|
|
|
|
|
Otuz yaşımda kanser olacağımı biliyordum
|
|
Türkiye'de Olimpiyat meşalesini taşıyacak 125 isimden biri olan Viyolet Aroyo, 30 yaşındayken, annesini ve 6 ay arayla üç teyzesini meme kanserinden kaybetmiş. 34'ünde kansere yakalanan genç kadın, hayatta kalabilmek için iki göğsünü birden aldırmış. Şimdi diğer kadınlar için çalışıyor
Viyolet Aroyo, Türk Meme Vakfı Erken Teşhis Merkezi'nin kurucularından. Vakfın başkanı Can Gürbüz "Türkiye gururlarını arıyor" yarışmasına Aroyo'nun hayat hikayesini gönderince Olimpiyat meşalesi taşıma görevi ona veriliyor. 43 yaşındaki Aroyo, sadece yaşamıyla değil vakıfta yaptığı çalışmalarla da zaten meşaleyi kendi alanında taşıyor. Aroyo, genç yaşta kanser olduğunu öğrendiğinde hiç şaşırmadığını ve "Niye?" diye sormadığını söylüyor. Genç kadın kanser günlerini, yaşadıklarını, hissettiklerini anlattı.
*** Otuzumda kanseri bekliyordum 4 yıl sonra iki göğsümü kaybettim
Viyolet Aroyo, Olimpiyad meşalesini İstanbul'da taşıyacak isimler arasında yer aldı. Ona kimse gidip "Bizim için meşale taşır mısınız?" demedi. Bir arkadaşı hayat öyküsünü haber vermeden yolladı, yarışma komitesi oy birliğiyle onu seçti
Karşımda oturan 43 yaşındaki kadının ismi Viyolet Aroyo. Aroyo yüksek hemşire. Annesini ve üç teyzesini meme kanserinden kaybetmiş. Bir süre sonra kendisi de kansere yakalanmış ve iki göğsünü birden aldırmış. Aynı zamanda Türkiye Meme Vakfı Erken Teşhis Merkezi'nin kurucularından. Vakfın Başkanı Can Gürbüz, Olimpiyad meşalesi için düzenlenen "Türkiye'nin gururlarını arıyoruz" isimli kampanyayı duyunca dayanamayıp Aroyo'nun hayat hikayesini yolluyor. Diyor ki mektubunun sonuna, "O zaten kendi alanında meşaleyi çoktan taşıyor."
Aroyo'nun bundan haberi bile yok. Samsung yetkilileri "Türkiye'de meşale taşımak için seçildiniz" diye bir yazı gönderince Viyolet Aroyo çok heyecanlanıyor. "Oraya seçilenlerin meşhur ve gündemde olan kişiler olduğunu biliyordum, haberi duyunca müthiş gururlandım. Kızım dalga geçiyor, 'Seni arkadan iteriz' diye ama ben müthiş mutluyum buna layık görüldüğüm için." Viyolet Aroyo ile birlikte taşıyacağız meşaleyi. Ama gerçekten de o uzun zamandır taşıyor onu. Gece gündüz demeden çalıştığı vakıfta her gün bir kadına yardım ederek...
* Anneniz meme kanserine yakalanmış değil mi? Evet. Annemi meme kanserinden kaybettim. Ardından üç teyzem de aynı hastalıktan öldüler.
* Bu kayıpları yaşadığınızda kaç yaşındaydınız? 30 yaşımdaydım. Sırf annem ölmeden önce beni gelinlikle görebilsin diye apar topar evlendim. Evlendikten 6 ay sonra da annemi kaybettim. Teyzelerimi de kaybettikten sonra anladım ki ben de bir gün meme kanseri olacağım.
* Bu nasıl bir his? Yani bir gün meme kanserine yakalanacağınızı tahmin ediyorsunuz, hatta biliyorsunuz. Bu korkuyla yaşayabilmek nasıl mümkün? Ailem genetik olarak meme kanseri açısından son derece yüklü bir aile. 30 yaşımda kanser olacağımı biliyordum, 34 yaşımda hastalığa yakalandım.
* Ne dediniz? "Ben biliyordum" mu? Şaşırmadım diyelim. Bana 'kansersin' dediklerinde asla 'niye' diye sormadım. Ama teşhisin konmasını ben sağladım diyebilirim. Annemi kaybettikten sonra "Erken teşhis için ne yapabiliriz?" diye araştırmaya başladım. Çareler nedir, önlem alınabilir mi? Tabii insan bazen çaresiz kalabiliyor, bu bir grip değil ki c vitamini alıp atlatayım. Tek derdim eğer yakalanırsam erken teşhisle en hafif nasıl atlatabilirim sorusuna cevap aramak oldu.
* Teşhisin konmasını nasıl sağladınız peki? Sürekli kontrole gidiyordum. Sol göğsümde bir lezyon fark edildi. Bütün doktorlar "Ağız birliği etmişçesine daha çok gençsin, bir şey yok takip edelim" dediler. Ama ne ben ne de kocam rahat etmedik, biyopsi yapılsın istedik. Doktorlar gerek olmadığına ikna etmeye çabaladılar, inat ettik.
* Neden bu inat? Yani doktor "Bir şey yok" diyor. O zaman iki buçuk yaşında bir kızımız vardı ve ikinciyi yapmayı düşünüyorduk. Eğer bir şey varsa bunun önlemini almak lazım diye düşündük. Bizi dinleyen birkaç doktor bulduk ve önce iğne biyopsisi yaptırdık. Sonuç kanserdi. Bana birkaç öneri getirdiler. "Öncelikle göğsü alalım ama tam değil parça parça alalım" dediler.
* Bu karar müthiş zor bir karar olmalı. Zor değildi çünkü önümde kaybettiğim, benim için önemli dört kadın vardı. Şuna karar verdim iki göğüs de alınacak, koltuk altları temizlenecek ama kemoterapi yapılmayacak.
DOKTORDAN ÇIKTIM MONT ALDIM * Karar verildi, doktordan çıktınız ne yaptınız? Yani insan böyle bir durumda ne yapar, eve mi gittiniz? Karşıdaki dükkana gidip alışveriş yaptım. Kendime çok güzel bir pantolonla, mont aldım. Sonuçta eve gideceğim de ne olacak? Bari keyfim yerine gelsin dedim, alışveriş yaptım.
* Kadın her yerde kadın değil mi? Tabii. İki göğsümü alacaklar, ciddi bir ameliyat geçireceğim. Kocamla bile konuşmadım. Sonradan bana itiraf etti. "Ben ölürsem, o ve küçük kızımız olacaklar?" diye düşünmüş yol boyu. Dikkat edin, sen ne olacaksın' değil, 'biz ne olacağız?' Müthiş insani bir duygu tabii, kınamıyorum onu. Zaten bu hastalık bir aile hastalığı. Burada tek bir kişi hasta olmuyor, bununla beraber yaşamak gerek. Hastalığım boyunca eşimin bana olan desteğini asla inkar edemem.
* Kararı aldıktan ne kadar süre sonra ameliyat oldunuz? 6 ay bekledim. O süreçte hep fikir aldım 'acaba doğru mu yapıyorum hepsini aldırarak' diye. Ama sonunda dedim ki kendi kendime "Yeniden kanser korkusuyla yaşayamam."
* Kadınlar için göğüsler önemlidir. Kadın olduğumuzu hissettirir. Kadınlığınızı kaybedecekmişsiniz gibi gelmedi mi hiç? Benim için göğüslerimi kaybetmek önemli değildi. Hayatta kalmaya çalışıyordum. çalışıyordum. Burada eşlerin karılarına çok büyük desteği lazım tabii. Kadınların tek başlarına bunun altından kalkması çok zor. Ben uçlarda yaşayan bir insanım, göğüssüz yaşamak önemli değildi. Kadınlığımın orada olduğunu düşünmüyordum çünkü. Ama bunu başkaları öyle almıyor, bu doğru. Çoğu kadın için göğüssüz olmak kadınlığı kaybetmek demek.
ÇILGINSIN, REZİL OLDUK DEDİLER * Ameliyatı nerede oldunuz? Yurtdışında oldum. Ayıldığımda büyük bir ağrı hissettim. Şöyle bir göğüslerimi yokladım ama "Göğüslerim aman, nerede?" demedim. Benim için daha önce de dediğim gibi sağlıklı olmak ve 50 yaşını geçirebilmek önemliydi. Genç ölmek istemiyorum, hayatı dolu dolu yaşamak istiyorum. Benim için göğüslü ölmektense göğüssüz yaşamak çok daha önemli.
* Hastanede ne kadar kaldınız? Beş gün kaldım. Ağrılı bir dönemdi. Sürekli ağrı kesici veriyorlardı, fizyoterapi yapıyorlardı. Çıktıktan sonra 3 ay fizik tedaviye gittim.
* Neden fizik tedavi? Ameliyattan sonra koltuk altındaki lenf bezi alındığı için kollarınızı çok iyi korumanız gerekiyor. Genelde tek alındığı için daha kolay oluyor ama benim ikisi birden alınmıştı. Yani kollarınızı gözünüz gibi korumanız gerekiyor. En ufak bir mikrop kapma olayında kol şişebiliyor ve şişlik inmeyebiliyor.
* Ne gibi önlemler gerekir? Örneğin ağır kaldırmayacaksınız. Darbe almaması lazım. Mutfakta çalışırken eldiven kullanmanız lazım. Manikür için kendi aletlerinizi götürmelisiniz. Uçağa binerken basınç değişikliği için önlem almanız gerek. Ayrıca güneş yasak, öyle yatıp güneşlenemezsiniz. Ne bileyim kolu kurutmamanız, sürekli nemli tutmanız da önemli.
* Kan aldırabiliyor musunuz? Kanı bacağımdan aldırıyorum, tansiyonu da bacağımdan ölçtürüyorum.
* Göğüslerinizi aldırdıktan sonra aynaya baktığınızda ne hissettiniz? Size bir şey söyleyeyim mi, iki yıl öncesine kadar daha mikrocerrahi yaptırmamıştım. Önceki göğüslü halimi hatırlamıyor gibiydim. Sanki ben hep böyleydim. Aynadaki aksimden hiç rahatsız olmadım.
* Hiç ağladınız mı? Hayır, inanın ağlamadım.
* Siz meme kanserine yakalandınız. Göğüslerinizi aldırdınız. Öyle bir anlatıyorsunuz ki sanki "Şurada yemek yedim" der gibi. Siz gayet doğal karşıladınız peki çevreniz sizin kadar rahat mıydı? Ailemin dışındaki çevrem hiç de sıcak bakmadı olaya. Örneğin ben küçük kızama kanser olduğumu anlatmıştım. Buna çok kızdılar. Halbuki ben kızıma danışmanlar yardımıyla kademeli olarak anlattım.
* Ne dediniz kızınıza? Annen artık göğüssüz yaşayacak, işte bu hastalık yüzünden falan dedim. Ameliyat olduktan sonra göğüslerimi gösterdim. Hiçbir yalan ya da saklı bir şey olsun istemedim. Ama bu durum çevrem tarafından büyük tepkiyle karşılandı. "Ne çılgın kadınsın sen, çocuğu psikopat yapacaksın" dediler.
* Kızınız kaç yaşındaydı bunları anlattığınızda? İki buçuk. Ama her yıl anlatmaya devam ettim. Her yaşla birlikte yeni bir bilgi verdim. Düşündüğümden de iyi karşıladı. İleriki yaşlarda "Ben seni hiç göğüslü hatırlamıyorum anneciğim" dedi.
* Peki ya çevrenizde ameliyatı bilip sürekli göğüslerinize bakan ya da hiç bakmayanlarla karşılaşmadınız mı? Hiçi sizi rahatsız eden bir olay yaşamadınız mı? Olmaz olur mu? İki yıl önce, o zamanlar protez takıyordum. Sahildeydik. Ben de bikini giyiyordum. Bir adam geldi nasıl bakıyor bana size anlatamam. Orama, burama, alttan üsten. Meğer bikinimin üstünden ufak bir yerden protez parçası gözüküyormuş. Dayanamadım çıkardım, "Buna mı bakmak istiyorsunuz?" diye sordum. Sonra adama acıdım aslında, kendini o kadar kötü hissetti ki...
* Ne hissettiniz o anda? Kızgınlık, utanç? Ben böyle şeylere sinirlenmem. Görgüsüzlükten dolayı bana yapılan hiçbir davranışa sinirlenmem. Bana yapılan bazı davranışlarda kırıldım, incindim, ağladım ama buna değil. Sonuçta bu benim talihim ve ben göğüslerimi zorunda olduğum için aldırdım. Sen bunun için beni kınıyorsan, senin ayıbın. Buna benzer çok olayla karşılaştım. Çevremdeki arkadaşlarım "Ay sen çılgınsın, rezil olacaksın, tanımıyoruz seni" gibi yorumlarda bulundular kimi zaman.
* Madem kendinizden bu kadar emindiniz, niye tekrar yapay göğüs yaptırdınız? Aslında biraz çevremin baskısıyla oldu. Hem hayat daha kolaylaştı. Daha dekolte giyebiliyorum. Denize atladığımda artık protezlerim düşmüyor.
* Protezleriniz mi düştü atlarken? Sormayın. Üstelik arkadan kızımın sesini duydum "Annemin memeleri düştü" diye bağırıyordu. Şimdi artık öyle sahneler yaşamıyoruz.
* Biraz özel bir soru olacak ama, göğüslerinizi aldırdıktan sonra seks hayatınız nasıl etkilendi? Çoğu kadının kabusu bu... Hiçbir problem yaşamadık çünkü biliyorduk böyle olmasını gerektiğini. Tabii ki destek aldık, psikoloğa gittik. Mecburduk çünkü tek başımıza bunun altından kalkamazdık. Sadece eşim ve ben değil, kızım da gitti. Bir yıllık bir yardımdan sonra hayatımız normale döndü. Ben sevginin ve aile birlikteliğinin her türlü derdin üstesinden geleceğini düşünüyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|