Bu fotoğrafa lütfen çok iyi bakın
Nasıl da imrendim anlatamam... Bir anda ufalıp onların arasına karışmak geldi içimden... Neden bizim çocukluğumuzda böyle imkânlar yoktu ki!.. Şanssız bir nesiliz vesselam!.. Önce Yunanistan'dan gelen çocuklar çıktılar podyuma, ellerinde bayraklarıyla... Bir alkış, bir alkış... En çok da bizimkilerden. Öylesine bağırlarına bastılar ki komşunun çocuklarını. Ortalığı durmadan karıştırıp, gerilim yaratanlar görsün istedim bu sahneyi... Sonra da diğerleri geldi sırayla sahneye. Norveçlisi, Bahreynlisi, Sırp'ı, Kuveytlisi... Ev sahibi durumunda oldukları için bizim ufaklıklar oldukça kalabalıktılar... Kazanılan ödüllerde de ağırlıkları vardı. Ama inanın kazananı da, kürsüye çıkamayanı da son derece mutluydu o gece... Yelkene gönül verenlerden başkasına anlatmak gerçekten çok zordur. Ama biz denizciler sanki geniş bir ailenin fertleri gibiyizdir. Birbirimizi yeni tanısak bile... Bunu, optimistçilerin arasında bir kez daha hissettim...
ÇOCUKLARIN ENERJİSİ Yaz ayları yelken etkinliklerinin oldukça yoğun olduğu günlerle dolu. Bu birbirinden renkli olaylara bendeniz de elimden geldiğince katılmaya çalışıyorum. Bu kez bu etkinliklerden birini yakalayabildim. O da sadece kapanış gecesini. Yukarıda bahsettiğim geceyi yani... İstanbul Yelken Kulübü'nün bu yıl ilk kez düzenlediği Uluslararası İstanbul Optimist Haftası 2006'ın ödüllerinin de dağıtıldığı geceye yelken camiamızdan büyük katılım vardı. Yemekte Federasyon Başkanı Azat Baykal, İstanbul Yelken Kulübü Başkanı Dr. Erol Türkmen ve Tuğamiral Mustafa İpteş ile denizcilik ve yelken üzerine uzun uzun sohbet etmek imkanı bulduk. Ama ne zaman ki çocuklar podyuma çıkmaya başladılar, onların yaydığı pozitif enerji ile tüm dikkatler oraya toplandı ve her şeyi bir kenara bırakıverdik... Çocukların aralarındaki dostluk görülmeye değerdi. Bir haftayı bir arada geçirmiş, önce birbirlerine yardım, sonra da kıyasıya mücadele etmişlerdi. Ama yaşamlarının bundan sonraki bölümlerinde birbirlerini hep yelkenci arkadaşları olarak hatırlayacaklardı.
EN İYİ TANITIM BUDUR Dostlukları sadece yelkenci arkadaşlarıyla değildi. Uluslararası jüri üyelerine ve görev yapan Türk hakemlere de aynı şekilde, öylesine dostça ve sevgiyle yaklaşıyorlardı ki. Çeşitli ülkelerden gelen çocuklara baktım. Bir hafta boyunca tüm sporcular İstanbul Yelken Kulübü'nün tesislerinde misafir edilmişlerdi. Bana göre bu hepsinden de önemli. Sıradan bir otelde ayrı ayrı kalıp yarışlarda karşı karşıya gelmek yerine aynı havayı koklamak, yemekte, kahvaltıda beraber olmak, aynı sularla ıslanmak... İstanbul'da geçirilen o bir haftanın mutluluğu hepsinin yüzünden okunuyordu. Her şey bir yana, bu çocuklardan daha iyi Türkiye'yi tanıtıp anlatacak kimi bulabiliriz ki. Arkadaşlarına, ailelerine anlatacaklar... Ya bizimkiler? En azından diyalog kurmak için bir lisan bilmenin önemini gördüler. Uluslararası şampiyonalara katılmak için bile bir dil bilmenin zorunluluğunu gördüler. İnanıyorum ki, derslerine çok daha iyi hazırlanacak, okullarına daha da iyi bağlanacaklar. Spor yaptıkları için sağlıkları yerinde, böyle münasebetlerle ruh sağlıkları da mükemmel olacak. Sporla uğraştıkları için abuk sabuk işlerden de, tehlikeli alışkanlıklardan da uzak duracaklar... Lütfen bu fotoğrafa iyi bakın. Bu fotoğrafta yer alan optimistçilere tek tek bakın. Onların neşesine, yüzlerindeki gülümsemeye, içlerindeki coşkunun dışa nasıl vurduğuna tekrar tekrar bakın... Sizin de içinizden onların yaşında olup, aralarına karışmak geçmiyor mu? Haydi ben havalarda uçuyorum diyelim. Kendinizi bir kenara bırakın. Neden bu mutlu yüzlerin arasında sizin yavrunuz da olmasın?..
|