kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Nisan 2007, Perşembe
Son Dakika
arama
atv
Kanal 1
ABC
MEHMET BARLAS
Baş Yazı
Çankaya olmadan iktidar olmanın ne tadı var ki?
Amerikan başkanları için "Çağdaş Roma imparatorları" denir ya. Acaba bizim 1982 Anayasası'nda belirtilen yetkilere sahip Türk Cumhurbaşkanları için ne tür bir tanımlama yapılabilir?
Düşüncelerine ve hukuk bilgisine güvendiğim bir arkadaşım, bu konuda şu yorumu seslendirdi:
- Bazıları Cumhurbaşkanı'nı "4'üncü kuvvet" olarak görüyor. Yasama, yürütme ve yargı üçlemesine dayalı kuvvetler ayrılığı onlara yetmediği için, Cumhurbaşkanı bu üç erkin yetkilerine de sahip 4'üncü kuvvet olsun istiyorlar. Nitekim Cumhurbaşkanı Sezer de kendisini Cumhurbaşkanı olmaktan öteye, aynı zamanda hem Anayasa Mahkemesi ve hem de Danıştay başkanıymış gibi görmedi mi? Kanunları geri gönderirken veya tayin kararnamelerini geri çevirirken, yargıç gibi davranmadı mı?

SENATO GİBİ
Siyasete yıllarını vermiş deneyimli bir gözlemci de, Cumhurbaşkanına dönük beklentileri şöyle değerlendirdi:
- 1961'den 1980'e kadar Türk Anayasal sisteminde "Senato" vardı. Şimdi bazıları, Cumhurbaşkanı'nın Senato'nun işlevlerini de üstlendiğini düşünüyorlar. Sayın Sezer de kendisini, TBMM çoğunluğunu dizginlemekle görevli ve muhalefetin çoğunlukta bulunduğu ikinci bir yasama organı gibi görmedi mi zaman zaman?
1982 Anayasası'nın garip dengeleri içinde, halk tarafından seçilmemiş ama Başkanlık Sistemi'ndeki yetkilere sahip bir Cumhurbaşkanı'nın kendi konumunu belirlemesi de, toplumun bu konumu algılaması da, bu tür kavram kargaşalarına doğal olarak yol açacaktır.
Bir askeri müdahalenin güçlü adamı olarak Cumhurbaşkanı olan Kenan Evren bile seçilmiş iktidarla ve Başbakan Özal'la uyum içinde görevini sürdürmeyi doğru bulurken, son Cumhurbaşkanı Sezer'in seçilmiş iktidar karşısında bazen muhalefet, bazen yargı yerine geçip sürekli dizginleyici bir işlev yüklenmesi, herhalde 1982 Anayasası'nın garipliklerinin bir sonucudur.
1961 Anayasası'nda Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini belirleyen 97'nci madde, tek paragrafta 50 kelimeden oluşmuştur. 1982 Anayasası'nda Cumhurbaşkanı'nın görev ve yetkilerini belirleyen 104'üncü madde ise 32 paragraflı 311 kelime içeriyor. 1961 Anayasası'nda Cumhurbaşkanı Yemini 57 kelime, 1982 Anayasası'nda 79 kelime.

SORUMSUZ AMA YETKİLİ
Tabii bütün bunların ötesinde, 1961 Anayasası'na göre, cumhurbaşkanı seçilemezse seçilmemiş olur. Ama 1982 Anayasası'na göre Cumhurbaşkanı seçilemezse, "Derhal" genel seçime gidilir.
İşte şimdi geçmiş koşulların getirdiği alışkanlıklarla, bugünün gerçekleri arasındaki uyumsuzluklardan kaynaklanan kavram kargaşaları içinde, herkes kendince farklı bakıyor Cumhurbaşkanı seçimine. Düşünün ki, "Tek Parti" nin cumhurbaşkanları olan Atatürk ve İnönü, 1924 Anayasası'na (32'nci madde ve sonrası) göre, bugün Ahmet Necdet Sezer'in sahip olduğu yetkilere sahip değillerdi. Ama "Siyasi güç"leri onları anayasanın üzerindeki yetkilere sahip kılıyordu. Buna karşı siyasi gücü olmayan Sezer, anayasal gücü ile AK Parti'nin tek başına iktidarını frenleyebildi.
Şimdi hem siyasi hem de anayasal güce sahip Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olursa, bunu bazılarının kabullenmesi herhalde zaman alacak.

BUNLARA KARIŞMA
Celal Bayar Başbakan olduğunda Atatürk'le aralarında geçen konuşmaları hep hatırlatırım. Örneğin Bayar, "Benim Başbakan olarak yetkilerim ne" diye sorunca Atatürk'ten şu cevabı alır:
- Dış politikayı ben belirlerim, elçileri ben tayin ederim. Bunlara karışma. Valileri, polis müdürlerini ben tayin ederim. Bunlara da karışma. Ordudaki tayinleri terfileri ben belirlerim. Bunlara da karışma. Gerisini bildiğin gibi yap.
Bugünün Cumhurbaşkanı ise, Başbakana şunları demese de, Anayasa diyor:
- YÖK üyelerini, üniversite rektörlerini, Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Askeri Yargıtay üyelerini, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini ben seçerim. Bunlara karışma. Atama kararnamelerini ben imzalarım. Benim istemediğim kişileri sakın atamaya kalkma. TRT'ye genel müdürü bile ben atarım, sakın unutma.