Anlaşılıyor ki;
Anayasa'nın devlet güçleri tarafından eze eze ihlali, basın özgürlüğü iğfali, devleti yönetenleri rahatsız etmemekte, birbiriyle kapışma dahilinde dahi, kudretleri karşısında her birimizin bir "Nokta" kadar küçücük kalmasına aldırmamaktalar.
Ya da öyle olması için karar aldırmaktalar.
Yine de haksızlık etmeyeyim, sorayım:
Siz hukuksuz bir memleketin C (Nokta) Başkanı olmaktan rahatsız değil misiniz?
Siz hukuksuz bir memleketin M (Nokta) Başkanı olmaktan rahatsız değil misiniz?
Siz hukuksuz bir memleketin H (Nokta) Başkanı olmaktan rahatsız değil misiniz?
Siz hukuksuz bir memleketin G (Nokta) Başkanı olmaktan rahatsız değil misiniz?
Hepiniz, hep birlikte, ülkenin "Demokrasi" makyajıyla polis devleti, sıkıyönetim, darbe olmamış da olmuş gibi, her an olurmuş gibi, olmasına ne gerek var hale gelmesine, hukuk devleti makyajında emirle işleyebilen bir (ön)yargı olmasına aldırmaz mısınız? Nokta.
Sivil yahut üniformalı, birilerinin hükmetme çekişmesiyle yahut tepeden tırnağa tahakkümüyle koskoca ülkenin ruhunun hırpalanmasına, dengesinin bozulmasına, herkesin bir ötekine nefretle dolmasına;
Haber verme, bilgi alma, eleştiri, tartışma, ifade, vicdan gibi Anayasa'da da yazılı ne varsa, derisinin yüzülmesine, kemiklerinin sayılmasına, sayısız kemiğinin kırılmasına;
Elinde devlet yetkisi, devlet parası, elinde devlet adaleti, devlet silahı, devletin sivil veya üniformalı kadroları bulunanların, sanki monarşi, diktatörlük, sanki hanedanlık rejimiymiş gibi, tepeden, abanarak kuvvet, kudret dayatmasına;
Bir ağızdan "Demokratik laik sosyal hukuk devleti" demekten sıkılmaz mısınız? Nokta.
Memleket gazeteciliği;
Bir yanda büyük medya titreklikleri;
Bir yanda örgütlerin güçlüksüzlükleri,
Bir yanda kalaylı, dolaylı hükümet rehineliği;
Bir yanda mıntıka temizliği;
Bir yanda andıç kılıcı;
Bir yanda darbe kokusu ve korkusu;
Bir yanda kimi gazeteciyi vebalı sayan hükümetliler;
Bir yanda mesleki ihanetler, aymazlıklar, arsızlıklar sonucu;
Gazeteciliğe hakikatin aranması, halkın bilgi ve haber alma hakkına hakiki saygı diye sarılanlara rağmen;
Nokta nokta esir alınmak, gözdağından gözbağına sürüklenmek isteniyor. Sürüklenirken, kimilerinin avına da cadı yapılmak isteniyor.
Ömrümüz olur, takatimiz kalırsa; bu günleri şöyle hatırlayacağız:
Andıç ve darbe günlüğü haberleri yapabilen içimizden bir Nokta, belge gerekçesiyle basılıp bilgisayarların her tuşu, her bir baytı esir alındığında;
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ve diğerleri işte şunlardı.
Soru işaretiydiler, ünlemdiler, parantez, kesme, tırnak, imla hatası.
Biz ise, hepimiz birer Nokta idik.
Ama tek Nokta, ama iki Nokta, ama üç Nokta.
Kimimiz Nokta, Nokta!
Not1: Ankara'daki kitlesel mitingi, kimi örgütçüsü nasıl bir antidemokratik niyet içinde olursa olsun, "demokratik eylem", muhalif gösteri saymamak da demokratlıktan nasipsizliktir. Darbe başka şey, kitle gösterisi, gösteri hakkı ile iktidara toplu tavır başka şey. Aynı şey saymak isteyen karşıt her kesime rağmen!
Not2: Bir otobüste 32 çocuğunu, öğretmenini; 40 kişilik otobüse sıkışmış 60 kişinin çoğunu tek kazada öldüren bir güzergahta savrulan bir toplumuz. Aşırı hoyrat, hayatın kıymetine son sürat düşmanız. Büyük büyük laflar ile edalar; çocukları katliamdan, lağım çukurundan kurtarmıyor!
Yayın tarihi: 15 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/15//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.