|
|
|
|
|
|
İslamcılar hayatla yüzleşti
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Kenan Çayır doktora tezinde İslami edebiyattaki değişimleri mercek altına aldı. Çayır'a göre İslamcılar modern dünya karşısında bireyselliğe yöneldi.
Türkiye'de siyasal İslamın yükselişine paralel olarak 70'lerin sonları ve 80'lerde İslami kesimde hidayet romanları best-seller oldu. "Kitap satılmıyor" denilen ülkede hidayet romanları yüz binlik satış rakamlarını deviriyordu. 28 Şubat süreci sonunda siyasal İslam da gerilemeye başladı. Ve yeni dönemde ideallerin sorgulandığı, bireyin öne çıktığı romanlar yayınlanmaya başladı. Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Yard. Doç. Kenan Çayır "Çağdaş Türkiye'de İslam ve İslami Edebiyat: Kolektif Kimlikten Yeni İslami Kimliğe" başlığını taşıyan doktora tezinde, hidayet romanlarından yeni romana geçişi mercek altına yatırmış. Bir anlamda siyasi alandaki değişimin, dönüşümün, edebi alandaki izini sürmüş. Bunun için çok sayıda roman okumuş ama derinlemesine dört romanı irdelemiş. 80'lerin ruh halini yansıtan iki roman seçmiş; Müslüman Kadının Adı Var (Şerife Katırcı) ve Boşluk (Ahmet Günbay Yıldız). Günümüzün yeni romanını ise Halkaların Ezgisi (Halime Toros) ve Yağmurdan Sonra (Ahmet Kekeç) temsil ediyor. Kenan Çayır'la romanlardan yola çıkarak İslami kesimdeki değişimi konuştuk.
* Türkiye'de İslami hareket romanı pek sevmezdi. 70'lerin sonundan itibaren ortaya hidayet romanları çıktı. Bunun nedeni neydi? Hidayet romanları 70'lerin sonlarında 80'lerin başlarında İslami hareketin yükselmesiyle ortaya çıkan romanlar. Gerçekten o güne kadar İslami kesimde roman yok. Çünkü roman bireyin mahremiyetini ortaya koyan Batılı bir tür olduğu için eleştiriliyor. Ancak 70'lerin sonunda Müslüman aydınlar Batılı bir tür de olsa romanın İslamı anlatmak için bir araç olabileceğini düşünmeye başladı.
* Hidayet romanları nasıl bir ihtiyacı karşıladı bu süreçte? Sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu'nun yaptığı bir araştırmaya göre bu romanlara, sırasıyla Kuran kursu öğrencileri, imam hatipliler ve üniversitenin ilk yıllarındaki öğrenciler ilgi göstermiş. Ağırlıklı olarak da genç kızlar. Yine Barbarosoğlu'nun tespitiyle söylersek bu romanlar bu insanlara "Kamusal alan tecrübesi" sağlıyor.
* Bu romanlar bana Yeşilçam filmlerini hatırlatır genellikle. Karakterler ya iyi ya kötüdür... Kesinlikle. Bu aslında hidayet romanlarının sadece İslami kesime özgü olmadığını, kültürler arasında bir geçişgenlik olduğunu gösteriyor. 30'lardaki Türk popüler romanlarının, Yeşilçam kurgularının devamı... Hızlı yazılan, siyahlar beyazlar üzerine kurulmuş romanlar bunlar. Hidayet romanlarında bu kurguyu sadece İslami açıdan yorumlama ve okuma çabası var. İslami karakterler edepli, sarsılmaz rol modelleridir. Son derece güçlüdür. Modern hayatı yaşayan insanlar ise içki içmekle, kumar oynamakla sembolize edilir. İslami hayat yaşamayan karakter İslami hayatı yaşayan karakterle karşılaştığında değişir.
* Hidayet romanlarının çoğunda temel karakter, daha doğrusu değişen dönüşen karakterler kadınlar oluyor? Çünkü İslami hareketin merkezinde kadın sorunu yatar. Çünkü kadının kamusal alanda görünmesinin toplumsal anarşi getireceği fikri vardır. Bir başka nedeni de başörtülü kızların yaşadığı sorunlardır. Yaşananlar romanlara taşınmıştır.
* 80 romanları ile 90 romanları arasındaki temel farklar neler? Hidayet romanlarında keskin bir iddia vardır. Huzur ve çözüm İslam'dadır. İslami kesime içerden eleştiri getiren 90 romanlarında ise böyle bir keskinlik göremiyoruz. Hidayet romanlarında Batılılaşmış hayatlarla İslami hayatlar iç içe geçmez. Yan yana durular ama ancak Batılılaşmış olan dindar olduğunda ilişki kurulur. 90 romanlarında ise iç içe geçme görürüz. İslami karakterlerin modern hayat içinde kendilerini sorgulamaları ve Batılılaşmış kesimlerle kendini sorgulayarak ilişki kurmaları vardır. Bu anlamda otoriter değildir. Mesela Ahmet Kekeç'in 'Yağmurdan Sonra' isimli romanında Müslüman karakter laik birisiyle arkadaşlık yapar, onunla pup'lara gider, içki içememek için yalan söyler. Ona bir şey öğretmeye çalışmaz.
* İslami kesimin modern hayatla yüzleştiği dönemin ilk ürünleri diyebilir miyiz bu romanlar için? Evet diyebiliriz. Aslında İslami hareket bir üniversite gençliği hareketidir. Aynen 68'lerdeki sol hareket gibi. 90'lı yıllarda bu öğrenciler üniversitelerden mezun oldular. Kamusal alana katılma taleplerinin bir sonucu olarak ekonomide iş yapmayay başladılar filan. 90'lardaki tartışmalara baktığımız zaman İslami tatil anlayışının, İslami modanın tartışıldığını görüyoruz artık. Bu bize İslami kesimde orta sınıflaşmanın, zenginleşmenin olduğunu gösteriyor. Ve bir şekilde hayat başlıyor. Dolayısıyla 90'lardaki romanlarda da eski idealler, modern kent yaşamı, asr-ı saadet sorgulanmaya başlıyor.
Metin Sever
|
|
|
|
|
|
|
|
|