"Karar vermedim, hangisine döneceğim" demiş Hüsnü Şenlendirici. Durmamış "Deniz Seki yuva yıkan kadın değil" sözünü eklemiş. Gül gül öldüm. Deniz ile ilgili söylediğine değil, yuva yıkma kısmına. Benim görüşüm "yıkılacak yuva yıkılır, bahanesi önemsizdir." Ya da "yıkılacak yuva ayakta durmaz."
"Erkekler Deniz Seki'de ne buluyor" muammasını çözdüm derken, Hüsnü'ye bakınca muamma "Seki bu erkeklerde ne buluyor"a dönüştü. Seki'nin belirli periyodlar halinde birbirinden farklı erkeklere "çok aşık" olmasına şaşırmıyorum. Hangi kadının kafası karışık değildir ki?
Bence Hüsnü gırnata dışında şenlendirme yolunu keşfetti. Düğün "gırnatacıları" arasından birden bire ortaya çıkan bu adama dünya klarnet üstadı muamelesi gösterilmesini anlamış değilim. Bu gırnatacıda diğerlerinde olmayan ne var acaba? Siyasetçisi, işadamı, kadınlar... Bir ilgi, bir ilgi...
Gırnatacı Hüsnü gördüğü ilgiye bakarak "gırnata bir yere kadarmış, özel hayat daha çok satarmış" noktasına geliverdi. Birden karısıyla Deniz Seki arasında kalıverdi. Aman Hüsnü ne karından ne de Deniz'den vazgeçme. Hangisine gitsen diğerinde aklın kalır.
Yayın tarihi: 15 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/15//haber,147921F04682413CBDF6DAF582D1611E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.