| |
Mezar ötesinden çığlık
Bugün öbür dünyadan bir sesi, daha doğrusu kanı yerde kalmış bir cesur adamın çığlığını getireceğiz... 22 Mart 1961 tarihinde Ayhan Hikmet adlı Kıbrıslı Türk, İstanbul'da basın toplantısı düzenledi. Kıbrıs davasına verdiği destekten ötürü Türkiye'ye teşekkür ettikten sonra şunları söyledi: "Bugün artık Kıbrıs'ta cumhuriyet yönetimi var. Cumhuriyet, Kıbrıs Türk toplumunun demokrasinin gereklerine uygun olarak gelişmesi için elverişli imkanlar sağlıyor. Ancak Türk toplumu arzu edilen şekilde ilerlemek bir yana, birçok alanda geriliyor. Bu durum toplumun geleceği için büyük tehlikeler doğuruyor. İzninizle karşılaştığımız tehlikelerden ve bunları doğuran nedenlerden söz etmek istiyorum.
Sanki bugünkü tablo Göç, baskı ve terör: Çığ gibi büyüyen yurtdışına akının nedeni, işsizlik ve ekonomik kriz kadar, hatta onlardan da fazla, baskı ve terörde aranmalı. Toplum mensuplarının kaçırılıp birkaç gün sonra kuyularda cesetlerinin bulunması, faillerin yakalanmaması, siyasi kuruluşların tepki göstermeye cesaret edememeleri, göçe ortam hazırlıyor. Ekonomik kriz: Türk toplumu geçmişte kendine yetecek ekonomik bünyeye sahipti. Son yıllarda toplum yönetiminden sorumlu kimselerin yanlış tutumları, toplum çıkarlarını küçük siyasi amaç ve çıkarlarına alet etmeleri, bizi dış yardım ve desteğe muhtaç duruma düşürdü. Türkiye'den gönderilen yardımların toplumun kalkınmasını sağlayacak verimli alanlara harcanacak yerde küçük bir topluluğun çıkarı için kullanıldığını görmek bizi çok üzüyor. Örneğin şimdi Kıbrıs'a gönderilecek 12 milyon lira yardımın büyük bölümü, sırf kendilerinden olanı memnun etmek için kurulan mevkilere getirilenlerin çok yüksek barem üzerinden belirlenmiş maaşlarını ödemekte kullanılacak. Bu gidişle toplumumuz 10- 15 yıl sonra tümüyle Türkiye'ye muhtaç olacak. Psikolojik baskı: Toplum lideri geçinenlerin bir taktikleri de şu: Kendi mevkilerini güçlendirmek için, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin normal çalışmasını sağlayacak yerde, iki toplum arasında yapay bir gerginlik yaratmaya çalışıyor. Hatta iki toplum arasında kanlı olaylar çıkmasını arzuluyor. Bu tutum Türk toplumunda büyük kaygı ve geleceğe karşı güvensizlik yaratıyor."
42 yıl önce dün Ayhan Hikmet avukat ve gazeteciydi. Kendisi gibi avukat ve gazeteci olan Ahmet Muzaffer Gürkan'la Kıbrıs Türkleri'nin o yıllarda en cesur gazetesi Cumhuriyet'i kurmuştu. Ayhan Hikmet bir yıl sonra evinde, karısının gözleri önünde öldürüldü. Ondan 3 saat önce de Ahmet Muzaffer Gürkan evine girerken otomatik silahlarla tarandı. Dün ikisinin de 42'nci ölüm yıldönümleriydi. Bu çifte faili belli cinayetten 1.5 yıl sonra da iki toplum arasında kanlı olaylar başladı... Gerisini biliyorsunuz. O basın toplantısında anlatılanların hepsi gerçekleşti. Ayhan Hikmet'in basın toplantısının metnini, Kıbrıs'ın en ünlü ozanlarından Özker Yaşın dün Afrika gazetesindeki köşesinde yayınladı, oradan aktardık. Denktaş'ın "Devletimiz elden gidiyor" feryatları, temelleri ta o zamanlar atılan bir düzenin yıkılmakta olduğunu görmenin korkularını yansıtıyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın sorusu da zaten onikiden isabet: "Korkulan Kıbrıs'ın kaybı mı, yoksa Kıbrıs'taki koltukların kaybı mı?" Kıbrıs Türkleri bugün oylarıyla, Ayhan Hikmet ve Ahmet Muzaffer Gürkan'ın ruhlarını huzura kavuşturacak.
|