kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Eylül 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Nevşah Fidan et ürünlerinin satıldığı tezgahları morga benzetiyor ve bu ürünleri mümkünse hiç tüketmemek gerektiğini söylüyor.

Sağlıklı yaşamın kapısını canlı gıdalar yiyerek açın!

Nefes ve yaşam koçu Nevşah Fidan, yeni kitabında 'Raw Food' akımının yani canlı gıdalarla beslenmenin önemini anlatıyor. Fidan'a göre her zaman zayıf ve genç kalmanın sırrı; çiğ ve yaşayan besinler tüketmek.....
Dönüştürücü nefes ve yaşam koçluğunun yanı sıra; sağlıklı ve ideal bir yaşam kurma üzerine çalışmalar da yapan Nevşah Fidan'ın, tüm dünyada giderek yaygınlaşan fırın görmemiş yiyecekler üzerine yazdığı, 'Canlı Gıdalar ile Gelen Sağlık' adlı kitabı, geçtiğimiz günlerde Sistem Yayınları tarafından piyasaya sürüldü. Kitapta canlı gıdalarla beslenmenin insan hayatında ne gibi mucizeler yarattığı ve yiyecekleri pişirmeden lezzetli hale getirmenin ipuçları anlatılıyor. Kitapta ayrıca, hiç fırın görmeden hazırlanabilecek 118 farklı yemek tarifine de yer veriliyor.

Bedeni güçlendiriyor
Çiğ ve canlı yiyecekler ile beslenmenin zayıflamaktan gençleşmeye kadar birçok önemli etkisi bulunduğunu belirten Nevşah Fidan şöyle konuşuyor: "Canlı gıdalar ile beslenme yani 'Raw Food' son dönemlerde yeni bir beslenme yöntemi olarak gündemde olsa da; aslında 2 bin yıllık bir geçmişe sahip. Bu yöntem; Amerikalı Doktor Kristine Nolfi'nin pişirilmemiş, işlem görmemiş, canlı gıdalar tüketerek meme kanserini yenmesi örneğiyle daha da ilgi görmeye başladı. Canlı gıdalar yediğimizde, bedenimiz ihtiyacı olan enzimlerin tamamını alabiliyor. Araştırmalar bir sebze veya meyvenin 105 fahrenheit'ın üstünde pişirildiği zaman, içindeki enzimlerin yaklaşık yüzde 70'inin öldüğünü gözler önüne seriyor. Canlı gıdalar ise içerdikleri enzimler, su, mineraller ve enerji sayesinde; insan bedeninin fonksiyonlarını maksimum düzeye çıkarıyor.

Morgdan uzak durun
Canlı yiyeceklerin; elma ya da armut gibi besinleri ve de enzimleri ölmemiş, 105 fahrenheit dereceye kadar ısıtılmış veya kış güneşinde kurutulmuş, filizlenmiş, pişirilmemiş, işlem görmemiş tüm gıdaları kapsadığını belirten Fidan, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Ne yediğimiz sağlığımız açısından çok önemlidir. Maalesef Türk toplumunda yemeği 'karnım doysun' şeklinde algılayanlar çoğunlukta. Oysa ki öncelikli hedefimiz karnımızı değil, hücrelerimizi doyurmak olmalıdır. Bu yüzden insanların dikkatini çekebilmeleri için şık ambalajlara sarılan et ve süt ürünleri gibi morgdaki ölü besinler yerine, kendiliklerinden ışıl ışıl olan sebze ve meyveleri tercih etmeliyiz. Paketinin üzerinde öyle yazsa bile, işlem görmüş bir ürünün asla meyve ve sebzelerden daha fazla vitamin ve mineral içeremeyeceğini de, hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız."
Haberin fotoğrafları