kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Eylül 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Adım 'huysuz'a çıktı!

ŞİRİN SEVER Fotoğraf: Erkan SEVENLER
Pamuk son kitabının film olmasına ancak büyük bir bütçe söz konusu olursa 'evet' diyeceğini söyleyip ekledi: Amerikalılar Kar kitabını istedi ama siyasi önyargıları olabilir diye güvenemedim..
Dün SABAH Pazar'da yayımlanan Orhan Pamuk söyleşisi devam ediyor. Pamuk, son kitabı Masumiyet Müzesi'ni, Ergenekon süreciyle ilgili görüşlerini anlatıyor...

* 10 yıl boyunca hazırlık yaptınız, çok sayıda müze dolaştınız Masumiyet Müzesi kitabınız için. İlk kez kitabın dışında da bir şey yapıp, müze açıyorsunuz değil mi?
- Evet. Masumiyet Müzesi bir roman olmaktan başka, bir de Çukurcuma'da kurmaya çalıştığım müze. Kitapta Kemal'in aşık olduğu Füsun'un ailesi Çukurcuma'da oturuyor, Dalgıç Sokak'ta. Romanı yazmaya başlamadan evvel onların oturduğu o binayı satın aldım ve müze mekanı haline getirdim. Bir yandan da Kemal'in, Füsun'un evinden bazen aldığı, bazen arakladığı, bazen parasını verip götürdüğü eşyaları, mesela tuzlukları yıllardır biriktiriyordum. Yani Kemal'in, Füsun'un aşkıyla, onu hatırlamak için, onun yokluğunda yerini tutsun, aşk acısını yatıştırsın diye biriktirdiği eşyaları ben de yıllardır biriktiriyordum, tıpkı Kemal gibi...

* Bir müze kurmak için mi aldınız o evi, kitabı tasarlarken mi ikisini birleştirmek aklınıza geldi?
- İlk baştan evi almıştım, hikâye de vardı aklımda ama koleksiyon fikri gelişmemişti

* Kitabın hikâyesiyle birlikte de bir koleksiyon oluşturmaya başladınız
- Hepsi yan yana. Şöyle anlatayım; insanın hayal gücü sınırlıdır, 600 sayfalık bir roman bir seferde hayal edilemez. Önce bir fikir vardır, sonra başka bir fikir gelir, onların hepsini sabırla yazarsınız 10 yıl boyunca. Defalarca küçük buluş ve ayrıntılar keşfedersiniz. Çukurcuma'da gezerken kolonya şişeleri görüp, pek çok şey hatırladım. 'Hakikaten biz akşamları televizyon karşısında çat çat çat kolonya dökerdik' dedim, babaannemin elini öpmeye gittiğimde, 10 lira verir, biraz da kolonya dökerdi elime. Çukurcuma'daki kolonya şişelerini görünce, 'haa romanımda da böyle bir şey yapayım' derim. Bunun gibi yüzlerce 'haa'dan, binlerce 'böyle bir şey yapayım' demekten oluşur bir roman.

* Müze ne zaman bitiyor ve açılıyor peki?
- Aslında koleksiyonun yüzde 80'ini oluşturduk. Frankfurt Kitap Fuarı sırasında da önemli bir galeride sergileyecektik ama yetiştiremedik. Ama müze 1.5 yıl sonra açılacak. 2010 yılı İstanbul Avrupa Kültür Merkezi projesine yetiştirmek istiyorum, onlarla işbirliği yaparız belki de...

ÇOK TEKLİF GELDİ AMA...
* Masumiyet Müzesi kitabınızın bir sinema filmi olmasını ister miydiniz peki?
- İsterdim ama Türkiye'de film bütçeleri çok küçük. Bu neredeyse 30 yılı kapsayan ancak büyük bir bütçeyle yapılabilecek bir film. Büyük bütçeyle, bu işe inanmış birinin yapmasını isterdim elbette. Bana sürekli teklif geliyor, belki son beş-altı yılda Türk Sineması'nda da durum değişti ama küçük bütçeli filmlerde teknik sorunlar çıktığı için istemiyorum, beni ikna etmek de zor. Bu yüzden adım 'huysuz'a çıktı! Aslında huysuz olduğumu bilsinler de kimse vakit kaybetmesin, daha iyi! Ömer Kavur'la yapmıştık yıllar önce, en iyi ödülleri aldık ama küçük bütçeliydi ve teknik sorunlar oldu, istediğimiz sonuçları alamadık.

* 'Gizli Yüz'dü değil mi?
- Evet. Yurtdışına gelince... Kar ve Benim Adım Kırmızı için çok teklif geldi. Kar'ın film haklarını vermek istemedim, biliyorsunuz Kar siyasal bir roman, içinde de siyasal İslamcı, hatta şiddet kullanan teröristler de var. Amerikan film şirketlerinin ya da Batılı filmcilerin, bunları Amerikan kalıpları içerisinde anlatacaklarını düşündüğüm için çok istekli olmadım. İslam, terörizm çerçevesiyle bakacaklardı olaya. Ancak güven veren ve siyasi önyargılardan uzak biri olursa yabancı biri ile çalışabilirim. Ya da Türkiye'de yetenekli bir filmci ve biraz büyük sermaye olursa ilgiyle bakarım.