kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Eylül 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ŞEREF OĞUZ
ÖNERİ-YORUM

Fener'e bir de buradan bakın

Deniz Feneri olayı, yargı geliştirirken ne kadar tepkisel olduğumuzu bir kez daha ortaya koydu.
Almanya'da polisin Deniz Feneri'ni soruşturmasıyla başlayan süreçte önce olan biteni " külliyen iftira " diye inkar ettik.
Ardından siyaset malzemesi çıkar diye balıklama üzerine atladık.
Derken karar açıklanınca " biz zaten böyleyiz " yargısına ulaştık. Olan, yardımlaşma duygumuza oldu.
Ben dahil pek çoğumuz, yapacağı yardımlar için artık daha şüpheci davranacak. Madalyonun hiç bakılmayan yüzüne gelince...
Yıllardır gurbetçilerimizin evlerinin kundaklanmasında, bırakın davaların sonuçlanmasını, bilgi dahi vermeyen Almanya'dan söz ediyoruz. Davayı 1 haftada karara bağlamaları ilginç değil mi?
Almanlar, kendi bankalarında değerlendiremedikleri sıcak paranın Türkiye'ye akmasından fevkalade rahatsızlık duyuyor.
Gurbetçi de Alman sistemine güvenmediğinden doğal olarak parasını yastık altında tutma ve onu ülkesine aktarma eğiliminde.
10 yıl önce Kombassan'ın Almanya'dan topladığı sermaye, yine aynı " işbirlikçi linç " sayesinde buharlaştırılmıştı.
Toplumsal aşağılık kompleksinden midir bilinmez, Almanları " doğru, çağdaş " kabul edip kendi milli çıkarlarımızı feda edebiliyoruz.
Bunu da çoğu kez kendi hesaplarımız adına yapıyoruz. Kombassan, Konya'daki kağıt fabrikası için ABD'den tek bir numune vana getirmişti.
Bunu gümrüğe sordular; " numune olduğu için gerek yok " dediler.
Ardından Kombassan hakkında " toplu kaçakçılık davası " açıldı.
Ağır cezada yargılandılar, 1.5 yıl ithalat yasağı konuldu. Mersin Limanı'nda selüloz gemileri bekletildi, fabrika kapanma noktasına geldi. O sırada Türkiye'de " Alman " ekolünden gelen bir Başbakan vardı ve Almanlarla arasından su sızmıyordu.
Almanlar kendi çıkarları söz konusu olduğunda " etik bekçisi " kesiliveriyor ama orada yakılan gurbetçilerimiz için kıllarını dahi kıpırdamıyorlar. Acaba neden?
Türkleri bir " alt kültür " halinde tutup ekonomik sisteme entegre olmalarını engellemek için dün Kombassan, bugün de Deniz Feneri projeleriyle çıkıp geliyorlar. Kimsenin yanlışını savunacak değiliz.
Eğer bunlar hırsız ise hırsızlara fırsat hazırlayan ortamları ortadan kaldıralım.
Bu ortamlardan birinin de " yalnızca kendi çıkarı için adil davranan " Almanya olduğunu da görelim.