kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
13 Şubat 2009, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Burak Göral: Recep İvedik saygınlık peşinde!

SABAH
Giriş Saati : 13.02.2009 09:20
Güncelleme : 13.02.2009 20:57
Yeni Haber
Recep'in sosyalleşmeye ve iş yaşamına uyum sağlama gayretleri üzerine yapılmış esprileriyle öne çıkan Recep İvedik 2, ilk filme göre daha bir yetişkin komedisi olmuş..
Türk sinemasının rekortmen filminin ikincisiyle ilgili merak edilen şey, ilk Recep İvedik filminin açtığı tüm o tartışmalardan sonra serinin, yaratıcısı Şahan Gökbakar tarafından aynı yol üzerinde mi yoksa eleştiriler dikkate alınarak mı devam ettirileceğiydi. Çünkü, ne derlerse desinler bu tip ticari yapımların arkasındaki isimler sadece seyirci desteğini değil yazar/çizer desteğini de almak isterler.

Bir tatil köyüne girilip, halk dilinde kabaca 'maganda' diye tabir edilen bir tipin ortalığı birbirine katmasını, hafif ve kaba yazılmış TV skeçlerini birbiri ardına dizilmiş gibi sunan ilk film, yıllardır 'her gün başka bir bela' şeklinde yaşayan halkımız tarafından bir kaçış olarak kabul gördü. Kimileri bunu 'insanlar perdede kendilerini gördükleri için güldüler' gibi sudan bir felsefeyle açıklama gereği duysalar da, ucuz ve kaba mizahın gülmeye muhtaç toplumların üzerindeki etkisini göz ardı ettiler. Her türlü zararlı neşriyatın o dayanılmaz çekiciliğine (!) kapılan genç seyirci de filmden kaptığı 'Gonuşma layn' gibi vecizeleri günlük hayatına taşıdığında film kendi reklamını da kendi seyircisine yaptırıverdi.

Recep'in ikinci macerasında sanki ilk filme burun kıvıranlardan da onay istenmiş. Hatta ilk filmi görmeyi reddeden için karakteri gayet net özetleyen bir jenerikle açılıyor film. Recep evinden çıkıp da ninesinin evine gidene kadar sokakta yaptıklarıyla 'rahatsız' bir tip olduğunu hemen belli ediyor. Sonra da Playstation'da sürekli futbol oynayan, kendi gibi ağzı bozuk ninesi tarafından üç amaçla görevlendiriliyor: İş bulacak, evlenecek ve saygı görecektir.

Görevlerini alan Recep bir süre ilk filmdeki gibi takılıyor. 'Recep İvedik kasiyer', 'Recep İvedik kabin görevlisi', 'Recep İvedik pizza kuryesi', gibi skeçlerden sonra, nihayet kuzeninin reklam ajansına 'patron yardımcısı' olarak kendisini zorla işe aldırınca film de, ilk filmdekinin tersine, bir yörüngeye oturuyor.

Aslında film buradan sonra bir komedi filmi tadına da yaklaşıyor. Recep'in ikinci görevi olan evlenecek kız bulma meselesinde tamamen çuvalladığı sahneler doruğa çıkıyorken saygınlık kazanma çabalarında Recep İvedik'in asıl meselesi de ortaya çıkmış oluyor. Doğu ve Batı arasında sıkışmış kalmış bir vatandaşımızın 'beni böyle kabul edin artık layn!' serzenişidir bu.

Bunu açık etmesi ve ortalarında da Recep'in globalleşmeye, sosyalleşmeye ve iş yaşamına uyum sağlama gayretleri üzerine yapılmış güzel esprileriyle ilk filmden daha bir yetişkin komedisi olmuş ikinci film. Ama 'bir de ağlatmayı deneyelim' finaliyle de resmen intihar ediyor.

Dozajı kaçırılan önemli bir şey var; filme en başta verilen 13 yaş sınırlandırmasının sonradan -ne hikmetse!- hafifletilerek 7 yaşa indirilmesi, 7-13 arasına da ebeveyn eşliğinin şart görülmesi... Bariz bir küfür içermese de cinselliğe dayalı argonun yoğun şekilde kullanılıyor olması, 10 yaşında bir çocuk için de pek doğru bir örnek teşkil etmiyor. Burada da sorumluluk anne-babalara kalıyor...


NOT:
Haftanın Filmi köşesinin yazarı Esin Küçüktepepınar Berlin Film Festivali'ni takip ettiği için bu hafta onun yerine konuk olarak SİYAD üyesi Burak Göral vekâlet ediyor.

Yönetmen: Togan Gökbakar
Oyuncular: Şahan Gökbakar, Efe Babacan, Gülsen Özbakan