31 Mart isyanında sadece irtica değil, askerler de ayaklanmıştı
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in veda nutkunu andıran önceki günkü sert konuşmasının ve onbinlerce kişinin Ankara'daki mitingde biraraya gelmesinin son dönem tarihimizin çok önemli bir gününe, "irtica ayaklanması" denen 31 Mart olayının 98. yıldönümüne rastlaması pek dikkatimizi çekmedi. 31 Mart sadece dinî bir ayaklanma değildi, işin içerisinde askerin başkaldırması ve siyaset de vardı ama isyanın gerçek niteliği hiçbir zaman ortaya çıkarılamadı. Bu sayfada iki gün boyunca, 31 Mart'ın az bilinen bazı ilginç yönlerini okuyacaksınız...
İLİŞKİLİ HABERLER
31 Mart isyanında sadece irtica değil, askerler de ayaklanmıştı
Türkiye, iki günden buyana gerginlikler yaratan gelişmelere sahne oluyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in önceki gün Harp Akademileri'nde yaptığı veda nutkunu andıran sert konuşmasının tartışmaları devam ederken, dün de onbinlerce kişi Ankara'da Cumhuriyet Mitingi için toplanıp Anıtkabir'e yürüdü. Ama, hem Sezer'in konuşmasının, hem de mitingin son dönem tarihimizin çok önemli bir gününe, 31 Mart Ayaklanması'nın tam 98. yıldönümüne tesadüf ettiği pek dikkatimizi çekmedi. Önce, toplumun hafızasına "ayaklanma" kavramı ile beraber yerleşmiş olan 31 Mart tarihi konusunda sık sık yapılan bir hatadan bahsedeyim: 31 Mart olayının meydana geldiği 1909 yılında Türkiye'de Rûmtakvim kullanılmaktaydı. Bu takvimin 31 Mart'ı, bugünün Milâdtakvimine göre 13 Nisan idi. 31 Mart olayını aradan bu kadar sene geçmiş olmasına rağmen devletle hâlâ didişme bahanesi sayan ama Rûmve Milâdtakvimler arasındaki 13 günlük farkı bilmeyenler, o meşhur ayaklanmayı dillerine 13 Nisan yerine 31 Mart'da dolarlar, başka...
SELÂNİK'TEN GELDİLER
Türkiye'de son iki gün içerisinde yaşananların 31 Mart hadisesinin yıldönümüne rastladığını görünce, bundan 98 yıl önce meydana gelen ve tarihimizin son dönemini baştan aşağı etkileyen bu ayaklanmanın üzerinde pek durulmayan, hattâ yanlış bilinen ayrıntılarını anlatmak istedim. Ayrıntılarını bilmeyenler için, eski takvimle 31 Mart, yeni takvimle de 13 Nisan günü başlayan olayları kısaca hatırlatmam gerekir: Zamanın hükümdarı Sultan Abdülhamid'in 1908'de ilân ettiği İkinci Meşrutiyet'in üzerinden henüz bir yıl bile geçmemişti. Meşrutiyet'i koruma vazifesiyle İstanbul'a Selânik'ten avcı taburları getirilmişti.
SUBAYLAR SEBEP OLDU
Ama, taburlarda bir huzursuzluk vardı. Ayaklanmadan bir müddet önce alaylı denen ordudan yetişme subayların komutası altında bulunan bu askerler daha sonra mektepli yani harbokulu mezunu subayların emrine verilmişlerdi ve mektepli subayların bazı davranışları yüzünden aylardır sıkıntıdaydılar. Askerler 1909'un 13 Nisan sabahı komutanlarını kışlaya hapsedip sokaklara döküldüler ve Ayasofya Meydanı'nda toplanıp havaya ateş açmaya başladılar. Ayaklananlar hem eski alaylı subayların vazifelerine iadelerini, hem de şeriat istiyorlardı. İstanbul, 11 gün boyunca kargaşa içerisinde kaldı. İsyancılar bazı milletvekillerini, yazarları ve subayları öldürdüler. Abdülhamid'in sarayını bombalamak isteyen Âsâr-ı Tevfik Zırhlısı'nın kumandanı Ali KabûlBey, sarayın hemen önünde linç edildi. Abdülhamid'e zaten muhalif olan, Meşrutiyet'in ilânında da en büyük hissenin sahibi bulunan Selânik'teki Üçüncü Ordu, isyanın bastırılması için başkente hemen yeni birlikler gönderilmesine karar verdi. Hüseyin Hüsnü Paşa'nın kumandasında yola çıkan ve Hareket Ordusu adı verilen birlikler 19 Nisan'da Yeşilköy'e ulaştılar. Paşa'nın kurmay subaylığını genç bir yüzbaşı yapıyordu: Mustafa Kemal. Hüseyin Hüsnü Paşa, İstanbul halkına hitaben hemen bir bildiri yayınladı. Bildiride "Adi menfaatleri için yalan şekilde din kisvesine bürünenlerin kanunların gerektirdiği cezalardan kurtulamayacaklarını" söylüyor, "anayasanın üzerinde hiçbir kanunun ve kuvvetin olmadığını" anlatıyor ve "din âlimleri başımızın tâcıdır. Fakat ortada mel'anetleriyle şahsmenfaat temin etmek maksadıyla yalandan din kisvesine bürünerek şerefli İslam dinini zayıflatmaktan çekinmeyip bozgunculuğa kalkışan bir takım çıkarcılar da vardır" diyordu. Birlikler, Üçüncü Ordu Kumandanı Mahmud Şevket Paşa'nın 22 Nisan'da Yeşilköy'e gelerek komutayı devralmasından sonra şehre girdiler. İstanbul'da topların da kullanıldığı sokak çatışmaları çıktı, ayaklanma iki gün içerisinde bastırıldı ve Sultan Abdülhamid 27 Nisan günü tahtından indirilip Selânik'e sürgüne gönderildi. İlerki senelerde son dönem Türk Tarihi'nin köşe taşlarından biri kabul edilen 31 Mart olayı sadece dinbir ayaklanma değildi. İşin içerisinde askerin başkaldırması, siyaset ve menfaat de vardı ama gerçek niteliği hiçbir zaman ortaya çıkarılamadı. Bu sayfada iki gün boyunca 31 Mart'ın az bilinen bazı ilginç yönlerini okuyacaksınız.
Yayın tarihi: 15 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/15//haber,0D19F86BCD554B1481AAAF36685117DB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.