıllar içinde bu köftelerin bir fast-food markası haline gelmesini, bağlarımızın, üzümlerimizin duble asfaltla bir transit geçiş furyasına feda edilmesini şaşkınlıkla izlemiş biri olarak, Ayvalık'ın bir 'dizi markası' haline gelip de her tarafından kamera fışkırmasının oranın yerlileri için ne anlama gelebileceğini az çok tahmin edebiliyorum. Hani Rahmetli Erdal İnönü basın toplantısında kameralardan birine kafasını çarptığını açıklamış ve, "Görev tazminatı isteyeceğim yahu," diye espriyi patlatmıştı ya, işte o hesap.
Ayvalık'ta yaşayan bir arkadaşım, "Dizilerin biri bitiyor, biri başlıyor. Şimdi de Yol Arkadaşım adlı dizi bizim burada çekiliyor. Eh, vatandaş ister istemez kameraya kafayı çarpmamak için yolunu değiştiriyor," diye anlattı vaziyeti de, hallerine acıdım. Ama daha beteri, Ayvalıkla ilgisi olmayan o uyduruk şive tabii. Çağan Irmak imzası taşıyan yapımlara dikkat ediyorum da, neresinden çıkardıysa, genel geçer bir Ege şivesi icat etmiş, yapımların tamamına yapıştırmış. Bu neye benziyor biliyor musunuz, benim kafamdan saç çıkarmama! Bir kere, Ayvalıklılar hayatta o dizideki gibi konuşmaz. 'Orijinal' Ayvalıklılar İstiklal Harbi'nin ardından mübadeleyle Midilli ve Girit'ten gelen nüfustan oluştuğundan, Ege'nin geri kalanından çok farklı bir lehçeye sahiptir.
Eşyaların sonuna 'cık', 'cik' eki takarak çağırmaları en tipik özelliklerindendir.
'Bardacık' (bardak), 'kazacık' (kazak), 'eşşecik' (eşek) gibiAyvalık'ta konuşulan lehçede, soru takıları kullanılmaz. "Geldin mi?" yerine, vurgulu bir "Geldin?" denir. Kıbrıslıların konuştuğu tarzın biraz daha anlaşılır olanıdır yani orada konuşulan.
Sonra, madem dizinizi Ayvalık'ta çekiyor ve oranın nostaljik havasından reklam geliri, sponsorluk geliri ve daha bilumum bilmem ne geliri elde ediyorsunuz, özen göstermeniz icap eder. Yani senaryo icabı dizide Ayvalıklıların katıldığı bir yemek yarışması enstantanesi yer alacaksa, azıcık çalışmak durumundasınız.
İzmir civarında 'şevket-i bostan' diye çağırılan otun Ayvalık yöresinde 'akkız' diye anıldığını öğrenmek kolaydır. Birinci gelen yemeği 'şevket-i bostan' yaptığınız zaman, en azından bir kısım Ayvalıklı dizi izleyicisi, "O ne ya?!" tepkisini verecektir

UYDURUK ŞİVEYE KATLANIRIZ, NE YAPALIM...
Neyse, bunlar teferruat. Anlaşılıyor ki, senaryo yazarlarımız neticede sosyal bakımdan sorumlu arkadaşlar. Yörede siyanürle altın arama faaliyetleri hakikaten tüm yörenin geleceğini tehdit ediyor ve dizide buna yer verilmesi de hayırlı. Ayvalık'ın az güneyinde, Bergama'da her nevi hukuksuzluk yapıldı, coğrafya değiştirildi. Toprak dağlarının üzerine birkaç çam kondurularak büyük tahribat kamufle edilmek isteniyor. Şimdi de Kaz Dağları'nın akıbetinde bir siyanür belası var. Bu işin ne menem bir iş olduğunu tüm memlekete anlatacaksa, dizideki uyduruk şiveye de katlanırız, ne yapalımBen de bir nostaljiyle bitireyim mi? BitireyimEskiden imkanlar çok sınırlıydı.
Zeynep Değirmencioğlu'nun Polyanna kılığına girdiği film gibi birkaç Yeşilçam yapımı vardı Ayvalık'ta çekilen. Sonra yapımcılar, kalkıp Ayvalık'a film çevirmeye gitmek yerine, Aydemir Akbaş'ı üzerinde külotu olduğu halde- Zerrin Egeliler'le yatakta çekmenin, iktisadi bakımdan gayet rasyonel olduğunu keşfetti. 'Yüzme bilmiyorsan ne işin var kavak ağacında' gibi film isimleri ve acayip eğlenceli senaryolar çıktı. Yoksul, kara-kuru vatandaşın kendine güveni geldi, Aydemir Akbaş'ın şahsında yepyeni bir 'erkeklik' imgesi doğdu.
İşte ben o çağın nostaljisine vurgunum