Yasakla, yasaklayamazsan kısıtla, kısıtlayamazsan savsakla - 2
Geçen hafta bürokrasinin amatör denizcilere bakışını yukarıdaki sözlerle özetlemiştim. Bu kez sıkıntıdakiler yabancı yatçılar. İçinde bulunduğumuz günlerde turizm gelirlerimizde büyük düşüş var. Turizm Bakanlığı "Nasıl bir kişi daha fazla getirebilirim?" diye çırpınadursun, bürokrasimiz gelenlere kök söktürüyor. Örneğimiz Bodrum'dan... Adam yatını bütün bir yıl Bodrum'da bırakıyor. Bağlama ücretiydi, karaya çekilmesiydi, boyasıydı, tamiriydi, yıllık dünya kadar para bırakıyor ülkemize. Bu kadar da değil. Bunun gidiş gelişi var; misafiri, restoranı, marketi, bakkalı, kasabı, taksisi, otobüsü var... Sezon gelince atlıyor otomobiline Türkiye'ye geliyor. Denizden arta kalan zamanlarında otomobiliyle turistik yerleri de gezecek. Teknesine binip ufak bir tur atmaya niyetleniyor. Üç mil karşıdaki Kos Adası'na da uğrayacak... Bizimkiler, "Hoppp," diyorlar. "Bu otomobilini gümrüğe teslim etmeden adımını atamazsın!" Kuralsa kural. Bunun pek tartışılacak bir yanı yok. Adam, "Pekiyi. Bunu aynen teknemi emanet ettiğim gibi marinaya yeddi emin olarak teslim etsem, döndüğümde de geri alsam... Nasıl olsa teknemi tekrar Bodrum'a bağlayacağım. Olmaz mı?" diyor. Cevap yine "Olmazzzz. Sadece gümrük sundurmasına bırakabilirsin". Adam buna da razı. Gerçi bin bir türlü formalite, şu bu var ama ne yapsın kurallar böyleyse. Bu kez otomobilini Bodrum'da nereye bırakabileceğini soruyor. İşte bundan sonrası bir kâbus, kabus da değil kara mizah. Şaka gibi, dalga geçer gibi bir cevap geliyor: Bodrum'daki sundurmaya yabancı plakalı oto almıyoruz. Otomobilinizi İzmir Gaziemir'deki TASİS sundurmasına bırakın... Adam tatil için ülkemize gelecek. Sonra işini gücünü bırakıp Bodrum'dan gerisin geri otomobilini İzmir'e götürecek, bin bir formaliteyle uğraşarak teslim edecek. Sonra otobüsle ya da başka bir yolla, tekrar Bodrum'a dönecek... İşkence bununla da bitmiyor. Adam, tekne gezisini bitirip döndüğünde tekrar İzmir'e gidip otomobilini almak zorunda. Gitmesi bir dert, geri dönmesi başka bir dert... Neden, neden, neden?.. Sürekli kendime sorup duruyorum. O memurların vatanseverliklerinden, iyi niyetlerinden zerre kadar şüphe etmem. Ama neden yurdumuza gelen, bize milyarlar bırakan bir turiste bu eziyeti reva görürler ki... Oysa bunun için tek bir cümle yeterli: "Teknenizi teslim ettiğiniz otoriteye yeddi emin olarak otomobilinizi de bırakabilirsiniz." Bitti gitti. Teslim etsin teknesini marina yönetimine, bassın yelkeni, gitsin denizlere. Yiyecekler mi otomobili... Koskoca yatı emanet alırken bir şey olmuyor da, otomobil olunca mı mahzuru var? Şimdi birileri "Kanunlar" diyecek, "Yönetmelikler" diyecek, "Elimiz kolumuz bağlı," diyecek... Bu kanunları, yönetmelikleri de biz yapıyoruz. Varsa aksayan bir tarafı değiştiririz, değiştirirler. Yapılacak tek şey, bir üst makama yaşanılan bu sıkıntıyı aksettirmek. "Allah aşkına bu ülkede şunu şöyle yapsak," diye amirlerine öneri götürecek medeni cesareti taşıyacak kimse yok mu?
|