| |
|
|
Bir sorumuz var
Aşkelon'daki Şikma cezaevinin kapıları dün aralandı ve 1005962 no'lu mahkum özgürlüğüne kavuştu. 18 yıllık çilenin derinleştirdiği yüz hatlarıyla, karşılayanların ifadesiyle, bir "Hüzünlü şövalye"ye benziyordu. Bu mahkumun adı Mordehay Vanunu. Suçu İsrail'in nükleer sırlarını açıklamak. Öyküsü müthiş. Vanunu, 22 yaşında Necev çölündeki Dimona nükleer santralında teknisyen olarak çalışmaya başladı. İsrail'in "Araştırmalarımız barışçıl amaçlı" iddialarının aksine, Dimona'da nükleer silah üretildiğini anladı. Gizlice 57 fotoğraf çekti. 27 Ekim 1985'te yüklü bir tazminatla işine son verildi. Dünya turuna çıktı. Atina, Bangkok, Himayalar derken Avustralya'ya geçti. Sydney'de din değiştirip Hıristiyan oldu. İsrail'in nükleer sırlarını açıklamaya başladı. İngiltere'nin ünlü Pazar gazetesi "Sunday Times"ın dikkatini çekti, Londra'ya davet edildi. Mossad peşine takıldı. Cindy Hanin adlı güzel bir ajanın ağına düştü. Onunla Roma'ya gitti ve orada kaçırılıp İsrail'e götürüldü. Ancak Londra'da tüm bildiklerini ve elindeki belgeleri gerekli yere ulaştırmıştı. "Sunday Times" 5 Aralık 1986'da dünyayı sarstı: 3 sayfaya yayılan ve yığınla fotoğrafın süslediği haberle İsrail'in termonükleer ve nötron bombası ürettiğini açıkladı. Tabii kıyamet koptu. Vanunu, "Devlet sırrını açıklamak" ve sızdırdığı fotoğraflarla "Yabancı güçler hesabına casusluk yapmak" suçlarından mahkemeye çıkarıldı. Gizli duruşmalar sonunda 18 yıla mahkum edildi. İsrail bu 18 yıl boyunca dünyanın her yerinden yükselen sayısız çağrıya rağmen Vanunu'yu bırakmadı, cezasını son saniyesine kadar çektirdi. Şimdi soruyoruz; Vanunu bir vatan haini ve casus mu? Yoksa sivil itaatsizlik eylemcisi mi, vicdani retçi mi, barış militanı mı, fikir suçlusu mu, idealist mi, nükleer silah karşıtlığı davasının kahramanı mı? Karar verirken Albert Einstein'ın bilim adamlarına tavsiyesini de gözönünde bulundurun; "Araştırmalardaki tehlikeli sapmaları mutlaka halka açıklayın."
|