kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Bu bakış festivalde birçok kadını etkiledi ama Brody hep annesiyle takıldı.

Başarmaya çalıştığım şey, samimiyet ve rolümle bağ kurabilmek

24.10.2008
'Metot' takıntılı oyuncu Adrien Brody, İnce Kırmızı Hat, King Kong ve Piyanist filmleriyle birden Hollywood'un gözde oyuncularından biri olmuştu. Altın Portakal için Antalya'ya gelince Brody'le 5-10 dakika ile sınırlandırılan vaktimizi iyi değerlendirmeye çalıştık.

-Roman Polanski, Peter Jackson, Ken Loach ve Terence Mallick gibi büyük yönetmenlerle çalıştınız. Bu isimler bir aktör olarak görüş açınızı değiştirdi mi?
-Bu yönetmenleri özel yapan şey, onların sıra dışı vizyonu. Hem bu var, hem de oynadığım roller gelişmemi sağladı. Umarım yaşadığınız her şey, sizi bir insan olarak dönüştürür. Size nasıl rehberlik edeceğini bilen insanlarla çalışabilmek, filmde yaşayabileceğiniz bazı güçlükleri aşmanızı sağlar. Ve insanların size yardım edemediği zamanlarda karşılaşacağınız zorluklar da size deneyim kazandırır. Ne kadar çok çalışırsanız, o kadar deneyimli olursunuz. Bu da sizi ister istemez daha iyi bir aktör haline getirir.

-Benimsediğiniz metot oyunculuğunun sizin kusursuz performanslarınıza ne kadar etkisi var?
-Bence performanslarım kusursuzluktan bir hayli uzak. Hayat kusursuz değil ki... Başarmaya çalıştığım şey samimiyet ve rolümle bir bağ kurabilmek. Bu yüzden de araştırma veya kendi zihnimden sıyrılıp, bir başkasının beynine girebilmek için yaptığım her şey çok önemli. Oyunculuğu sevmemin temel nedeni bu. Bu süreç, bir ödül gibi. Eğer samimiysem ve bunu aktarabiliyorsam, kusursuz olsun, olmasın bir gerçeklik yakalayabiliyorumdur. Bu gerçeklik hissini izleyiciye geçirebilirsem, kendimi karaktere bağlayabilmişim demektir. İzleyici de bunu hisseder. Benim sorumluluğum ve rolden role değişen yoğunluktaki ev ödevim, her zaman düşündüğümden daha karmaşık oluyor. İşin güzelliği de burada. Bu kolay tanımlanabilir bir şey değil.

-Oscar ödülüne layık görülen en genç aktörsünüz. Bu ödül kariyerinizi nasıl değiştirdi?
-Şeref duydum ve minnettarım. Ama bu ödülü genç yaşta kazanmamdan değil de, ödülü beni gerçekten aydınlatan bir rolle ve filmle kazanmamla da alakalı. Piyanist'i çekmek benim için çok zor bir deneyimdi. Diğer yandan ödülleri de büyük oldu. Bu hikayeyi anlatırken, tarihin bu bölümünü anlatmakta bir sorumluluğum olduğunu hissediyordum. Bir adamın acı çekmesine dair bir anlayış yaratmış olduk.Ama bir konuda takdir gördüğünüzde, hayatınız durmuyor. Daha iyi işler yapmak için duyduğunuz arzu da sona ermiyor. Veya her karşınıza gelen senaryoda harika bir malzemeyle karşılaşmıyorsunuz.

-Çalıştığınız yönetmenlerin yaratıcılıkları ön planda. Yaratıcılık sizin ne için çok mu önemli?
- Sanırım yaratıcılık bu işin püf noktası. Yaratıcılık, ifade özgürlüğü ve yeni sesler olmazsa, iş tatmin edici olmaktan çıkar. Sıradan bir hal alır. Güzelliği, çok sıra dışı olabilmesinde yatıyor. Kendime yeni yerler, yeni kültürler, yeni topraklar bulabiliyorum. Yaşamadığım deneyimleri anlama imkanı buluyorum. Bu çok güzel. Kendime yeni sesler arıyorum.