Benim soyadımla ne yapıyorsun?
Soyadı, adı üzerinde soyumuzu göstermiyor mu? Göstermiyormuş. Sadece baba-koca tarafını temsil ediyormuş. Peki ya namus meselesi diye karısından soyadını geri isteyen erkeklere ne demek gerekir?
Kızlık soyadım İlter. Yazarken bile bir garip hissettim, son beş yıldır hiç kullanmamışım. Küçükken biri bana demiş ki, "İlter demek ilini seven demek." Yok aslı astarı aslında. Ama ben İstanbul aşığı olarak o yaşta bayılmıştım bu açıklamaya. "Hiç değiştirmeyeceğim" der dururdum. Sonra evlendim. Bir baktım soyadım değişmiş. Uzunca bir süre nüfus cüzdanımı İlter soyadıyla tuttum. İnat falan değil, tamamen tembellik. Üzerinde İlter soyadı yazan kredi kartım geçen yıla kadar direndi, sonra pes etti. Bekar arkadaşlarımın çoğu bana kızdı "Kendi soyadımı kullanmıyorum" diye. Ne biçim bağımsız kadınmışım. Babama ayıp olmuyor muymuş? Madem kendiminkini kullanmıyorum bari ikisini bir arada kullansaymışım. İşin daha komiği, evli birkaç kız arkadaşım da aynı tepkiyi verdi. Sen bağımsızsın, sen kullanmazsan biz nasıl kullanırız? Birincisi, ben sizden niye daha fazla bağımsızım? İkincisi çok uzun arkadaşlar çok, hem Balçiçek, hem İlter hem Pamir. Üçüncüsü çok da önemli değil benim için, üstelik kocam mutlu bu durumdan. Dördüncüsü kısaltmaya kalkınca B.İ.P yani bip diye okunuyor. Aslında şimdi yazınca hoşuma gitti, bundan sonra imzamı "BİP" diye atsam mı? Benim evdeki aldırmaz ama aileyi düşünemiyorum. Her kafadan bir ses çıkar "Çocuğum olur mu öyle ne komik bir imza" diye... Çok yorgunum, bu aralar öyle bir krizi kaldıramayacağım.
***
Geçen hafta müthiş biriyle tanıştım, müthiş çünkü pozitif enerji saçıyor gözleri. Rana Pirinççioğlu'ndan bahsediyorum. Hani turizmci, Power FM'in DJ'i. Yeni Yüzyıl Gazetesi'nde bir zamanlar köşe yazıyordu. Çok güzel röportajlara da imza atmıştı. Sonrasında da televizyona taşıdı bu söyleşileri. Tamam işte, o güzel kadın. Onunla söyleşiye gideceğimi duyan bir erkek arkadaşım şöyle dedi: "Türkiye'de bacak boyu bu kadar uzun olan kadın az görürsün, müthiş alımlı." Haklıymış. Bacak boyu da çekiciliği de söylediği gibi. 41 yaşının bütün hoşluğunu yaşıyor. Gitmiş Nihat Odabaşı'na fotoğraf çektirmiş. Ben boşuna yazmıyorum üstüne bastıra bastıra "Her kadının bir Nihat Odabaşı fotoğrafı olmalıdır" diye... Bakın, kendiniz karar verin haklı mıyım diye. Rana durup dururken gidip fotoğraf çektirmemiş tabii, onu röportajında okuyacaksınız. Çok keyifli bir iş yapıyor. Yaptığı işin Türkçe karşılığı bile yok. Rana Pirinççioğlu 3 yıl önce boşanmış. Hem de 21 yıldan ve iki çocuktan sonra. Sadece evliliği bırakmakla kalmamış, soyadını da bırakmış. Rana Erkan oluvermiş bir anda. "Neden?" diye soruyorum. Öyle olması gerekiyordu diyor. "Kocanız mı istemedi?" diyorum "Asla" diyerek gülüyor. "Tam tersine, kızıyor bana Pirinççioğlu'nu kullanmıyorum diye". Bir süre duruyor ve ekliyor: "Babamın tek kızıyım ben, dolayısıyla öyle bir durum daha var, soyadından ve ecdadından gurur duyan bir insanım. Şimdi oğluma tembih ediyorum. İspanyol asilzadesi gibi olsun, senin karın kendi soyadını tutsun diyorum. 21 yıl öncesine gitseydim kendi soyadımı mutlaka tutardım. Bugün onu geri alırken uzun uzadıya düşünmedim, sadece kendi özüme dönmenin bu olduğuna karar verdim."
***
Soyadını bırakmak gerçekten de bu kadar kolay mı? 20-25 yıl isminiz kadar benimsediğiniz soyadınızı bir anda bırakabilmek ne kadar mümkün? Dayanamayıp annemi aradım "15 yıl aradan sonra soyadını bırakmak nasıl geldi?" diye sordum. "Kolay" diye cevap verdi. "Hiçbir şey hissetmedim. Ne kocamdan aldığım soyadım benim, ne de babamdan aldığım. Düşünsene annem de bana kendi soyadını verememiş ki, hem verse ne olur o da onun babasının soyadı. Ben size kendi soyadımı veremedim, versem ne olur o babamın soyadı. Daha da geriye gidersek..." Daha geriye gitmedik. Yumurta tavuk meselesi yani... Bence insan kendisini hangi soyadına ait hissediyorsa o soyad onundur zaten. Öyle olmuyormuş. Yeni boşanan bir arkadaşım söyledi; çoğu erkek, eşlerinin kendi soyadlarını taşımasına izin vermiyormuş. Neden? "Namus meselesi" dedi arkadaşım. Nasıl yani? "Benim soyadımla neler yapıyorsun merak ediyorum?" demiş eski kocası. "Yok canım abartıyorsun" dedim. "Sen hiçbir şey bilmiyorsun" dedi. Sahi bilmiyor muyum?
|