kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Şubat 2009, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

'İki kez yazı yazdım'

OKAN MÜDERRİSOĞLU /ANKARA
16.02.2009
"Deniz Feneri dosyası için Alman makamlarına iki kez yazı yazdım" diyen Şahin, Almanya'da mahkeme kararının yazımı tamamlanmadığı için dosyada gecikme olduğunu söyledi..
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Almanya Deniz Feneri Davası'ndaki karar dosyasının Türkiye'ye ulaştırılması için iki kez yazı yazdığını açıkladı. Şahin, SABAH'a yaptığı özel değerlendirmede, "Gecikme bizden kaynaklanmıyor. Karar bize ulaştığında ilgili savcılığa ileteceğim. Yanlış yapan varsa bedelini öder" dedi. Ortam dinlemelerini, "en temel insan hakkı ihlali" olarak nitelendiren Şahin, "Benim bakan olarak eskisi gibi soruşturma açtırma yetkim yok. Ama savcılar re'sen harekete geçmeli" görüşünü dile getirdi. Şahin, gündemdeki konularla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:

DENİZ FENERİ
*
CHP lideri Sayın Deniz Baykal, 'Almanya Deniz Feneri davası mahkeme kararı kaplumbağanın sırtına bağlansa şimdiye kadar Ankara'ya ulaşmıştı' dedi. Ama konu yansıttığı gibi değil. Adalet Bakanlığı olarak iki kez yazı ile Alman makamlarından mahkeme kararını istettik. Ancak, henüz kararın yazım aşamasının tamamlandığı bilgisi geldi. Son olarak Frankfurt Başkonsolosluğumuz aracılığı ile gelen bilgi ise 6 Aralık tarihliydi ve '1 ay içinde dosya gönderilecek' deniliyordu. Neticede, bizden kaynaklanan bir gecikme yok. Bekliyoruz. Alman makamları ile de çatışacak değilim.

* Deniz Feneri soruşturmasını yürüten Alman savcıları ile röportajlar yapıldı. 'Asıl suçlular Türkiye'de. Uzantısı Türkiye'de' denildi. Biz de mahkeme kararını, bu ifadelerin karara yansıyıp yansımadığını, varsa delillerini görmek istiyoruz. Dosya bize ulaşır ulaşmaz ilgili Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilecektir. Suçla, suçluyla ve yolsuzlukla mücadele bu hükümetin temel prensibi. Yanlış yapan bedelini öder, himaye edilmez.

* Almanya Deniz Feneri davası görülürken sahte belge tanzimi iddiası üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanlığı'na başvurarak İstanbul 10. Noteri hakkında soruşturma açılmasını istedi. Bu onayı hemen verdim. Soruşturmanın ardından, dava açılması gerektiği belirtildi. Noterlik Kanunu çerçevesinde konuyu inceledim. Esasen hüküm verilinceye kadar noteri açığa almayabilirdik. Ama bendeki vicdani kanaat, Türkiye'de bulunmayan, Almanya'da tutuklu bir şahıs adına belge düzenlendiği yönündeydi. Bu yüzden hemen açığa alındı.

SORUŞTURMA GİZLİLİĞİ
*
Soruşturmanın gizliliği bu sıralar en çok üzerinde durduğumuz konu. 15 gün önce müfettiş görevlendirdim. Kısa süre içinde raporunu bana sunacak. Soruşturma aşamasında gizli kalması gereken bilgiler hangi kaynaklardan çıkıyor? Soruşturmayı ve yargılamayı yapanlardan mı, diğer yargı mensuplarından mı, emniyetten mi, avukatlardan mı? Eğer Adalet Bakanlığı personeli ile ilgili görevi ihmal veya kasıt varsa gereği hemen yapılır. Emniyetten kaynaklanan bir tespit olursa, İçişleri Bakanlığı'na iletilir. Ancak avukatlarla ilgili bir durum varsa Barolar Birliği üstüne düşeni yapmalıdır. Şu ana kadar elde iki somut örnek var. Birincisi, Kanada'da bulunan şüpheli Tuncay Güney'in, yıllar önce verdiği ifadenin kaseti, diğeri ise tutuklu İbrahim Şahin'e atfedilen, doğruluğu tartışmalı ifadeler. Her ikisinin de avukatlar aracılığıyla medyaya verildiği anlaşılıyor. Ben, avukatlık yapmış birisi olarak söylüyorum. Avukatlar da yargılama sürecinin, adaletin tecellisinin bir parçasıdır. Soruşturmanın gizliliğine riayet edilmesi onların da sorumluluğundadır. Büyük bir camiada yanlış yapan varsa Barolar ayıklamalıdır.