|
|
|
|
|
Kızımın değil, atların aşı gününü biliyorum
|
|
Babasına holdingde çalışmayacağını söyleyerek hayatına ayrı bir yön çizen Sevil Sabancı, uluslararası bir binicilik merkezi açıyor.
11 Yaşında ailemle Polonezköy'e gittiğimizde ata binerek başladım bu spora. O gün bugündür de at üstündeyim. Bir dönem ara verdim, 1999'da geri döndüm. İşimi sordukları zaman "Profesyonel olarak atçılık yapıyorum" diyorum. Kendimi bu işe verdim. Uluslararası arenada Türk bayrağını dalgalandırmak hedefim...
Ofis işi istemedim, 'atçı' oldum
Sabancı Holding'te çalışmak yerine 'atçı' olmayı tercih eden Sevil Sabancı 4 milyon dolar yatırımla uluslararası binicilik merkezi açıyor. Amacı olimpiyat şampiyonu biniciler.
Sakıp Sabancı'nın kızı Sevil Sabancı, 4 milyon dolar yatırımla İstinye'de uluslararası binicilik merkezi açmaya hazırlanıyor. Ekim ayında açılacak tesiste olimpiyatlarda derece alacak sporcular yetiştirmeyi amaçlayan Sabancı, aile şirketlerinde çalışmak yerine hobisini işe dönüştürmeyi seçmiş. Geçtiğimiz yıl vefat eden ünlü işadamı, babası, Sakıp Sabancı da sonuna kadar desteklemiş. Türkiye Binicilik Federasyonu Asbaşkanı da olan Sevil Sabancı ile açacağı merkezi, hedeflerini ve biniciliği konuştuk.
* Binicilik maceranız ne zaman başladı? 11 yaşında ailemle birlikte Polonezköy'e gittiğimizde ata binerek başladım bu spora. Daha sonra annem beni Maslak'taki Atlı Spor Kulübü'ne götürdü. Babam da çok teşvik etti. O gün bugündür de at üstündeyim. Bir dönem ara verdim, araya evlilik ve çocuk girdi. Yurtdışında üniversite eğitimi falan derken 8 yıl uzak kaldım. 1999'da tekrar gönül verdiğim biniciliğe geri döndüm.
* Ve daha ciddi ve profesyonel olarak ilgilenmeye başladınız... Bu bir gönül işi, tutku işi. Rahmetli babam da gönül verilerek yapılan işlerde başarılı olunacağına inanıyordu. Bu benim tamamen tutkum, hayat tarzım, zaten binicilik de bir yaşam tarzı. Bu işe girince öncelikleriniz değişiyor. Bir hayvanla doğanın içinde olmak size farklı değerler katıyor. Tamamen kendimi bu işe verdim. Ve spor için, ülke için en iyisini yapmak istiyorum. Uluslararası arenada Türk bayrağını dalgalandırmak istiyorum.
* Binicilik aynı zamanda sizin işiniz oldu, değil mi? Evet, artık benim işim. Bana işimi sordukları zaman "Ben atçıyım, profesyonel olarak atçılık yapıyorum" diyorum.
* İşiniz olduğuna göre her iş gibi atçılığın da ticari boyutu var... Sadece ver ver değil tabii. Yaptığımız bu yatırımların da bir şekilde geri dönüşümü olması gerekecek. Kurduğumuz S Uluslararası Binicilik Merkezi de bunun ana ayaklarından. İleriye dönük yapmak istediğimiz projeler de var. Bu sadece bir hayır işi gibi değil de, yaptığımız yatırımların geri döneceği şekilde düzenlenecek.
AMACIMIZ KAR DEĞİL * Bu merkezin maliyeti nedir? 4 milyon dolar yatırım yaptık. Buradaki ana hedefimiz hizmet vermek. Bu toprağın insanından aldığımızı, bu toprağın insanına geri verebilmek... Gençlere, sporculara yeni ufuklar açabilmek istiyoruz. Ana yatırımın geri dönmesinden çok kendini çevirmesini beklemekteyiz.
* Ticari kaygı ikinci planda yani... Evet, Tanrı'ya şükürler olsun ki imkanlarım vardı. Paylaşabilecek imkanlarım olduğu için de memlekete, insanlara faydalı olabileceğine inandığım bir şey yapmak istedim. Ne yapabilirim diye düşündüğümde de sevdiğim işle birleştirmenin gerekliliğine inandım. Çünkü neticede bu benim kendi hayatımı yönlendirecekti. Biniciliğe de gönül verdiğim için 'bu alanda nasıl faydalı olabilirim'i aradım ve böyle bir şeyle ortaya çıktım.
* Binicilik Merkezi'nden söz edelim. Neler olacak? Tesisimiz aslında butik bir tesis, binicilik için çok büyük değil. Şehrin içinde olması bir avantaj. 20 yıl evvel babam bu araziyi almıştı. Böyle bir projeyle kendisine gittiğim vakit çok memnun oldu. Daha sonra proje gittikçe büyüdü, yandaki arsayı da aldık. Uluslararası platformlarda neler yapabiliriz, Türkiye'ye kimleri getirebiliriz, Türkiye'nin turizmine, gelişmesine nasıl katkıda bulunabiliriz diye düşündük.
* Bu açıdan baktığımızda da aynı zamanda bu sosyal bir proje. Çok büyük misyonu olan sosyal bir proje. Buradaki ana hedefimiz, sporu yaymaktan çok kalifiye sporcu yetiştirip uluslararası araneda bayrağımızı dalgalandırabilmek. Ülkemizi olimpiyatlarda, uluslarası şamipyonalarda, dünya kupalarında temsil edebilecek bir takım oluşturabilmek için çalışacağız.
* Birçok köklü binicilik kulüpleri varken ve onlar uluslararası bir başarı elde edememişken siz bunu nasıl başaracaksınız? Ben yurtiçinden ve yurtdışından danışmanlarla çalışıyorum. Her şey para değil. Çok iyi bir ekip oluşturduk. Eğitime çok önem veriyoruz. Daha önce eğitime gerekli önemi verememişler. Atlar alınmış, biniciler gelmiş, fakat eğitimde eksik kalınmış. Biz burada eksikleri kapatarak eğitime önem vererek belli bir noktaya gelmeyi hedefliyoruz.
TÜRKİYE'Yİ TANITIYORUM * Şu anda binicilik Türkiye'de ne durumda? Maalesef özellikle son dört yıldır ekonomik krizden dolayı binicilik geriye gitti. Biz yeni federasyon biniciliği 90'lardan öteye götürmek, hak ettiği seviyeye getirebilmek için çalışıyoruz.
* Türkiye'nin tanıtımında da binicilikten faydalanılabilir mi? Ben yurtdışında yarışlara gittiğim zaman Türk kadının aktif bir şekilde bu sporun içinde bulunması insanların çok ilgisini çekiyor. Özellikle Belçika, Hollanda, Almanya gibi ülkelerde varlığımla Türkiye'nin PR'ını yaptığıma inanıyorum. Türkiye'den bir kadının modern toplumların içinde yer aldığını, spor yaptığını, yarışmalara katıldığını görmeleri ilgilerini çekiyor.
* Siz aile şirketlerinden dolayı aynı zamanda turizmci de sayılırsınız. Turizmci gözüyle de baktığınızda Türkiye bu spordan nasıl faydalanabilir? Uluslararası yarışmalar düzenleyerek turizme katkıda bulunabiliriz. İspanya'da ölü sezonda bir tur düzenleniyor. Ben bu tura 2000 yılında katıldım, çok ilgimi çekti ve bu turu neden biz Antalya'da yapmayalım diye düşündüm. Orada 3 bin at, 3 bin binici, seyisler, ciddi bir katkı yaratacak bir potansiyel oluşturmuşlardı. Bizim Antalya'mız oradan çok daha güzel.
* Hipoterapi, yani bedensel ve zihinsel özürlülerin atla tedavisi konusunda da çalışmalarınız olacağını duyduk... Bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Benim bu merkezde yapmak istediğim şey, çocuklara hipoterapi eğitimi vermeden evvel bizim elimizdeki elemanları çok iyi eğitmek. Çünkü işin içine güvenlik konusu da giriyor. Fakat hakikaten bu yöntem ispatlanmış bir çalışma. Bedensel ve zihinsel engelliler, hayvanın vücut ısısına temas ettikleri süre içerisinde hayvanın vücut ısısıyla ve duygusallıkla tedavi oluyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|