|
|
Tarkan'ı kullanmak istemedim
Dört yılllık suskunluğunu son albümüyle bozan Nazan Öncel "Bu şarkılar aslında çoktan hazırdı" diyor. Tarkan'ın yeni plak şirketinin ilk sanatçısı olan Öncel, iç dünyasını yalnızca Aktüel Pazar'a anlattı
Nazan Öncel, son yıllarda Tarkan için yaptığı şarkılarla konuşuldu. Şimdi ise Tarkan'ın yeni kurduğu "Hitt" müzikten ilk çıkan albüm ona ait... "Yanyana fotoğraf çektirelim" adını taşıyan albümü için neden bu kadar uzun süre beklediğini merak edenlere şu yanıtı veriyor: "Tarkan'a verdiğim şarkılar çok sevildi, çok güzel bir çalışma yaptık. Ama ben onun arkasından bir albüm çıkarmayı doğru bulmadım. Açıkçası 'Onun süksesinden yararlandı' dedirtmek istemedim." - Bana çılgın diyebilirler. Ama Aristo şöyle demiş: "İçinde bir parça anormallik olmayan ruh, sağlıklı değildir." - Bizler Beatles çocuklarıyız, onların şarkıları her şeyi söyler, benimkiler de öyle. - Erkek olsam, Fidel Castro olurdum. - Bu dört yıl içerisinde liseyi dışarıdan bitirdim, Açık Öğretim İşletme Fakültesi'ne girdim. Okuyabilmek içimde hep bir ukteydi. - Bizim sanatçılarımız siyasetten uzak. Cumhurbaşkanının adını bile bilmeyenler var. - Aşk çok kıymetli bir şey. Ama olumlu ya da olumsuz, insana hiç rahat vermiyor.
*** 8 yıl önce bu kadar şuurlu değildim ve bu beni utanmaz yapıyordu
Bugüne dek yaptığı tüm albümler çok konuşuldu. Özellikle de yazdığı şarkı sözleri. Geçtiğimiz yıl Tarkan'a bir çok hit parça kazandıran ve adından uzun süre söz ettiren Nazan Öncel, nihayet beklenen albümünü çıkardı. Bu kez daha Doğulu ve yine aşkı, özgürlüğü anlatan şarkılarla
Bazı insanlar susarak kendini çok daha iyi ifade ediyor bence. Nazan Öncel de onlardan biri. Onunla konuşurken kurduğu cümlelerden çok, satır aralarındaki anlamlara takılıyor aklınız. Zaten o da konuşmak yerine, duygularını müziğin diliyle anlatmayı tercih ediyor. Uzun bir süre susan ve şimdi yeniden kendi diliyle konuşmaya başlayan Öncel, "Yanyana Fotoğraf Çektirelim" adlı albümünde şimdiye kadar sakladığı sözlerini, yani şarkılarını dinleyicisiyle paylaşıyor.
* Neden bu kadar uzun büre beklediniz yeni bir albüm için? Aslında albümü iki sene önce bitirdim. Tarkan'ın albümüne birçok şarkı vermiştim bu arada. "Karma" çok başarılı bir albümdü, sonra "Hüp" çok sükse yaptı, sonra "Dudu" geldi... Ben "Hüp" ve "Dudu"nun süksesinden yararlanmak isteyen insan konumunda olmak istemedim. Hemen onun akabinde kendi albümümü piyasaya çıkarmak, bana etik olarak doğru gelmedi. Hatta ben hiçbir yere röportaj bile vermedim bu yüzden. Ama albüm, kapağına kadar bitmişti aslında. Gerçi benim dışımda kim olsa, tam tersini yapardı diye de düşünüyorum bu arada.
* Tarkan'la nasıl tanıştınız? Yıllar önce Ortaköy'de bir barda eğlenirken genç bir arkadaş geldi yanıma, "Nazan Hanım ben sizin şarkılarınızı çok beğeniyorum. Ben de albüm yapmak istiyorum, bana yardımcı olur musunuz? dedi. Ben de "Olur, söz" dedim. Sonra bir gün bir baktım "Asla vazgeçemem" diye bir şarkı dinliyoruz. Baktım söyleyen barda konuştuğum o çocuk. Zaman içinde bir kaç kez daha karşılaştık ama bir türlü denk düşmedi, birlikte çalışamadık. Sonunda Tarkan'ın "Karma" albümünde bir araya geldik.
* Sizi birbirinize çeken neydi? Şarkılar. Bizimki şarkı kardeşliği. O da müzik için yaşıyor, yaptığı işe çok emek veriyor.
* Eski şarkılarınızdan daha yumuşak, Rock yerine daha Doğulu tınılar taşıyor bu albümünüzdeki parçalar. Bunun sebebi artık hayata da daha yumuşak bakmanız mı? Daha yumuşak yerine, daha "tevekküllü" diyelim isterseniz. Evet, şimdi eskiye oranla daha hoşgörülü ve sabırlıyım. Ama ben her zaman kalbim ne söylüyorsa, dilim de onu söylesin istiyorum. Şarkı söylerken konuşuyorum aslında. Doğru, bu daha oryantal tınılar, tatlar taşıyan bir albüm ama özellikle böyle olmasını istedim. Çünkü çok sevdiğim ritimler onlar benim. Özetle bu bir pop albümü belki ama sözünü esirgemeyen bir albüm.
Kendimi Törpülerim * Şarkı yazarken nasıl bu kadar açık ve samimi olabiliyorsunuz? "Hüp diye içine çek beni" ya da bu albümdeki "Hokka" şarkısında "Köfte dudaklarını, fıstık yanaklarını öpsem" derken... "Şarkılar her şeyi söyler"den hareket ettim ben bu yola çıktığımda. Bizler Beatles çocuklarıyız. Onlarınşarkıları da her şeyi söyler, benim şarkılarım da söylüyor. Şarkıların da vazifesi budur, sizin içinizden geçene tercüman olabilmek. Bence herkes içinden böyle sözler geçiriyor ama dile getirmiyor.
* Sizi tanımlarken "çılgın" diyor herkes, öyle algınıyorsunuz... İnsanların "çılgınlık" dediği şey, insanın kendinin yapmaya cesaret edemediğidir, düşündüğünü söyleyememesidir aslında. Ben onlara göre daha özgür ve düşündüğünü söyleyen biri olduğum için böyle söyleniyor belki de. Halbu ki bu sadece özgürlüğün karşılığı. Ama Aristo'nun bir sözü vardır, "İçinde bir parça anormallik bulunmayan ruh, sağlıklı bir ruh değildir" der.
*Tüm bu özgür duruşunuzun yanında, aynı zamanda utangaç biriymişsiniz gibi geliyor bana... Utangaç kelimesini hangi anlamda kullandığınıza bağlı. Şu andan bahsediyorsanız, evet çünkü kendimi çıplak hissediyorum. Kendimle alakalı duyguları büyük kalabalıklarla paylaşıyorum, soyunmuş gibiyim. Bu anlattıklarımı yazdığınızda çok sayıda insan okuyacak çünkü. Ama bundan 8 yıl önce böylesine şuurlu bir insan değildim. Şuursuzdum ve bu beni utanmaz yapıyordu. Kendimi giderek törpüledim, sabırlı olmayı öğrendim ve utanma duygusu baskın çıkıyor şimdi. Onun için uluorta konuşmamak, hatta mümkünse hiç konuşmamak istiyorum. Ama bu kontrollü olmak değil, tamamen bilinçlenmekten geliyor.
* Ama şimdi albüm promosyonu için bir çok programa çıkıp konuşmanız, röportaj vermeniz gerekecek... Mümkün olduğunca çıkmamayı, konuşmamayı tercih edeceğim. En doğrusu bu çünkü. Bence sanatçı işin yapıp, ürününü ortaya koyup kenara çekilmeli. Ben yapacağımı yaptım, şarkılarımı sundum. Bundan sonra ben değil, şarkılarım konuşmalı. Üstelik benim izleyicim beni görmek istemiyor. Bir internet sitesi kuruyoruz şimdi. Oraya mailler geliyor, hayranlarım "Seni televizyonlarda, hele şu programlarda hiç görmek istemiyoruz. Sakın oralara çıkma" diyor. Bence çok da haklılar. BEN DE FRİDA GİBİYİM
* Albüm kapağındaki fotoğrafınız merak uyandırıyor. Neden Frida olmayı seçtiniz? Albümün kapağına değer verdiğim, dünyaya bakışları benimle örtüşen insanların fotoğraflarını koydum. Frida'ya gelince, "Ne güzel bir imaj buldum. Sırtıma şal aldım, saçıma da gül taktım" meselesi değil bu. Onun yaşam felsefesi, bedenine giydirdiği acılar, dönemin ateşli bir devrim kızı olması, düşündüğünü söyleyen biri olması hep benimle örtüşen şeyler. O yüzden o gülü tepeme taktım. Erkek olsaydım da, Fidel Castro'yu giydirirdim kendime.
* Sizin kendi bedeninizde barındırdığınız çok acı var mı peki? Acı bedene girdi mi çıkmaz zaten. İnsan olup da dünyaya baktığınızda dünya cehennem gibi bir yer zaten. Artık plastik bir dünyada yaşıyoruz. Kimse kimsenin derdini uzun uzun dinleyemez hale geldi, kimse birbirine itina etmiyor. Böyle bir dünyada acı olmaması mümkün değil. Doğrusu mutluluk artık anlık diye, düşünüyorum ben.
|