İnternet medya siteleri artık işlerini ciddiye almıyor olmalılar.. Yıllar önceydi.. Vatan çıkmış.. Ben de bekliyorum ki, ortalık biraz serinlesin de gideyim, hepsi çok iyi arkadaşım olan Vatancılara "Hayırlı olsun" diyeyim.. Valla altı ay falan geçti.. "Eh artık tamamdır" dedim, telefon ettim, kalktım gittim.. Zafer'le (Mutlu) Ercan (Arıklı) beni nerdeyse kapıda karşıladılar.. "Gel önce gezdirelim" diye.. Kat kat dolaştık bilmem kaç katlı binayı.. Tüm servisleri ziyaret ettik.. En son tepedeki odaya oturduk.. "Burası sana ayrıldı" dedi Ercan.. Gülüştük.. Kahveler içildi.. Döndüm Sabah'a geldim ki, Yasemin.. "Hıncal Bey İnternet kaynıyor" dedi.. "Herkes sizin Vatan'a gidişinizi yazıyor.."
Bre aman.. Daha yarım saat oldu kapılarından çıkalı..
"Ne çıkması" dedi, Yasemin.. Notları önüme koydu.. Vatan'ın kapısından girdiğim andan naklen yayın yapmışlar..
"16.02.. Hıncal'la Zafer ikinci katta.. 16.11.. Hıncal'la Zafer Spor Servisi'nde.. 16.23.. Hıncal'la Zafer Yazıişleri'nde.." Beni de Vatan'a transfer etmişler tabii, sonunda..
Pes!..
Açtım telefonu Zafer'e.. "Senin orda casuslar var herhalde" dedim.. Kat kat peşimizden ayrılmamışlar.."
Öyleydi o zamanlar.. Şimdi onlar da bitmiş olmalı..
Yoksa bizim "Muhbir vatandaş"ın eline ne kozlar geçerdi, beni Ankara'daki ağalarına gammazlamak (!) için..
Yahu, yeni yılda yepyeni bir gazete hazırlamak için çırpınan Fatih Altaylı ile yemek yedik, hem de İstanbul'un en popüler, en kalabalık restoranlarından SunSet'te.. İki saat sohbet ettik..
Dahası.. Asıl bomba orası.. Fatih'le atladık benim arabaya.. Kurtköy'e gittik.. Turgay Ciner'in oraya kurduğu yeni matbaanın inşaatına bakmaya.. İki saat da o..
Daha ne olsun?..
Haberleri bile olmadı internet dedikoducularının..
Valla gazetecilik ölmüş!..
Fatih'le dostluğumuz 20 yılı aşar.. Birlikte de çalıştık, ayrı da.. Çok da çatıştık.. Ama hep buluştuk, hep konuştuk.. Kâğıt üzerinde kalmadı dostluğumuz.. En az ayda bir yemek yeriz, geleneksel..
Ismarlama sırası ondaydı.. Yemekte "Hıncal Ağbi matbaayı görmek ister misin" dedi..
"İstemem mi" dedim..
Bir gazeteci için en mutlu haberdir, yeni bir matbaa.. Çünkü yeni matbaa, yeni gazeteler, yeni dergiler demektir.. Ve de yeni iş alanları.. Yeni rekabet!.. Daha güzel bir ortam.. Daha özgür gazetecilik..
Daha özgür!..
Altı çizilecek yer burası..
Aydın Doğan gurubu yıllardır Sabah'ı ve Akşam'ı hedefler ve bu iki gazeteyi yok etmek için savaşır..
Oradaki dostlarıma, mesela Fatih'e, "Yahu neticede ticari rekabet.. Patronlar daha fazla kâr için rakiplerini yok etmek isteyebilirler.. Ama size ne, bize ne?.. Ortada çalışacak, gidecek ne kadar çok gazete olursa, biz o kadar özgür olmaz mıyız" dedim hep.. "Ve de o kadar kıymetli.."
Ertuğrul (Özkök) mutlu değildi, Doğan'da.. Bize geldi. Zafer'le uzun uzun konuştular. El sıkıştılar.. Zafer bize "Yarın başlıyor" dedi.. Başlamadı. Bize geleceği ortaya çıkınca, onu çok mutlu edecek yeni bir konum teklif edilmiş, o da kalmış..
Şimdi onu alıp Hürriyet'i bitirmeyi planlayan Zafer, Doğan gurubunda Ertuğrul'la çalışıyor..
Sabah ve Doğan gurupları arasında o çok cazip transferleri yapmasa, Mehmet Yılmaz, şimdi bu refah düzeyinde olur muydu?.
Fatih Altaylı, Sabah'a en çok saldıran köşe yazarlarındandı. Sabah'a genel yayın müdürü oldu sonunda..
Sabah devletin değil de Dinç Bilgin'in elinde olsaydı ve nefesi Hürriyet'in ense kökünde duyulsaydı, Emin Çölaşan böyle kolay kovulur muydu?.
Dinç Bey'le Aydın Bey bir ara anlaşmışlardı, hani kartel günleri.. Birbirlerinden adam transfer etmeyeceklerdi.. Geçiniz.. Birinin kovduğunu bile öteki almayacaktı. Ne sıkıntılar çekmiştik..
Bugüne gelin..
Başbakan'la Doğan gurubu kayıkçı kavgası yapıyor.. Şimdi bakın, Sabah'a ve Akşam'a.. Akşam güya muhalif.. Ama Doğancılar aylardır, Karamehmet'le uğraştıklarından, Akşam, Aydın Doğan'ı köşeye sıkıştırmak için Başbakan'dan yana gazete çıkarıyor adeta, muhalefeti unutup.. Doğancıların ısrarla "Başbakanın gazetesi" diye sunarak yok etmeye çalıştığı Sabah nerdeyse tüm yazarlarıyla başbakanı eleştiriyor ama o kadar. Gümbür gümbür savaşa girmiyor.. Niye girsin ki, amacı kendisini yok etmek olanların yanında.. Doğancı yazarlar, Sabah'taki meslektaşlarına teşekkür yerine, hâlâ batırmaya savaşıyorlar..
Peki halkın haber alma hakkı ne olacak?..
İşte onun için bol gazete lazım bu ülkeye..
İşte onun için bol gazete lazım biz gazetecilere..
Doğan gurubu bizi yok etmeye çalışıyor.. Ama ben özgürlüğümün Hürriyet'in yaşamasına bağlı olduğunu biliyorum..
Piyasada ne kadar Hürriyet.. Hıncal'a o kadar hürriyet!..
Bu budur!..
Turgay Ciner nasıl dev bir matbaa kuruyor Kurtköy'de görmeden inanmaz, görünce de gurur duyarsınız..
Türkiye daha böylesini görmedi.. Nasıl ileri bir matbaa.. Nasıl imkânları var, anlatılmaz..
Ama anladığım.. Bu matbaa en az 5 gazete çıkarır.. Ancak o zaman yatırımı karşılar..
Yani seneye bu zamanlar bu ülkede, en az beş büyük gazete daha olacak.. Bir gazeteci buna sevinmez, bundan mutlu olmaz mı?. "Bir gazeteci" derken gerçek gazeteciden söz ediyorum..
Kaderlerini Ankara'daki ağalarının popolarını yalamaya bağlamış şaşkınlardan değil!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Ne kadar gazete.. O kadar özgürlük..
Yayın tarihi: 23 Eylül 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/23//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.