Bu Papa başka Papa
Türk dostu Papa Gian Paolo, yaklaşık beş yıldır kendini doğum yeri olan Trieste'nin kalkınmasına ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesine adamış. 2006 yılını Türk Yılı ilan ettiren Papa, Avrupa'da Türkler adıyla bir kültürel etkinlik düzenlenmesine önayak oldu
Varsın Papa 16. Benedict Türkleri sevmesin. Bir başka Papa var ki, AB'nin ilk kurulduğu günlerdeki adıyla, AET'nin (Avrupa Ekonomik Topluluğu) elçisi olarak Türkiye'ye atandığı 70'li yıllardan beri Türkleri çok seviyor. Bir büyükelçi olan bu Türk dostu kişinin adı, Gian Paolo, soyadı Papa. Emekli olduğundan beri, yaklaşık beş yıldır, kendini, doğum yeri olan Trieste ve bölgesinin kalkınmasına, bir de, inanılır gibi değil ama, Türkiye'nin AB'ye girmesine adamış. Kendi bölgesi FVG (Friuli Venezia Giula) ile bizim Trakya bölgemizi kardeş bölge ilan ederek, her iki bölgenin işbirliğini sağlamak için kolları sıvamış harıl harıl çalışıyor. Her yıl 250 bin Türk kamyonunun günde iki sefer olmak üzere RO-RO gemileriyle, deniz üzerinden Trieste'ye ulaştıklarını düşünürseniz, bu yolun modern bir İpek Yolu olduğu gözünüzden kaçmaz.
AVRUPA'DA TÜRKLER... Bizim Papa'mız, Marmara ve FVG bölgelerinin ticaret odalarını bir araya getirmenin, sanayicilerini işbirliğine teşvik etmenin yanı sıra, Türklerin arkasına İtalyan halkının da desteğini katabilmek için, 2006 yılını Türk Yılı ilan ettirmiş, 'Avrupa'da Türkler' adlı bir dizi kültürel etkinlik düzenlemiş. Haziran ayından beri süregelen etkinliklerde tiyatro performansları sunulmuş, sergiler açılmış, konferanslar verilmiş. Değişik şehirlerin müzelerinde Osmanlılara dair sergiler yer almış. Bu sergilerden 'Osmanlı Mimarı D'aronco' sergisi, Udine kentinde sergilendikten sonra, şu anda İstanbul'daki Pera Müzesinde, İstanbullular için sergilenmekte. İşte hem bu etkinlikleri yerinde izlemek, hem de İtalyan dostlarımızdan Türk halkına selam iletmek için, birkaç gazeteci arkadaş, FVG bölgesinin konukları olarak, 24-27 Eylül tarihleri arasında, bu güzel beldeye bir gezi yaptık. İtalya anılarımı size, resimler henüz hazır olmadıklarından, ancak önümüzdeki pazar aktarabileceğim. Şimdilik bu yolculuğun ön notlarıyla yetineyim. THY cephesinden size bir iyi, bir kötü haberim var. İyi haber şu: THY ile uçacaksanız, yemek esnasında ellerinizi silmek için verilen kağıt peçetelerinizi, gönül rahatlığı ile yiyip içebilirsiniz! Paketçiklerin üzerine, 'mendiller alkolsüzdür' yazılmış!
TAKSİ SAVAŞLARI Kötü habere gelince, uzun ve yorucu bir uçuşun sonunda, evinize taksi ile dönecekseniz sizi bir meydan savaşı bekliyor! Zira, dünyanın tüm uygar ülkelerindeki gibi, bir taksi kuyruğuna girip, sıranızı beklemiyorsunuz, kaldırımın üzerine dizilip, deli dana gibi her gelen taksiye atlamaya çalışıyorsunuz. Boyu ve bacakları uzun olanlar kazanıyor. Açıkgözler ise, ilerde hava meydanına müşteri indiren taksilere koşup, boşalanları kapıyorlar. Benim gibi dürüst vatandaş olmakta ısrarlı budalalarla, taksilere saldırmayı bilmeyen turistler, taksi beklenmesi gereken yerde, ebediyen bekliyor. Bu arada görevli oldukları giysilerinden belli olan birtakım vatandaşlar da, kaldırımın karşı tarafında çene atıyor ve durumdan şikayetçi olan çaçaron kadınlara rastlarlarsa, düdüklerini acı acı öttürmekle ve açıklamalar yapmakla yetiniyorlar. Ramazan'mış. Taksi yokmuş. Müşteri indiren taksilerin sıraya girmeden yeni yolcu kapmalarına karışamazlarmış. Oysa, Ramazan'a rağmen taksi var ve eksik olan taksi değil, düzen! Bu kargaşayı önlemek için, alan binasının çıkışına bir taksi durağı belirlemek ve en azından bir dolmuş kuyruğu düzeni getirmek çok mu zor? Anlaşılan zor olan İstanbul'da yaşamak. Hele de İtalya gibi, şehirciliğin ve estetiğin en ücra kasabalarda dahi mükemmel olduğu bir ülkeyi gözlemlemekten döndükten sonra.
|