kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ŞEREF OĞUZ
ÖNERİ-YORUM

Nano mu? O da ne?

Bildik bir öyküdür; Hattatın biri, pirinç tanesine Kur'an-ı Kerim'i yazar ve padişaha hediye eder.
Padişah hattata böylesi bir beceri sahibi olduğu için 30 altın verir.
Ancak böylesi boş işlerle uğraştığı için de 30 kırbaç ile cezalandırır.
Pirinç tanesine Kur'an'ı yazmak, o devrin nanoteknolojisi idi.
Eğer padişah, bunu yapana 30 kırbaç yerine 30 alkış ve 30 akça yerine 30 dönümlük medrese verseydi, bugün nasıl bir Türkiye'de yaşıyor olurduk acaba?
Bizden birileri tutmuş, öyküdeki hattat misali, nanoteknolojilerin Türkiye raporunu yazmış: "Bu sayede ekonomide çok daha rekabetçi adımlar atabiliriz."
Nanoteknoloji, madde ve materyalin çok küçük boyutlarda organize edilebilmesi ile oluşan yeni bir zenginlik alanını tanımlıyor.
Tüm dünya, bu alanda öne geçebilmek için gayret içinde. Zira robotik endüstrilerden uzaya dek farklı bir evrenin anahtarı olacak.
Bizde ise "Nanoteknoloji ve Türkiye" raporu hazırlanması, umut verici bir gelişme.
Fakat sorun şu ki tüm diğer umut verici gelişmeler gibi bu da "modalaştırılıp" içi boşaltılma tehlikesi taşıyor.
Çalışmanın sahiplerinden Sabancı Üniversitesi Rektörü Tosun Terzioğlu, "kriz geçsin, nanoteknolojiyi sonra konuşuruz" demenin "belki de bir daha gelmeyecek bir trenin beklenmesi anlamına gelebileceğini" söylüyor.
Biz bundan çeyrek asır önce bilgisayar için de aynı "umut verici" başlangıçları yapmıştık.
Şimdi geldiğimiz nokta, ihracatında 1 milyar $ gerileme yaşanan güdük bir bilişim sektörüdür.
Oysa "1 milyon bilgisayar olsa, Türkiye'yi uçururduk" umutlarıyla işe başlamıştık ve bu sözün sahibini cumhurbaşkanı dahi yapmıştık.
Yürümedi zira bu coşkuyu sürdüremedik, ev ödevlerimizi yapmadık, samimi olamadık.
Tüm dünya 90'lı yıllarda bilişimin nimetini yerken biz kamuyu hortumlamakla meşguldük.
Şimdi benzer bir umut, "nano" penceresinden sızıyor.
Bu alanda bırakın lider olmayı, üretici olmak için dahi birikimimiz yok.
Fakat çok iyi "tüketici ülke" olabiliriz.
Nano teknolojisi kullananın "abad" olacağı, kullanmayanın da "berbad" olacağı öyküleriyle, bu teknolojinin sahiplerine milyar dolarlar kazandırabiliriz.
Bize gelince; bu meraksızlığımız sayesinde "nano ninniler" ile bir 10 yıl daha uyuyup, sonraki 10 yılın büyük olayı üzerine masallar üretebiliriz.