kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Azam Ali (solda) eşi Loga Ramin Turkian’la kurdukları Niyaz grubuyla müzik çalışmalarını sürdürüyor.

Ne İranlı ne de Amerikalı gibiyiz

GÜLŞEN İŞERİ
17.10.2008
İran asıllı Amerikalı Azam Ali ve grubu Niyaz, konser için Türkiye'deydi. Ali, "Eğer İran'a dönersek şunu biliyorum ki, kendimizi oraya ait hissetmeyeceğiz. İran'da yaşamak için fazla Batılıyız, Batı'da yaşamak içinse fazla İranlıyız," diyor..
Ortadoğu'nun en güçlü seslerinden Azam Ali. Son projesi, eşi Loga Ramin Turkian'la birlikte kurdukları Niyaz adlı grubu. Son zamanlarda İstiklal Caddesi'nde sıkça duyar olmuşsunuzdur bir deyişi. Belki bir halk müziği sanatçısı olarak algılayıp geçebilirsiniz ama kulağı olan İngilizce aksanlı bir sanatçının söylediğini hemen anlayacaktır.
"Bu kimdir?" diye sorduğunuzda ise karşınıza Amerika'da yaşayan ama albümünde Türkçe bir deyiş okuyan Azam Ali'yle karşılaşacaksınız.
Azam Ali, İran asıllı bir Amerikalı. Grubu Niyaz'ın çıkardığı son albümü Nine Heavens'ta Beni Beni adlı bir deyiş okuyor. Üstelik Türkçe.
"Türkçeye hayranım," diyor, en çok da Türkiye'de yaşamak istediğini söylüyor. Geçtiğimiz cumartesi Diyarbakır'da konser veren Azam Ali ve Niyaz grubu konser sonrası İstanbul'daydı.
Ortadoğu'nun o mistk havasını ve edebiyatını müzikle harmanlayan Azam Ali ve Niyaz grubuyla bir araya geldik.

-Vas'tan sonra Niyaz grubunu kurdunuz... Niyaz'ın sizin için özel bir anlamı var mı?
-Loga Ramin Turkian:
Sanatçıların kendilerini adlandırdıkları bir ismi vardır; bizde bu adı uygun bulduk. Türkçe'de ve Farsça'da bir çok anlamı var Niyaz'ın. Biz de 'Niyaz' adıyla bütün kültürleri bir araya getirmek istedik.

-Her ne kadar Amerika'da yaşıyor olsanız da Doğu mistisizminin ağırlığıyla söylüyorsunuz şarkılarınızı... Bir yanıyla sufilerin sakin ve gizemli dünyasını Fars ve Hint kültürleriyle anlatıyorsunuz.
Bugün baktığınızda Doğu'nun o mistik havası müziğe nasıl yansıyor?
-Azam Ali:
Aslında konsept olarak bu müziği yapmak tercihimiz değil, yaptığımız müzik zaten bizi anlatıyor. Biz ülkemizden çok erken yaşlarda ayrıldık ve Amerika'da büyümek gerçekten çok zorlu bir süreçti. Bu müziği yapmamızdaki asıl amaç, evet biz Amerika'da büyüdük ama kendi müziğimizi, kendi özümüzü keşfetmek ve bunu anlatmak için yola çıktık. Genelde yapılan pop müzik doğru, ama bizim yapmak istediğimiz kendi şiirsel mistik dilimizle bir şeyleri anlatmak.

-Son albümünüz Nine Heavens'da ilk kez bir Türkçe deyiş olan Beni Beni'yi seslendiriyorsunuz. Türkçeye yakın duruşunuzu, İran-Türkiye geçişlerindeki geleneksel ritimlerin uyuşmasına bağlayabilir miyiz?
-A.A:
Sabahat Akkiraz'ı çok seviyoruz, hatta oğlumuza da Akkiraz'ın CD'lerini dinletiyoruz. Onun sadece sesi değil, hissettirdikleri de çok yoğun. Ben Türkiye'yi de çok seviyorum. Burada kendimizi evimizde gibi hissediyoruz. Türk kültürü çok başka, çok yakınız bir birimize... Bu deyişi okuyarak bu kültürü içimde hissetmek istedim...

-Kökleri İran'da olan bir müzisyen olarak, Amerika'nın Ortadoğu politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-A.A:
Evet bizim yaşadığımız ülke yani Amerika; doğduğumuz, büyüdüğümüz yerlere karşı olan bir ülke. Elbette ki kolay değil, zorluklarını çok yaşadık ve yaşıyoruz. Sonuçta ben İranlıyım, Amerika da İran'a karşı... Bu ülkede yaşamak ve bunlarla savaşmak hiç kolay değil. Bizi rahatsız eden bir başka konu ise Amerika'nın Filistin'e karşı olan tutumu. Tüm bunlara karşı Filistin hâlâ direniyor... Elbette Amerika'nın uyguladığı tüm politikalara karşıyım. İnsani bulmuyorum.

-Persepolis filminin kahramanı Marji ile aranızda izleyici olarak bir yakınlık kurduk. Siz neler hissettiniz?
-A.A:
Filmini izlemedim ama kitabını okudum. Film gösterimdeyken oğlum doğmuştu. Ama kitabı bir gecede bitirdim ve oturup ağladım... Çünkü benim hikâyemdi. Gerçekten de benziyorduk. Aslında sadece benim hikâyem de değil; İranlı ama Amerika'da yaşayanların hikâyesiydi. Çok etkilendim ve elbette benzerlik kurdum.

-Amerika'da birçok zorluk yaşadığınızı söylediniz. Hiç kendi ülkenize dönmeyi düşündünüz mü?
-A.A:
İran'ın şu anki rejiminde oraya dönmem imkansız, çünkü o zaman sanatımı gerçekleştiremem, müziğimi yapamam.
-L.T: Ben düşündüm. Eğer İran'a dönersek şunu biliyorum ki, kendimizi oraya ait hissetmeyeceğiz. Yerimizi kaybetmiş gibi hissedeceğiz. Biz İran'da yaşamak için fazla Batılıyız, Batı'da yaşamak içinde fazla İranlıyız. Biz nereye aidiz, bilmiyorum.