|
|
|
|
|
Paris'in her yeri cilalanmış gibi
|
|
2012 Olimpiyatları'na aday olan Paris'te binalar ve heykeller pırıl pırıl. Bu ilkbahar Paris bambaşka.
Ünlü Fransız tasarımcı Philippe Starck'ın yenilediği, üç bin metrekarelik Baccarat Binası'nda bulunan Restaurant Crystal Room, geçtiğimiz hafta yaptığım Paris gezisinin ilk durağı oldu. Dünyanın önde gelen kristal üreticilerinden Baccarat'ın sahip olduğu binanın girişinden itibaren, kristalin görkemi ve ışıltısı ile Philippe Starck'ın modern uygulamaları çok uyumlu. Baccarat kristalleri avize, mücevher ve aksesuarda kullanılıyor. Kristallerle süslü geniş merdivenlerle çıkılan üst katta küçük bir salonda Baccarat Müzesi var, burada eski parçalar sergileniyor. Müzenin karşısındaki salon ise Restaurant Crystal Room. Restorana girince neden bir ay önceden rezervasyon yaptırmak gerektiğini anlıyorum; maksimum kapasitesi elli kişi. Tavanda kristal avizeler, masalarda kristal şamdanlar ve şık dekorasyon ile son derece güzel bir salon. Ama yemeğin kalitesi ve servisten fazla bir şey beklememekte fayda var. Ana yemekler 25-35 euro, başlangıçlar 15-25 euro; şaraplar 30 euro'dan başlıyor. Programın önemli bir noktası da kaldığım otel, Pershing Hall. Klasik Paris otellerinden farklı bir çizgisi var; daha sade döşenmiş, her şey çok zevkli. Binanın ortasında bulunan avlunun üstü şeffaf bir malzeme ile kapalı ama dışarıda olduğunuzu hissediyorsunuz. Burada sabahları kahvaltı servisi var. Öğle ve akşam yemekleri de aynı yerde servis ediliyor. Avluya bakan birinci katta ise bar kısmı var ki, gerek yabancılar gerekse Parisliler tarafından çok tercih ediliyor.
ÜNLÜLERİN TERCİHİ İkinci akşam restoran seçimi için yardım aldım. Ve uzun senelerdir Paris'te yaşayan arkadaşım Nedim Demirel'in tavsiyesi ile doğru yolu buldum; Restaurant Les Bouquinistes. Seine Nehri kenarındaki resim satıcılarından ismini alan restoran, nehrin St. Germain tarafında ve nehir boyu giden cadde üzerinde. Restoranın şefi ise Fransa'nın ünlülerinden Guy Savoy. Orta fiyatta bir şarap ile kişi başına 50-60 euro hesap ödeniyor. Son akşam yemeğimiz ise Paris'in yeni gözde muhitlerinden Marais'de bulunan Restoran Anahi'de. Restoranda servis biraz ağır ama yemekler güzel. Ünlülere rastlamak mümkün. Oyuncu Gwyneth Paltrow birkaç akşam önce oradaymış. Gittiğim akşam Sofia Coppola oradaydı. Uzun yürüyüşlerde dikkatimi çeken, tarihi eserlerdeki yenileme ve parlatma çalışmaları. 2012 Olimpiyatları'na aday olan Paris' i cilalamışlar diyebiliriz. Meydanlardaki ve köprülerdeki tüm heykeller pırıl pırıl. Hele gün batımında Seine Nehri boyunca yürürken insan nereye bakacağını şaşırıyor. "Bu ilkbahar Paris bir başkaydı" diyebilirim. Paris gezisi olur da alışveriş atlanır mı hiç... Espadril ve altınlı herhangi bir şey yoksa hemen tedarik edilsin. Alışveriş için Fabourg St. Honore Caddesi civarında olanlar için kahve molası popüler otelimiz Costes'un avlusu olabilir. Paris kahvelerinin en bilinenleri ise Cafe Fleure ve Cafe Magouxs. Dışarıda caddeye bakan bir masada oturup Cafe ole içip uzun uzun etrafı seyretmek uzun bir yürüyüşten sonra çok dinlendirici. Sonraki durak Bon Marche mağazası. Mağazanın giriş katında bulunan şarküteri kısmında fesleğen soslu salam ve rokalı baget sandviçler yaptırılıyor. Yanına küçük kırmızı şarap alınıyor ve tekrar Seine Nehri'ne yürünüyor. Seine Nehri kenarı boyunca yer alan yürüyüş yolunda oturulup ayaklar nehre doğru sallandırılıyor ve öğle yemeği yeniliyor... Paris'te ilkbahar başka güzel.
|
|
|
|
|
|
|
|
|