kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

8 bölüm, aynı gün, aynı saat yayın garantisi istiyorum!

BELGİN ÇOBAN
03.11.2008
Epeydir oyuncu olarak ekranda olmayan Toprak Sergen, "Oynamayı çok istiyorum ama başlıyor bitiyor, başlıyor bitiyor... Sen bitiyorsun!" diyerek ekliyor: Sekiz bölüm, aynı gün, aynı saat yayın garantisi olan bir şeyi yaptığın anda iş tuttu zaten. O zaman oynarım!..
Geçen hafta MTV'de gördüm Toprak Sergen'i. 'İkilem' isimli yeni programını tanıtıyordu. Cuma günü yayın saatinde geçtim ekran başına. Ne de olsa, sesi 30 yıldır burada ama yüzü nadiren ekranda... İzlediğim bölümde, programının konukları Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe ve yönetmen Nesli Çölgeçen'di. Bir onlarla konuşuyordu Atatürk'ü, bir sokaktaki insanlarla. Bu bölümdeki ikilem; (tabii bence) turistlerin Atatürk'ü ve Cumhuriyet kavramını duraksamadan anlatmalarına karşın, bizim genç insanımızın zihnindeki karmaşaydı... Programı izlerken 90'larda çeşitli diziler ve TV filmlerinde rol almasına karşın epeydir oyunculuk yapmamasının kendi seçimi mi, başkalarının seçimi mi olduğu ikilemine düşüverdim. Cevabı almaya gittiğimde ise bir başka ikilemim oldu, çünkü dedi ki: "8 bölüm, aynı gün, aynı saat yayın garantisi isterim. Oynarım!" Yani bu kriz döneminde, bu garantiyi veren kaç yapımcı ya da yönetmen çıkar ki? Yani böyle bir garanti istediğine göre çok da oyunculuk yapmak istemiyor mu? Cevap röportajda saklı. Ben birkaç şey daha anlatıp bitiriyorum. Arnavutköy'deki üç katlı ahşap evinin, her bitkiyi kendi elleriyle diktiği mütevazı bahçesinde yaptığımız söyleşide, bazen arılar, bazen kuşlar katıldı bize. Fon müziğimiz ise son zamanlardaki en önemli uğraşısı tango olduğu için 'Osvaldo Pugliese Best Of' albümüydü, sorduk, öğrendik. "40 yaşım için böyle bir hayalim vardı. Anneme bir söz vermiştim, öldü göremedi gerçi ama, biliyor. O çok istiyordu benim böyle güzel bir yerde oturmamı" diyen Sergen evinin kapısına da bir tabela asmış. Tabelada şöyle yazıyor: Toprak's Han... Sohbette ilginç şeyler öğrendik: 20'lerinde, en büyük hayali; merkezi Amsterdam'da olan MTV'de VJ olmakmış. Hayattaki en büyük kahramanlarından biri Yılmaz Özdil'miş. Kilosunu 69'da sabitlemiş. Standartmış. Artık böyleymiş. En az 100'üne dek yaşamak için fena halde sağlıklı besleniyormuş. Ankara'da doğup büyüyen, 11 yaşında seslendirmeye başlayan, 13'ünde He-man'i konuşan Sergen, sesini herkesin gayet yakından bilmesine karşın, İstanbul'a geldiğinden beri bir gün olsun dizi ve film seslendirmesi yapmamış! Sadece reklam seslendirmiş...

* 30'lu yaşlarında dizilerde oynadın, televizyon filmlerinde yer aldın...
Aslında çok değil, galiba vurucu olanlarda demek gerekiyor. O dönem 'Bizimkiler' vardı. O penceredeki adama çok üzülüyordum. Çünkü o adam, hep penceredeki adam... Ben öyle anılmak istemiyordum. Ya da adı Harun olan bir dizi kahramanı olmak istemiyordum. İnsanların beni Toprak olarak bilmelerini istiyordum. 'Ünlüler Çiftliği'ne katıldım. Bir dönem gaza geldim; oyuncu dediğin her rolü oynar ya! Eşcinsel oynuyorum, kötü adam oynuyorum, inanıyorlar!

* Çalıştığın isimler de, Erden Kıral, Yusuf Kurçenli...
Halit Refiğ, Mahinur Ergun, Yücel Yolcu, Kudret (Sabancı)...

ÖNEMLİ OLAN DEVAM ETMESİ
* Ne oldu peki, bu isimlerle çalıştın, bitirdin mi oyunculuğu?
İki ayrı düşünce dönemi var. Biri okulun temel kuralı; bir oyuncu en az üç ayrı rolü birbirinden çok farklı şekilde oynamak zorundadır. Ben 5-6 yaptım, TV filmleri o yüzdendi. Farklı roller, farklı performanslar... O yüzden seçmediğim çok şey var! 'Aşkın Dağlarda Gezer'den sonra 'Asmalı Konak' teklifi geldi. Aynı format, Özcan vardı yine, e oynadım ben onu, bir daha oynamam! Biliyordum gün birincisi olacağını, belli ama oynamam!

* Yani 'neden ekranda değilsin'in cevabı, senin seçilmiyor olmandan ziyade senin seçmiyor olman mı?
İşte ikinci periyotta ise şöyle bir şey belirdi. Sekiz bölüm, aynı gün, aynı saat yayın garantisi istiyorum. O zaman oynarım! Çünkü sekiz bölüm, aynı gün, aynı saat yayın garantisi olan şeyi yaptığın anda iş tuttu zaten. Senaryo, diğer oyuncular önemli değil. Bana ne! Çünkü ben zaten ekibin parçasıyım, benim için önemli olan devam edebilmesi... Oynamayı çok istiyorum ama başlıyor bitiyor, başlıyor bitiyor... Sen bitiyorsun! Çünkü biz ön tarafta görüneniz. İnsanlar oyuncuların adıyla anarlar dizileri. Ondan sonra tutmuyor Toprak Sergen'in dizisi, yüzü ekrana bilmem ne...

TALİHSİZLİK DEĞİL, BAKIŞ AÇISI
* Şöyle de deniyor; "Çok şey yapmış, ama bir 'talihsizliği' mi var?"
Bakış açısı farkı var! Okulda, bölüm başkanımız "Size birinin öyküsünü anlatacağım" dedi. "Bu adam 42 yaşında, dünyanın en iyi III. Richard oyuncusu, registered (tescilli), yorumlarınız?" dedi. Ben dedim ki: "Başka?" Bu insanla vakit geçirdiğini düşün; sana sürekli III. Richard'ı anlatıyor, başka şey anlatamaz ki! Sıkıcı...

* Yüzme, tango, kick boks, fitness, kardio, dalma, çıkma, kayak bir sürü şey var senin hayatında...
Basit; gittikçe bir adım ötesi. İnsanlar, fitness salonlarında dikte edilen programı uyguluyorlar; 25 dakika kardio yap! Niye? 10 gün geçti, fiziksel kütleni harekete geçirmek, sınırlarını geliştirmek istiyorsan, 26 dakikaya çıkmak durumundasın. Sonra 27'ye...

* Ve bunu hayatına geçiriyorsun?
Tabii ki... Mantık bu!