kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Erkan Tan: "Akşamları eve ayrı ayrı kendi otomobillerimizde dönüyoruz. Bazen radyoları arayıp birbirimiz için şarkı istiyoruz. Sonra da cepten ayrı ayrı otomobillerde , ‘Şu kanalı aç, senin için şu şarkıyı istedim’ gibi sürprizler yapıyoruz."

Önce hocamdı, sonra kocası oldum

TULUHAN TEKELİOĞLU
24.10.2008
Birimiz yavaşken, diğerimiz hızlıdır. Birimiz şevkatliyken, diğerimiz şehvetlidir. Birimiz dokunarak severken, diğerimiz sevgide mesafelidir.
Önemsemeyiz farklılıklarımızı! Ne de olsa aşktır yaşadığımız. Sevmekten ziyade, sevilmektir doyamadığımız... Ne zaman ki evlilik olur, zıt kutupların çekimi de yavaş yavaş son bulur! "Bir bakmışsınız ki, evlilik başka bir şeye dönüşmüş. Zıt kutuplar mıknatıs için geçerli. Evlilik için değil," diyen TV programcısı Erkan Tan, mutluluğu ikinci evliliğinde, "Her şeyimiz aynı. Takıntılarımızdan toz alerjimize kadar," dediği ünlü psikolog İlkim Öz'de buldu. Hatırlayacaksınız, canlı yayında konuğuna evlenme teklifi ederek, televizyon tarihimize geçen Erkan Tan'ın bu cesur teklifi, sadece Türkiye'de değil, dünya televizyonlarında da yer bulmuştu. Bir hafta sonra evlenmişler, tüm haber bültenleri bir kez daha bu anı göstermiş ve kamera o romantik anda donmuştu...
Aradan üç yıl geçti. Evlilikleri demlendi. Kalabalık aile olduklarını ise yeni öğrendim. İkisinin de önceki eşlerinden çocukları var. "Çocuklar sıkıntı çıkarsaydı, bu evlilik olmazdı. Evliliğimizi çocuklarımız mümkün kıldı," diyen İlkim Öz, "Erkan'la saatlerce yemek pişiriyor, turşu kuruyor, reçel yapıyoruz. Her şeyimiz, hastalıklarımız, hayallerimiz bile aynı," diyor. İddiaları o ki, birbirine benzeyen insanların evlilikleri asla yara almıyor. Ve Erkan Tan, çocuksu heyecanıyla noktayı koyuyor: "Evlenip de aşkı ölmeyenlerdeniz, hocam. Bunu da millete anlatmak isteriz!"

ERKAN TAN
- Televizyon programımda İlkim'e yazıldım. Önce hocamdı sonra kocası oldum.
- İlkim romantizmin tanrıçasıdır ama belli etmez. Dışardan soğuk görünür. Ona yanaşmak hüner ister.
- Sevgililer Günü'ydü. Canlı yayın konuğumdu. O an şunu düşündüm: Evlenme teklifi etsem, ne der bana? Asıl patron ne der? Yöneticiler kızar mı? Halka rezil olur muyum?
- Endişelerim de vardı. Onda iki çocuk var. Bir çocuk da bende var. İkimiz de daha önce evlenmişiz, boşanmışız. Yürür mü, yürümez mi?
- Ne olursa olsun dedim. Canlı yayında evlenme teklifi ettim. İlkim dondu, kaldı. Associated Press bu haberi dünyaya servis etmiş. Bir hafta sonra da evlendik.
- İlkim psikolog ama aynı zamanda aşk kadını. Beni aşkla seviyor, çok kıskanıyor. Gecenin bir vakti uyanır, beni seyreder.
- Beraber saatlerce turşu kurar, marmelat yaparız.

İLKİM ÖZ
- Erkan Tan'ı benim dı.ında herkes tanıyordu. Onu önce çok gayri ciddi bulmuştum.
- Erkan bana 'hocam' diyordu. TV programından sonra bir gün, "İlkim Hocam sizden çok etkileniyorum, hoşuma gidiyorsunuz, sizi seviyorum, ne olacak bu işin sonu?" diye sordu. "Bilmem," dedim.
- 14 Şubat Sevgililer Günü, TV8'e gittim. Erkan Tan, o gün yayında bir tuhaftı. Bir an "Sizin gözlerinize baktığımda eriyorum, avuçlarım terliyor," dedi, avuçlarını gösterdi. Önce kamera şakası sandım. Ama herkes ciddi ciddi işini yapıyordu. Çok utandım. Kameralara bakmaya başladım. "Benimle evlenir misiniz?" dedi.
- Beni dünyada en çok güldüren ve ağlatan adamdır, Erkan. Onu çok sevdiğim için söylediği en küçük şey bile beni yıkabiliyor.
- Zevklerimiz, takıntılarımız, hastalıklarımız bile aynı. İkimizin de toza alerjisi var! İkimizde de düzen takıntısı var. Zor karakterleriz aslında...

Canlı yayında evlenme teklif ederken patron ne der diye düşünmedim değil

-Elinizde notlarla gelmişsiniz...
-E.T:
Senin için notlar çıkarmıştık Tuluhan. Otelin balkonunda unutmuşuz. 10 sayfanın 10'u birden uçmuş.
Kimisi denize, kimisi caddeye uçmuş. Aşkımızı yazdığımız kağıtların üzerinden otomobiller geçmiş. Hatıra diye saklayacağız.

-Evliliğin ilk yıllarında her şey böyle hatıra diye saklanıyor o halde!
-E.T:
Bunun bir anlamı var ama. İlk kez birlikte, evliliğimiz hakkında konuşuyoruz. Utangacımdır. Soru sorulmasına çok alışkın değilim, hele bu konuda...

-Ankara'da bir panelde tanışmışsınız....
-İ.Ö: Erkan paneli yönetiyordu. O güne kadar tüm Türkiye Erkan'ı tanıyor, ben tanımıyorum. Panel bitti, yanıma geldi. "TV 8'de programıma gelir misiniz?" dedi. Belki kader böyle bir şey yaptı, önceden görüp tanımış olsaydım, aramızda böyle bir çekim olmayacaktı.

-İlk görüşte mi aşk oldu?
İ.Ö: Tabii ki hayır. İlk intibam şuydu, Erkan Tan'ı çok gayri ciddi bulmuştum.

-Ne kadar zaman sonra doğdu peki bu aşk?
-E.T:
Yedi-sekiz ay sonra. Yapımcı arkadaşlar programa hep erkek çağırdığım için beni eleştiriyorlardı.
"Biraz da kadın olsun, güzel yüzler çıkaralım," diyorlardı. Ben de "Tam sizin istediğiniz gibi birini buldum.
Tatlı ama buz gibi soğuk bir psikolog," dedim. Sonra elime İlkim Öz'ün kitapları ulaştı. İlkim'i sürekli konuğumuz olmaya ikna ettik.
-İ.Ö: Haftada bir gün programına katılıyordum. Buluşur, programla ilgili konuşurduk. Kahve içer, birlikte notlar alırdık.
-E.T: Ben ona yazıldım. Önce hocam diyordum, sonra kocası oldum..

-İkinizin de ikinci evliliği, öyle değil mi?
-E.T:
Evet. Oğlum Ege 15 yaşında.
10 küsur yıl evli kaldım ve boşandım.
-İ.Ö: Benim evliliğim 10 sene bile sürmedi. Boşandım, iki çocuğumla birlikte yaşıyordum. Mert şimdi 15 yaşında. Merve ise 18'ine girdi. Çocuklarımız sıkıntı çıkarsaydı, bu evlilik olmazdı. Erkan bir gün yayından sonra "Sizi seviyorum, ne olacak bu işin sonu?" diye sordu. Bende, "Bilmem," dedim.
-E.T: İlkim aslında çok romantiktir, romantizmin tanrıçasıdır ama belli etmez, soğuktur. İçine girmezsen anlayamazsın. Mesafelidir, ona yanaşmak hüner ister. Hünerle yanaştığımı düşünüyorum. Sonrasında da aşk başladı.

-Ekranda flört, sezilen bir şeydir. İzleyicilerin hoşuna da gider aslında. Flört yansıyor muydu ekrana?
-İ.Ö:
Kiminle karşılaşsak "Biz biliyorduk zaten," dediler. O dönemde kamera beni çekerken Erkan öpücük gönderirdi, kızarırdım. Ciddi ciddi anlatmaya devam ederdim. Hoşuma da gitmezdi bu tavrı.

-İlk kez bir haberci canlı yayında âşık olduğunu söyledi ve size evlenme teklifi etti. Harika bir şey olmalı. Bu tekliften önceden haberdar mıydınız?
-İ.Ö:
Yok değildim.
-E.T: Bir anda geldi aklıma. 14 Şubat'tı, orkestra vardı, çok güzel müzik yapıyorlardı. Masada gül yaprakları, seyirciler soru soruyor, "Âşık olduk evlendik. Neden şimdi aşk bitti?" falan diye. Tam da o sırada Evlilik Aşkı Öldürür mü? diye de bir kitabı çıkmıştı İlkim'in. Ama bir yandan da korkuyorum. Patron ne der? Yöneticiler kızar mı? Halka rezil olur muyum diye...
-İ.Ö: Erkan dikkatli bir programcıdır.
Durup durup "Aşk nedir?" diye soruyor, sinirlendim. Ne oluyor bu adama diye...
Hatta reklam arasında "Kendine gel artık," dedim.
-E.T: Sonra bir anda dökülüverdi kelimeler... "Ben sizi seviyorum, gözlerinizin içinde eriyorum," hakikaten öyle ama, İlkim'in gözlerinin içinde eriyorum. Endişelerim de vardı. İki çocuk onda var, bir çocuk bende var, ikimizde daha önce bir kez evlenmişiz. Yürür mü, yürümez mi? -İ.Ö: "Sizin gözlerinize baktığımda eriyorum, avuçlarım terliyor," dedi, avuçlarını gösterdi. Önce kamera şakası yapıyorlar sandım. Baktım herkes ciddi, görevinin başında. Çok utandım. Konuştu konuştu, sonra "Sizin bana duygularınız ne?" diye sordu.
-E.T: "Benimle evlenir misiniz," diye sordum.
-İ.Ö: Hâlâ oyun olduğunu düşünüyorum. "Evleniriiiiiim," demişim. Bütün bina stüdyoya indi. Ağlayanlar falan.
Hakikaten canlı yayınmış.
-E.T: Bir hafta sonra evlendik. Mecburen. Televizyonda canlı yayında evlenme teklifi yapınca kaçamadık (gülüşmeler).
Haberin fotoğrafları