kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Asıl şimdi istihdam ve üretim zamanıdır"

Giriş Saati : 21.11.2008 14:39
Güncelleme : 21.11.2008 17:18
Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel ekonomik krize ilişkin değerlendirme yaparken ''Şimdi yatırım yapma zamanıdır. İstihdam ve üretim yapma zamanıdır. İnanıyorum ki işte o zaman bu kriz neye dönüşecektir? O ülkeler için fırsata dönüşecektir'' dedi.

Erdoğan, Obueroi Oteli'nde düzenlenen Türk-Hint İş Forumu Toplantısında yaptığı konuşmada, ekonomik konularda yapılacak işbirliğinin iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştıracağını söyledi.

Hükümetlerin bu konuda hemfikir olması ve güçlü bir siyasi irade ortaya koymasının önemli bir gelişmenin kapısını açtığını kaydeden Erdoğan, ''Bu konuda iki tarafın iş adamlarına büyük sorumluluklar düşüyor. Hükümet olarak yatırım ve ticaret için uygun ortamı oluşturuyoruz. Bize düşen, engelleri kaldırmak, dolaşmak, süreçleri kolaylaştırmak ve teşvik etmektir. İş adamlarının da açılan bu yollardan ilerleyerek her iki ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacaklarına inanıyorum'' dedi.

Erdoğan, Türkiye ve Hindistan'ın iki büyük medeniyetin mirasçıları olduğunu belirterek, ''Özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında Hindistan halkının verdiği desteği hiçbir zaman unutmadık ve her zaman da anacağız'' dedi.

BÖLGESEL VE KÜRESEL İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ

G-20 toplantısında edindiği izlenimleri aktaran ve alınan kararlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Şu anda Türkiye ve Hindistan bence 'şöyle bir kenara çekilip acaba kriz geçer mi diye beklerse' bu kriz bu ülkeleri daha fazla vurur. Tam aksine şimdi yatırım yapma zamanıdır. İstihdam ve üretim yapma zamanıdır. İnanıyorum ki işte o zaman bu kriz neye dönüşecektir? O ülkeler için fırsata dönüşecektir.

Peki şimdi ne oluyor onu söyleyeyim. Bizler yöneticiler, sizler de özellikle reel sektörün temsilcileri olarak, eğer bu süreci tribünden izlersek bunu kendisi için fırsata dönüştürecek olan finansal sektörün temsilcileri olacaktır, aktörleri olacaktır. Bu Türkiye'de böyle. Ama Hindistan'da nasıl bilemiyorum. Korkarım ki ABD'de bu noktada aldığım düşünceler de bu istikametteydi. Görüştüğüm liderlerin birçoğu bunu söyledi. Bunu söylerken finansal sektörün temsilcilerini dışlama düşüncesinde değilim ama bunu fırsata dönüştürme gayreti içerisinde olanları gördüğüm için bu tespiti yapmak durumundayım. Bakın altını çizerek söylüyorum bu bir tespittir.

Eğer sizler kredileri çağırmaya kalkarsanız, kalkar da o ülkedeki reel sektörün temsilcilerini bu kritik dönemde orada kıvranırken bir tekme de siz atmaya kalkarsanız bunun adı hiçbir zaman 'o ülkenin ekonomisini ayakta tutma anlayışının aktörleri görevini yapıyor' olmaz. Tam aksine çökertme olur. İşte buna karşı hep birlikte dayanışma ile hareket edersek fırsat vermeyiz. Eğer bunu uzaktan izlersek o zaman hep birlikte bir çöküşü yaşama durumu olur ki ondan sonraki toparlanma zor olacaktır.
Ekonominin, özellikle de sermayenin bu kadar küreselleştiği bir dünyada artık şunu söyleyemeyiz: 'Kriz bana dokunmaz' Böyle bir lüksümüz yok. Üstelik doğrudan bizi etkilemese de komşu ülkelerin, bölge ülkelerinin etkilenmesi dahi ülkelerimiz için risk oluşturacak, bölgesel istikrara zarar verebilecektir.

Yaşanan bu süreçlerin ulusal ekonomiler açısından en az zararla atlatılmasında bölgesel işbirliği çalışmaları ve açılımları artık her zamankinden daha fazla önem arz ediyor. Zira bölgesel ve küresel düzeyde işbirliğini gerçekleştiremeyen ülkelerin bu süreçten kazançlı çıkmalarının mümkün olamayacağı artık çok belirgin bir şekilde ortadadır. Biz bu nedenle küresel kriz karşısında bir yandan ulusal ölçekte tedbirlerimizi ortaya koyarken, bir yandan da dayanışma ve ortak hareket noktasında neler yapabileceğimiz üzerinde duruyoruz.

Bölgenin iki güçlü ve büyük ekonomisi olan Hindistan ve Türkiye'nin hem krizin aşılması hem de bu krizin fırsata dönüştürülmesi için işbirliği yapmalarının son derece önemli olduğuna inanıyorum.''

HİNTLİ YATIRIMCILARI DAVET ETTİ

Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmada, Hintli yatırımcıları Türkiye'de yatırım yapmaya davet etti.
Hızla gelişen bir ekonomiye sahip olan Türkiye'nin, aynı zamanda enerji, ticaret ve ulaşım yollarının üç kıta arasındaki kesişme noktası olduğunu anımsatan Erdoğan, Türkiye'nin çok kültürlü yapısıyla İslam dünyası ile batı dünyası arasında da bir köprü görevi üstlendiğini vurguladı.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım süreci devam ediyor. Türkiye, adeta kültürler, medeniyetler arasında bir buluşma noktasıdır. Şu anda Ceyhan -Kızıldeniz Petrol Boru Hattı'nın Hindistan'a gelmesi olayı var. Bu, özellikle navlunda Hindistan'a avantajlar sağlayacak bir proje. Şimdi bu proje ile ilgili olarak bizler çalışmalarımızı başlatmış durumdayız. Şu anda Hindistan'ın da bu projeye katılımıyla birlikte gerçekten devasa diyebileceğimiz büyük bir projeyi hayata geçirmiş olacağız. Bu çok önemli.''

İŞ ADAMLARININ SORULARINI YANITLADI

Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmanın ardından iş adamlarının sorularını da yanıtladı. ''Türk bankalarının, Hint bankalarının teminat mektuplarını kabul etmediği'' yönündeki bir soruyu şöyle yanıtladı:
''Bu seyahatten döndükten sonra arkadaşlarımın yapmış olduğu çalışmaları değerlendireceğiz. Ancak bu konudaki desteklerimizi Eximbank kanalıyla verebilirsek oradan vermeye çalışacağız. Bir de tabii bankaların bu tür teminatları kabul etmeme, vesaire gibi anlayışları üzerinde de arkadaşlarımız bir çalışma yapıyorlar. Bu konuda bankaların tümüyle bir araya gelip bu anlayışları gözden geçirmelerini kendilerinden tekrar isteyeceğiz. Çünkü bu süreç içerisindeki bu yaklaşımları biz hükümet olarak doğru bulmuyoruz. Bunları çözmeye gayret edeceğiz.''

Erdoğan, Akkuyu nükleer santraline ilişkin bir soru üzerine de, ''Şu anda daha henüz ihalenin neticesi belli olmuş değil. Üzerinde çalışma devam ediyor. Şu anda biliyorsunuz tek dosya zaten. Bunun neticesi belli olduktan sonra üretim belli olacak. Üretim şu gün, şu ay olacak dememiz mümkün değil'' dedi.

Başbakan Erdoğan'ın aynı konuya ilişkin açıklama yapması için söz vermesi üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de, ''Şu anda değerlendirme süreci devam ediyor. 9 kriter vardı. O değerlendiriliyor. Uygun olduğu takdirde 3. zarfı da açacağız. Fakat, bu Akkuyu'daki ihale dışında Sinop'u hazırladık. Orada da yeni bir paket ihale edilecek'' diye konuştu.

''BAŞBAKAN, 'MEVDUATA GARANTİ' DİYE BİR İFADE KULLANMADI''

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da yaptığı konuşmada 7 yıl sonra Hindistan'a başbakan düzeyinde bir ziyaret gerçekleştirdiği ve iki ülke ilişkilerine yaptığı katkıdan dolayı Başbakan Erdoğan'a teşekkür etti.
Yeni Delhi'nin küresel ekonominin hızla yükselen başkentlerinden biri olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, haritaya bakıldığında Türkiye ile Hindistan'ın iki uzak ülke gibi göründüğünü ancak her zaman birbirlerine yakın olduklarını ifade etti.

Hindistan'ın eski liderlerinden Gandi'nin ''Hindistan bir anadır. Onun iki çocuğu vardır. Bunlardan birisi Hintliler ise diğeri de Türklerdir'' sözünü anımsatan TOBB Başkanı, bu sözün iki ülke arasındaki kardeşliği vurgulaması açısından çok önemli olduğunu dile getirdi.

Hisarcıklıoğlu, Yeni Delhi'de Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün adını taşıyan bir caddenin bulunmasının da iki ülke arasındaki yakınlığı çok iyi ifade ettiğini vurguladı.

Bu arada, yetkililer, Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalarda ''mevduata garanti getirme'' diye bir ifadenin bulunmadığına dikkat çekti.

AA