Ekonomideki sert fren, aklımızı tetikleyeceğine,
çenemizi düşürdü yine. Kimimiz "
sonun başlangıcı" gibi felaket tellallığına soyundu.
Kimimiz de "
olur böyle vakalar" aymazlığında... Oysa bu sert fren, "
bir dizi sorulması gerekenleri" gündeme getirmeliydi. Aklı devreye aldığımızda büyüme rakamları "
farklı ve derin" şeyler söylüyor; "
Türkiye ekonomisi, giderek daha az katma değer üretiyor."
Bunun anlamı,
daha çok çalışıp
daha az kazanmaktır.
Bunun anlamı,
üretim var, gelir yok demektir. Bunun anlamı
niteliksiz mal ve hizmet ihracatına sürüklenmektir.
TİSK dün sanayi elektriğine ekimde yapılması düşünülen
%15-20'lik zammın, "
Çinlileri sevindireceğini" söylüyordu.
Doğrudur: bu zamla yıllık
% 70 artış olacak ki bu da
maliyetlerin zıplaması anlamını taşıyacak.
İhracatı baltalayıp ithalatı kamçılayacak.
Yılbaşından bu yana
45 milyar $'lık dış ticaret açığı içinde en büyük paya sahip olan Çin ile ticarette, "
enerji maliyetinden" kaynaklanan yeni bir ivmeyi tetiklemiş olacağız. 26 çeyrektir kesintisiz büyüyen
Türkiye'nin
3. çeyrekte % 1.9 büyümesini tarımdaki daralmaya, imalat ve inşaattaki duraklamaya bağlayanların gözden kaçırdığı şu: Krizden bu yana en düşük büyüme oranı
acaba bizim yapısal sorunlarımızdan kaynaklanıyor olabilir mi? Mesela dış ticaret açığımız,
sanayimizin ürettiği mal ve hizmetlerin niteliğine dayanıyor olabilir mi? Her şeyi "
elektrik pahalı" veya "
teşvikler yetersiz" demekle izah edebilmeyi çok isterdim.
Ama son verilerin haykırdığı mesaj kulaklarımda: "
Daha çok çalışıp daha az üretiyoruz. Katma değer yaratamıyoruz."
40 yıl önce kilosu
1 $'dan düşük mal üreten
ekonomi bugün hala
kilosu 1 $ ile 10 $ arasındaki
nitelik gamından kurtulamadı. Katma değeri düşük mal ve hizmetle de "
üretim var gelir yok" kaderine sürükleniyoruz. Eskiler; "
kem alat ile kemalat olmaz" der.
Kem alet; niteliksiz, katma değeri düşük mal ve hizmet
üretmektir.Kemalat ise gelişen piyasaların yıldızı
Türkiye'nin katma değer üreterek,
sürdürülebilir büyümesidir. Sanayi Kongreleri'nde,
gidişatın buralara varacağını yıllardır konuşmuyor muyuz?
Şimdi neden bu yavaşlamaya bakarak "
sert fren" diye şaşırıyoruz ki!
Düne kadar "
akıl açığımız var" diyordum. Ama yetmiyor.
Samimi olmak da gerekiyor.
Yayın tarihi: 12 Eylül 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/12//haber,153E74018FDE455F8AC707FF1A57E036.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.