kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Türk cazının önemli vokalistlerinden Feyza Eren.

Kanı Türk, sesi zenci: Feyza Eren

BÜLENT DENLİ
BÜLENT DENLİ
17.10.2008
"Doktor olmak istiyordum. Profesyonel olarak müzik yapacağım aklıma hiç gelmemişti. Her şey kendiliğinden oluverdi..." Feyza Eren, Türk cazının önemli kadın vokallerinden. Her ne kadar annesi ve babası Türk olsa da aslında o bir Amerikalı. Çünkü Amerika'da doğmuş ve "Anadilim Amerikan-İngilizcesi," diyor. Bu nedenle caz şarkılarını siyahi Amerikalıların üslubunda ve tadında söylüyor. Feyza ile sohbet etmek de caz söylerken dinlemek kadar keyifli. Bazı kelimeleri kullanırken sergilediği 'siyahi' aksan bence çok hoş. Feyza ile bu ilk sohbetimizdi, ürkek ve çekingendi, bana güvenip güvenemeyeceğini bilmiyordu. Kullandığı her kelimeyi özenle seçmeye çalışıyordu. Kontra soru gelirse diye hazırlıklıydı. Baktı ki işler iyi gidiyor, rahatladı. Neler anlattı neler... Müziğe gitarla ve flütle başlamış. Yaklaşık sekiz yıl keman çalmış. Sonra biriktirdiği ilk para ile kendine bir ses kayıt cihazı almış ve şarkılarını buraya kaydetmeye başlamış.
Şunları anlatıyor Feyza: "Doktor olan babam ihtisasını yapmak üzere Amerika'ya gelmiş. Sonra Konya'da annemle evlendikten sonra kesin olarak Amerika'ya yerleşmişler. Beş yılda dört kızları oluyor. En büyük benim, kardeşlerim ve ben hepimiz Amerika'da doğduk. Amerika'da oturduğumuz bölge zencilerin çok olduğu yerdi. Onlarla haşır neşir olduk. İlkokul boyunca sınıftaki beyaz öğrenciler sadece kardeşlerim ve bendik. Sonradan tek tük beyaz öğrenci geldi. Anlayacağınız hep zencilerle büyüdük. Konuşurken, gülerken, şarkı söylerken onların havasından mutlaka bir şeyler kaptığımı düşünüyorum. Bu nedenle beni dinleyenler annemin ve babamın ırkını sorguluyor. 'Türksünüz ama gırtlağınızdaki zencilik nerden geliyor?' diye soruyorlar."
Feyza'nın İstanbul macerası Amerika'daki kadar ilginç. Amerika'da radyo televizyon konusunda eğitim görmüş. Okulu bitirdikten sonra İstanbul'a gezmeye gelmiş. 12 -13 yıl önce geliş o geliş, annesi bütün eşyalarını göndermiş. Bir süre TV'lerde iş aramış, ama bir arkadaşı vasıtasıyla Metin Çotal ile tanışmış. Onun orkestrasında bir süre çalışmış. Sonra Ezginin Günlüğü ile çalışmaya başlamış. Eren, Ezginin Günlüğü ile dört albüm yapmış, bu arada caz şarkıcılığı da sürmüş. Uzun süre Aşkın Arsunan ile çalışmış. Ve 1999 yılında 'Bana cazı öğreten usta,' diye tanımladığı Emin Fındıkoğlu ile tanışmış:
"Birlikte çalışmaya başladık. Aradan kısa süre geçtikten sonra vakit kaybetmeden bir albüm yapalım dedi. I'm New adlı albümü yaptık. Cazı bu noktadan itibaren adım adım Emin Fındıkoğlu'ndan öğrendim."
Feyza "Caz şarkıcılığı kanıma girdi, bu işe devam edeceğim," diyor. Okul düzeyinde eğitimi yok ama başta Timur Selçuk olmak üzere çeşitli hocalardan şan dersi almış.
"St. Louis'de otururken Hintli hocam vardı. Üstad İmrat Khan, surbahar ve sitar çalıyor. 'Şarkı söylerken notayı kalbinden vuracaksın, o zaman insanları da kalbinden vurabilirsin,' derdi. Ben de bu yüzden sadece tekniğe kapılıp gitmek istemiyorum, benim kendime has doğaçlama tekniğim var. Böylesi benim için daha hoş oluyor."
Her şey güzel güzel giderken Feyza'ya kontra bir soru soruyorum. Evlilik ve caz. Gözlerini kocaman açıp gülüyor. "Henüz evlenmedim," diyor ama attığı kahkahalardan anladığım kadarı ile bir sürpriz olabilir.
"Peki, caz-maz istemiyorum derse ne yaparsın?" (Sessizlik...)
"Şu anda bir aday yok ama, beni seviyorsa bıraktırmaz. Şarkı söylemek cesur insanın işi. Hele bir kadın için, çünkü çok şeyden ödün veriyorsun aslında. Herkes, 'Şarkı söylüyorsun ne güzel,' diyor ama, bunun bedeli var. Normal yaşayan kadınlar var, işi var gidiyor geliyor, onların aile kurma şansları daha yüksek. Ben biraz da onun bedelini ödüyorum galiba. Erkekler diğerlerini daha sağlam görüyor, nedense benim gibileri sıra dışı görüyorlar. Hatta çekiniyorlar. Halbuki bizim gibilerde güzel, renkli bir sıra dışılık var. Ama erkekler daha düzenli, daha ev kızı istiyorlar. Benim içimde iyi bir ev kızı var. Ama aynı zamanda sahne tozu yutmuş bir insanım. Aslında ben çok ruh barındırıyorum. Bende hem içe kapanıklık hem dışa dönüklük var. Hem tutucu bir yanım var hem delilik var, bir insan için bu kadar zıtlığı barındırmak zor. Ne kadar zor gibi gözüksem de o kadar da kolayım."
Benim bir şey söylememe gerek var mı bilmem. Feyza'nın ne kadar samimi olduğunu görüyorsunuz. Düşüncelerini allayıp pullamadan söyleyecek kadar medeni ve cesur. Şansın bol olsun zenci sesli Türk kızı...