kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Ölüm kuyuları ilk 1996'da açıldı ancak üstü örtüldü

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
15.03.2009
Silopi'de kazı yapılmasını sağlayan avukat Tahir Elçi: Aşiret reisi ve korucubaşı Osman Demir'in bir yakınının JİTEM'ce öldürülmesi üzerine kuyular 1996'da açıldı. Cesetler çıktı ama kapatıldı..
Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 10 gündür ölüm kuyularında yürüttüğü kazılar tamamlandı. 3 kuyudan; kemik parçaları, bir kafatası, elbise parçaları ve düğümlü ip gibi materyaller bulundu. Yıllardır JİTEM tarafından öldürülen insanların bu kuyulara atıldığı iddiası var. Peki, bu kemiklerin kimlere ait olduğu nasıl tespit edilecek? Yakınları kaybedilenler ne yapmalı? JİTEM sorgularında kaybedilen insanlar gerçekten bu kuyulara mı atıldı? Başka nerelere gömüldüler? İşte bu soruları ölüm kuyularını açtıran isim olan avukat Tahir Elçi'ye sorduk. Elçi, 1992'den bu yana neredeyse bütün yaşamını kayıplar ve davalarına adamış durumda. İlk önce Ergenekon'da da yargılanan emekli albay Arif Doğan'ın aralarında yer aldığı sanıklar hakkında ölümlerle ilgili JİTEM davasının açılmasını sağladı. Elçi, şimdi Ergenekon'da yargılanan JİTEM'cilerin Güneydoğu'daki faili meçhul cinayetlerden de yargılanması için çaba sarf ediyor. En büyük yakınması ise ölüm kuyularında bulunan kemiklerin medyada yeterince yankı bulamaması. Haksız da sayılmaz Şili'de toplu mezarlar açıldığında bütün dünya basınında yer almıştı.

* Kuyuları açtıran avukatsınız. Kemik çıkmasını bekliyor muydunuz? Sinan Tesisleri denilen yerde açılan kuyularda JİTEM tarafından öldürülmüş insanlara ait ceset veya kalıntıların bulunacağını bekliyordum. Bu tesislerin hemen arkasındaki Doruklu köyünden bir müvekkillim 1994- 1995 yılında bu tesisin bahçesindeki kuyunun üzerinde yapılan JİTEM infazlarıyla ilgili tanıklığını anlatmıştı. Köylüler, yaz akşamları damda otururken JİTEM'in infaz timine ait bir otomobil, ana yoldan saparak ve zikzaklar çizerek tesisin arkasındaki kuyunun başına gidiyor, 1-2 silah sesinden sonra otomobil aynı hızla yeniden ana yola girip uzaklaşıyor. Bu sıklıkla tekrarlanıyor.

* Kimse bakmamış mı bu tarihe kadar? 1996'da açılıyor. Ancak karşılaşılan korkunç manzara ve o tarihteki psikolojik ortam nedeniyle üzeri yeniden kapatılıyor. Tanıklar var.

* Nasıl açılıyor bu kuyu? Korucubaşı ve aşiret reisi Osman Demir'in bir akrabası, JİTEM'ce öldürülüp bu kuyuya atılıyor. Ama Demir'in adamları, JİTEM'cileri takip ediyor. Sonra bu kuyu açılıyor, 5-6 ceset çıkartılıyor. Ama baktılar ki, cesetlerin sonu yok, kuyu hemen geri kapatılıyor. Bu kuyular faili meçhul cinayetlerin simge ve sembolü.

* Kuyuların açılıp cesetlerin çıkartılmasıyla ilgili o dönemde yasal bir işlem yapılıyor mu? Hayır. Ama kuyuların açılmasının tanıkları şimdi bunları savcıya anlatacak.

* Kaç kişinin cesedi kuyularda olabilir? Hepsi kuyularda olmazsa da, Silopi ve Cizre'de kimliği saptanmadan gömülen ya da halen kimsesizler mezarlığında bulunan yüzlerce cesetten söz etmek mümkün. 1990'larda JİTEM infaz grupları tarafından tek tek veya bazen birkaç kişi toplu olarak alınıp götürülen kişiler öldürüldükten sonra kimliklerinin teşhisine yarar her türlü eşyaları alınarak cesetleri bırakılıyordu. Daha sonra bir şekilde resmi makamlar cesetleri alıp 3 gün morgda beklettikten sonra, yakınları sahip çıkmayınca kimliği belirsiz olarak gömülüyordu. O yıllarda öyle korkunç ve dehşet bir hava hâkimdi ki kimse korkudan "Şu ceset yakınıma ait" diyemiyordu. Kimliği belirsiz olarak gömülecek cesedin normal şartlarda otopsi işlemi sırasında teşhise olanak verecek şekilde fotoğraflanması, bunların dosyaya konulması ve belediyenin, mezarına bir numara verilmesi gerekiyordu. Ama bunların hiçbiri yapılmadı.