Başbakan gezisinde bayrak sıkıntısı
Bu yazıyı herhangi bir kimseyi rencide etmek ya da birilerini zor duruma düşürmek için yazmıyorum. Tek amacım yıllardır yanlış olduğunu söylediğim, yazdığım bir durumun bugün ülkenin Başbakanı'nın eylemiyle bir kez daha belgelendiğinin altını çizmek. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan eşi ile birlikte Ekinlik Adası'nda yaptığı yaz tatili sırasında denize açıldı. Çok da iyi etti. En azından dünyada böyle bir tatil şekli olduğunu insanlara gösterdi. Ancak bu deniz yolculuğu sırasında bir garabet yaşandı. Niyetim bunu ortaya koymak. Başbakan'ın bindiği yat, yakın dostu Remzi Gür'e aitti ve adı da Jasmin London'dı... Denizle ilgili olmayanlar için yazayım. Teknelerin kıçında, isimlerinin altında bağlı oldukları liman yazar. Bu görüntüye göre teknenin adı Jasmin, bağlı olduğu liman ise Londra; yani tekne İngiliz bayraklı. İşte işin çelişkili yüzü burada ortaya çıkıyor. Öncelikle her tekne kıç gönderinde milliyetini gösterir bir şekilde bağlı olduğu ülkenin bayrağını taşır. Ayrıca yabancı tekneler sancak gurcataya da sularına girdikleri ülkenin bayrağını çekmek zorundadırlar. Belli ki Jasmin yatı Türk bayrağını bu nedenle taşıyor.
YANLIŞ UYGULAMALAR YÜZÜNDEN İşin garabeti bununla da kalmadığını sanıyorum. Tekneye binenlerin isimlerinin transitlogda belirtilip belirtilmediği bilemiyoruz. Yani burada da İngiliz bayrağını asmamak gibi bir yanlışlık yapılmış olmalı... Başta da yazdığım gibi niyetim teknenin sahibi Remzi Gür'ü yabancı bayrakla dolaştığı için veya teknesine asması gereken İngiliz bayrağını sakladığı için yermek değil. Adamın dünyanın her yerinde işi ve şirketi var. İstediği şirketinin üzerine tekne alır, istediği bayrağı çeker, istediği kişiyi ya da kişileri de teknesinde misafir eder... Buradaki sıkıntının kaynağı sadece ve sadece ülkemizdeki yanlış uygulamalar. Bu yüzden de insanlar Türk bayrağından kaçıyor, istese de teknesine Türk bayrağı çekemiyor. Mesela ikinci el bir tekne alsanız Türk bayrağı çekemiyorsunuz. Örneğin Remzi Bey teknesini ikinci el almışsa bu nedenle İngiliz bayraklı dolaştırıyor olabilir. Bayrak işinde bir başka engel de vergilerimiz. Türkiye'nin uyguladığı Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin (MTV), girmeye çalıştığımız AB'de örneği yok.
VERGİSİ YÜKSEK, ÖDEYEN DE YOK Hiçbir ülkede bizdeki gibi yüksek KDV ve ÖTV de yok. Öyle olunca da insanlar teknenin dörtte birinden yüksek bu vergileri ödememek için Türk bayrağından kaçıyorlar. Hiç kimsenin, başka birini durduk yerde böylesine yüksek paraları ödemediği için suçlamaya hakkı olduğuna inanmıyorum. Bu nedenle Remzi Gür'ü suçlamıyorum. Onun teknesine binen tüm dostlarına da -Başbakan da dahil-, kimsenin bir şey söylemeye hakkı olduğuna inanmıyorum. Ama ortada da Maliye Bakanlığı bürokratlarının görmek istemedikleri bir gerçek var: Kimsenin ödemediği MTV ve çağdışı korumacılık anlayışı yüzünden denizde Türk bayrağı sayısını bir türlü artıramıyoruz. Ülkenin Başbakanı asıl bayrağı saklanmış bir yata binmek zorunda kalıyor. Göz göre göre pek çok kuralı resmen çiğniyoruz. Tek dileğim bu kısa gezinin denizciliğimize bir faydası olması. Kim bilir belki bizzat Başbakan "Ne oluyor?" diye sorar, belki de Maliye Bakanlığı kadrosu gözünü açıp "Yahu bu uygulamanın memlekete faydadan çok zararı dokunuyor. Hiç değilse Başbakan'ı sıkıntıya sokmayalım," der. Yoksa insanlar daha uzun süre Başbakan'ı, Remzi Gür'ü ve bu tür teknelere binenleri eleştirir dururlar...
|