Kimi 100 bin olarak tahmin etti katılımcıları, kimi 1 milyonun üstüne çıkardı. Bazıları İzmir'in işgalini protesto için 23 Mayıs 1919'da Sultanahmet'te düzenlenen "Kara Gün Mitingi"ne benzetti. Bazıları ise 1960'daki "555 K" (5'inci ayın 5'inci günü saat 5'te Kızılay'da) parolalı mitinge.
Geçmişin büyük kitlesel eylemlerine gönderme yapılsa da yapılmasa da, dün Tandoğan Meydanı'nda gerçekleştirilen "Cumhuriyet Mitingi"nin tarihe geçeceği ve toplumsal bellekte iz bırakacağı kesin.
Ancak bize konuşmacıların kafaları sanki biraz karışıkmış gibi geldi. O nedenle de, "Cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkma" amacıyla düzenlenen mitingdeki "Ülkeyi AB politikalarına kurban etmeyen bir cumhurbaşkanı istiyoruz!" türünden çağrılara pek anlam veremedik. Ama
en çok Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Alpaslan Işıklı'nın şu cümlesini yadırgadık: "Küreselleşme yoksullara, mazlum milletlere karşı yeni bir Haçlı Seferi'dir!" Nasıl yadırgamayalım; küreselleşmeye karşı seferberlik çağrısı yapıyor bilim adamımız. Yani sınırlarımızın yüksek duvarlarla çevrilmesini, "Büyük bir köy"e dönüşen dünyada evimizin kapılarının ve pencerelerinin sımsıkı kapatılmasını istiyor.
Küreselleşmenin sadece ticaretin değil özgürlüklerin önündeki tüm sınırların da kaldırılması demek olduğunu bir yana bırakalım.
Küreselleşmenin değil içe kapanmanın cumhuriyet için tehlike oluşturacağını da es geçelim.
Dünyanın güneşin çevresinde dönmesi gibi doğal, önlenemez bir süreç olan
küreselleşmeden en çok yararlanan, küreselleşme sayesinde refah düzeyi en çok yükselecek olan ülkeler arasında Türkiye'nin de bulunduğunu bir bilim adamının bilmemesi mümkün mü? 40 yıl sonra Türkiye'nin tablosu Alın size dünyanın en eski (1869'da kuruldu) ve en saygın yatırım bankalarından "Goldman Sachs" tarafından hazırlanan
"Next 11" (Sıradaki 11'ler) raporu...
Banka günümüzde dünyanın en zengin ülkelerini oluşturan "G-7" grubu (ABD, Japonya, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Kanada) ile onları izleyen "BRIC" grubu (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) arasındaki yarışa yakında "Next 11" grubunun katılacağını belirtiyor. Bu grupta yer alan ülkeler şunlar: Meksika, Nijerya, Türkiye, Güney Kore, Mısır, Bangladeş, Pakistan, Filipinler, Endonezya, Vietnam, İran.
Saymakla kalmıyor, bazı öngörülerde de bulunuyor. Örneğin, 11'lerin küresel ekonomik büyümeye katkısının 2033'te G-7'leri yakalayacağı, 2050'de ise onların iki katına çıkacağını belirtiyor.
Dahası 11'lerden bazılarının 2050'de G7 üyelerinden bazılarını sollayacağı belirtiliyor. Örnek olarak da Türkiye'nin ekonomik büyüklükte 2044 yılında Kanada'yı geçmesi gösteriliyor.
Bugün 5 bin dolar civarında olan milli gelirimiz 2050'de ne kadar çıkacak dersiniz? 50-65 bin dolar aralığında bir yerlere! Raporda bu hedefi yakalamak için
4 koşulun hiçbirinde "Tökezlememe"nin şart olduğu vurgulanıyor: Ekonomik istikrar, siyasal istikrar, liberal dış ticaret ve kaliteli eğitim. Zaten Yüce Atatürk de dün mitingde kendi sesinden dinletilen 10'uncu Yıl Nutku'nda aynı ufukları işaret etmedi mi:
"Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir."
"Asrımızın sürat ve hareket mefhumu..." Bu, küreselleşme değilse, ne?
Yayın tarihi: 15 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/15//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.