| |
Vali Bey konusunda mutabık mıyız?..
Sevgili İstanbullular sorum size. Vali Bey konusunda mutabık mıyız?.. Yani sayın valimiz Muammer Güler'in dirayet terazisi; İstanbul'un sıkletini tartar mı?.. Diyeceksiniz ki; "Vali atanmış gelmiş. Devlet ona; 'Beni orada en yüksek mülki amir olarak sen temsil et' demiş. Bize laf mı düşer? Bizi kim kaale alır?" Biz demiştik Doğrusunuz, haklısınız. Ama hem bireysel hem kolektif fikrimizi beyan etmekte bir mani yok ki. Biz içimizden geleni, aklımıza uygun olanı söyleriz. İleride hiç olmazsa "biz demiştik" deriz... Aşağıya bazı olayları ve bu olaylara ilişkin bazı İstanbullu sorularını sunacağım size. Belki o zaman ne demek istediğim ya da neleri sorgulamamız gerektiğini daha iyi anlarız. Yüreğim sıkıştı Anlatacağım ilk olay dünya çapında karikatüristimiz Turan Selçuk ustanın kızı Aslı Selçuk'la ilgili. Aslı Cumhuriyet gazetesi yazarı ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi, hepimizin çok sevdiği pırıl pırıl bir insandır. Geçtiğimiz pazar günü saat 21.30 sularında beni cep telefonumdan aradı. Sesi telaşlı, tedirgin ve endişe vericiydi. Turan Abi'ye ya da amcası İlhan Selçuk'a bir şey oldu sandım, yüreğim sıkıştı birden. Üstümüze atladılar Sordum telaşla: n Aslı hayırdır, ne bu paniğin, ne oldu?.. - Sorma Savaş Abi. Başıma öyle bir şey geldi ki seni aramak zorunda kaldım. n Bismillah be kızım. Hayırdır?.. - Abi saldırıya uğradık biz bugün. Yanımda İstanbul Film Festivali'nin konuğu olarak gelen Yunanlı gazeteci ve sinema eleştirmeni Dimitris Haritos vardı. Adam 72 yaşında. Yediği bir yemekten midesi bozulmuş. Biz de nöbetçi eczane arayıp ilaç alalım istedik. Tarlabaşı'ndaymış eczane. Oraya doğru yürüdük. Emniyet Müdürlüğü Binası'nın 50-60 metre ötesinde aniden 3 genç çıkıverdi karşımıza. Üstümüze atlayıp bizi yere düşürmeye ve benim çantamı almaya çalıştılar. Bu sırada yere düştüm. Haritos'u ise yere yatırıp, cebinden cep telefonunu aldılar. İkimizi yerde sürükleyen ve çantamı alan gaspçılar Tarlabaşı'ndan aşağı doğru kaçmaya başladılar. Hemen polise haber vermemize ve Emniyet Müdürlüğü'nün olay yerine yakın olmasına karşın polisler kapkaççıların peşinden gitmedi. Haritos, geçen yaz açık kalp ameliyatı geçirmişti. Daha kötü olayların yaşanmasından
İstanbul Valisi Muammer Güler korktum. Kalp krizi geçirebilirdi. Kollarım, ellerim hep yara bere içinde. Ayrıca babamın basın şeref kartı da çantamdaydı. O da gitti...
5 kişiyle uğraşamayız!.. n Peki polise gittiniz başka ne dedi polis? - 'İçindeki para ve değerli eşyaları aldıktan sonra çantanızı atarlar' dedi. Bunun uzerine 'Bölgeye bakacaksınız değil mi?' diye sordum. Ancak, 'Biz bölgeye giremiyoruz. Tehlikeli yer. Ancak, kendiniz gidip bakabilirsiniz' yanıtını verdiler. Ben de 'Sizin silahla giremediğiniz yere ben tek başıma nasıl gidebilirim?' dedim. Daha sonra bazı sabıkalıların fotoğraflarını gösterdiler. Çantamı gasp eden kişiye benzer 5 kişiyi teshis ettim. Ama polisler bu kez de '5 kişiyle uğraşamayız. Yalnızca bir kişiyi seçebilirsiniz' diye konuştular. Ben de gaspçıya en çok benzeyen kişiyi seçtim. Ayrıca ben oradayken biri Polonyalı, diğeri Hollandalı 2 turistle 3 vatandaşımız da ayrı ayrı gelip aynı şikâyette bulundular.
Yerim dar!.. n Hay Allah. Dur bir de ben konuşayım polis müdürleriyle. - Konuş abi lütfen. Çünkü canım sıkıldı anlattıklarına. n Ne anlattılar ki başka? - Bölgeye (Tarlabaşı'na) giremiyoruz dediler. "Taksim'de geçimini hırsızlıkla sağlayan yaklaşık 5 bin kişi varmış. Buna karşılık görev yapan polis sayısı çok az" dediler. Haftasonları Taksim'e yaklaşık 3 milyon kişinin geldiğini anlattılar. Buna karşılık Beyoğlu'nda görev yapan polis sayısı Karaköy ve Haliç dahil 700'müş. Bu sayının da her gün 200'ü nöbet iznindeymiş. Suç oranı en çok olan bölge burası. Ayrıca 4 binden fazla eğlence yeri varmış.
Pusu attık oraya! Sen benden haber bekle deyip Beyoğlu Emniyeti'nin bir üst düzey yetkilisini aradım. Sevdiğim ve polisliğini takdir ettiğim bir genç polis şefiydi o. Olayı biliyormuş ve o da çok üzülmüş. "Kim olduğunu tespit ettik. Gideceği bir iki yere pusu attık. Kısa zamanda alırız" dedi, su serpti yüreğime. Ama ikimiz de tek bir kişinin ya da tek tek suçluların alınması, yakalanmasıyla nihai çözümün olamayacağını biliyorduk.
Ne yapıyorsunuz?.. Az sonra Habertürk canlı yayınına bağladılar beni. İstanbul Valisi Muammer Bey canlı yayın Basın Kulübü'ne konuktu. Stüdyodaki meslektaşlardan önce ilk soru hakkını bana verdiler. Ben de Aslı'nın olayını, bar cinayetlerini, daha üzerinden 2 saat bile geçmeyen derbi maçında çıkan olayları hatırlatıp sordum Vali Bey'e. "Ne yapacaksınız? Ne yapıyorsunuz?" dedim.
Yarını bekleyin!.. Vali Bey çok ilginç yanıtlar verdi bu sorulara. Yanıtlar ve aldığı tavır o kadar ilginçti ki uzun uzun anlatmam lazım. O zaman "Durup dururken valinin durumunu niye tartışmaya açtın?" sorusunu sorar mısınız bilmem... Yarını bir bekleyin hele. Bu arada bir de Erman Toroğlu'nun dünkü Hürriyet'te Vali Bey'e sorduğu bir başka yaman soruya da göz atıverin olmaz mı?..
|