kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Suyun anayasası İstanbul'da yazılacak

Ferhat Ünlü
15.03.2009
Dünyanın hemen her ülkesinden pek çok devlet başkanı, bakan, parlamenter ve belediye başkanı, Türkiye'ye gelerek suyun küresel anayasası olarak nitelendirilen "İstanbul Su Mutabakatı"na imza atacak. Su geleceğe akacak..
BAŞLARKEN
Su, kadim çağlardan bu yana jeopolitiği, siyaseti ve diplomasiyi derinden etkilese de -bolluğundan olsa gerekyaşamın kaynağı olarak bugüne dek hak ettiği itibarı görmedi dense yeridir. Son yıllarda küresel ısınma ve nüfus artışına bağlı olarak ortaya çıkan kuraklık tehdidi, bolken hakkı teslim edilmeyen "yaşam sıvısı"na olan ilgiyi artırdı. Uzmanlar, suyun, yakın bir gelecekte, sadece Afrika gibi gezegenimizin açlık ve susuzluğu eskiden beri tanıyan coğrafyaları için değil, gelişmiş ülkelerin bulunduğu bazı kuzey bölgeleri için de sorun olmaya başlayacağını öngörüyor. Bununla birlikte su sıkıntısının ülkeler arası bir uzlaşmayla aşılacağı inancı yaygın. Zira uzmanlara göre tarihte sayısız örneği bulunan bir gerçek; su ve harp kelimelerinin kolay kolay yan yana gelmeyeceğini gösteriyor. Ademoğlu, tarih boyunca su konusunda anlaşma yoluna gitmiş. Dünya ülkelerinin su meselesindeki duyarlılığı ve küresel girişimler de, şimdilik iyimser olmamızı gerektiriyor. Türkiye, suyla ilgili çok önemli bir organizasyona ev sahipliği yapıyor. SABAH'ın da sponsoru olduğu 5. Dünya Su Forumu, İstanbul'da bugün başlıyor. "Yerkürenin Su Sınavı" yazı dizisi, yalnızca bu önemli forumu değil, suyun geleceğini de masaya yatırıyor.

Gelecekte güçlü orduların, bugün az gelişmiş ülkelerin doğal kaynaklarını yönetmek üzere seferber ettiği askeri gücünü, su için de kullanacağını öngörmek biraz kötümser bir senaryo olur. Fakat uzmanların onca iyimserliğine rağmen bu tür senaryoların sokakta konuşulduğunu ve suyun "bulunmaz bir hazine" haline geldikçe insanların birbirine düşeceğini varsayanların sayısının hiç de azımsanmayacak düzeyde olduğunu söylemek mümkün. Dünyanın hemen bütün ülkeleri, bir süre önce kötümser senaryoların gerçekleşmesini önlemek ve su sorununu çözmek için harekete geçti. Böylece küresel su stratejisinin üretildiği dünya su forumları yapılmaya başlandı. Bugüne dek Fas, Hollanda, Japonya ve Meksika'da gerçekleştirilen Dünya Su Forumu, alelade bir organizasyon değil. 184 ülkeden - devlet başkanı, bakan, parlamenter, yerel yönetim lideri, bürokrat, akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi düzeyinde- binlerce kişinin katılacağı forumun, en önemli yönü küresel ısınmayla birlikte giderek daha da öncelikli bir mesele haline gelen su kıtlığını siyasetin gündemine taşımak.

İSTANBUL SU MUTABAKATI
Forumun sonunda "İstanbul Su Mutabakatı" adlı bir anlaşma imzalanacak. Bu yüzden İstanbul'u şimdilerde "suyun başkenti" olarak anmak yersiz değil. Eski çağlardan beri su havzasına kurulmuş bir şehir olmadığı için su sıkıntısı çektiği bilinen İstanbul, günümüzde bu sıkıntıyı büyük ölçüde aşmış görünüyor. Dünya Su Forumu Genel Sekreteri Ordinaryüs Profesör Oktay Tabasaran, İstanbul Su ve Kanalizyon İdaresi'nin (İSKİ) İstanbul'da uyguladığı modelin dünyadaki en başarılı örneklerden biri olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Los Angeles ve Meksiko City'den gelen yetkililer benzer bir modeli kendi şehirlerinde uygulamak için İstanbul modelini inceliyorlar. Bu başarıyı küçümsememek lazım." İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın geçtiğimiz yıl taslağını açıkladığı İstanbul Su Mutabakatı, bir süredir elden ele dolaşıyor. Forumda son halini alacak olan bu mutabakat için -her ne kadar Dünya Su Forumu Sekreteryası, bu adlandırmayı iddialı bulsa da- "Suyun Küresel Anayasası" demek yerinde olur. Su anayasasının, üç temel soruna odaklanması bekleniyor. Bunlardan ilki dünya genelinde suyun sağlıklı tüketimini yaygınlaştırmak için ülkeler arası işbirliğini sağlamak. Birleşmiş Milletler'in (BM) iyi su tüketemeyen insanların sayısını 2015 yılına kadar yarı yarıya düşürme hedefi bulunuyor. "Küresel su anayasası" nın bir diğer önceliği nüfus artışı doğrultusunda su arzının düşmesine bağlı problemlerin giderilmesi. Yeryüzündeki su miktarı, yüzyıllardır, hatta bin yıllardır değişmiyor olsa da su tüketiminin nüfus artışına bağlı olarak yükselmesi su kıtlığı riski doğuruyor. Belediye başkanlarının imzalayacağı mutabakat, tarafları yasal bir yükümlülük altına sokmasa da suyun nüfusa adil dağılımını sağlamak açısından siyasi bir sorumluluk doğuruyor.

KYOTO'DAN DAHA KOLAY
İstanbul Su Mutabakatı'nın bir diğer önemli maddesi de küresel ısınmaya bağlı olumsuz sonuçları azaltmak için önlemler almak olacak. Bu madde, İstanbul Su Mutabakatı'nı -Kyoto Sözleşmesi gibi- ülkeleri taahhüt altına sokan bir anlaşma haline getiriyor. Ancak İstanbul Su Mutabakatı, tarafların sanayi politikalarını etkileyecek bir metin olmayacak. Mesela iklim değişikliklerine bağlı sel felaketini önlemek için nehir yatakları ve deniz kıyılarında önlemler alınması düşünülüyor. Bu önlemler, ülkeleri yeni harcamalara yöneltse de sanayi yatırımlarını engellemeyecek nitelikte. Dünya Su Forumu Genel Sekreteri Prof. Dr Tabasaran, Kyoto ile İstanbul Su Mutabakatı arasındaki farkı şöyle izah ediyor: "Su, üzerinde anlaşılması daha kolay bir şey. Kyoto'yla ilgili olarak bilim adamları iklim değişikliği konusunda hâlâ kavga ediyorlar. Kimileri, iklim değişikliğindeki insan etkisinin yüzde iki, kimileri de yüzde üç düzeyinde olduğunu iddia ediyor. Bu yüzden devletler 'taahhütler altına girip milli ekonomimize yeni yükler getirmeyiz' diyorlar. Ama su tartışmasız bir konu. Bu yüzden İstanbul Su Mutabakatı, Kyoto'dan daha kolay imzalanan bir metin olacak."