kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Kriz fırsatçılığı yapmayın"

Giriş Saati : 27.10.2008 15:05
Güncelleme : 27.10.2008 23:49
Yeni Haber
Türk-İş'te küresel ekonomik krize ilişkin hazırlanan raporda, ''kriz fırsatçılığına'' izin verilmemesi, kriz bahane edilerek yapılmak istenen işsizleştirme, işsizlik tehdidiyle ücret düşürme ya da çalışanları mağdur edecek benzeri uygulamaların önüne geçilmesi gerektiği belirtildi.

Konfederasyon bünyesinde, ekonomide yaşanan gelişmelerle ilgili ''Dünyadaki Kriz ve Ekonomide Dalgalanmalar Üzerine'' başlıklı bir rapor hazırlandı. Raporda, kürsel mali krizin ortaya çıktığı sürece ve dünyada yaşanan gelişmelere değinildi.

''Türkiye ekonomisinin büyük ölçüde neo-liberal politikaların etkisine açık olduğu'' görüşüne yer verilen raporda, bu yapının birçok boyutuyla ''krize açık sağlıksız ilişkileri'' bünyesinde barındırdığı savunuldu.

Türkiye'nin son 2001 krizinden büyük bedel ödeyerek çıktığına değinilen raporda, krizden sonra bankalarla ilgili getirilen düzenlemeyle hem bankaların mali hem de denetleme sistemlerinde gerçekleştirilen iyileştirmelerle disiplinli bir yapı kurulduğu ve bankacılığın ciddi bir reorganizasyona gittiği belirtildi. Raporda, bununla beraber bankacılık, sigortacılık ve finans sistemlerinde özelleştirmeler ve yabancılara yapılan satışların, 2001 krizinden sonraki düzenlemelerin sağladığı güveni bugün kriz ortamında tehdide açık hale getirdiği kaydedildi.

Raporda, ''Bankacılık sektöründeki yüzde 51 oranının üzerindeki 'yabancılaşma' veya 'yabancı kontrolüne' girmiş olma durumu, dünya piyasalarında başlayan finans krizinin bir anlamda ithal edilmesine elverişli bir durumla Türkiye'yi karşı karşıya getirmiştir. Bu bakımdan bazı çevrelerin bankacılık ve finans yapımızın artık sağlam temellere dayadığı tezi önemli ölçüde şüpheyle karşılanacak bir iddia haline gelmiştir'' denildi.
''Neo-liberal politikaların Türk ekonomisinde yarattığı en önemli olumsuz etkilerden birisinin de özelleştirmeler olduğu'' görüşüne yer verilen raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

''Bugünkü kriz ortamının, Türkiye'de mümkün olduğu kadar az hissedilmesi veya çok düşük bir maliyetle atlatılması, her şeyden önce büyümenin devam etmesine, makro düzeyde dengelerin kurulmasına, sosyal sektörlerle ekonomik sektörler arasındaki ilişkilerin iyileştirmesiyle mümkündür.

Burada özellikle dış borç miktarının oldukça yüksek düzeyde bulunması, son 2001 krizinden sonra takip edilen iktisat politikalarıyla borçlanarak büyümenin sürdürülmesi ciddi bir sorun alanıdır. Dışa bağımlı ekonomi, dış borca bağlı büyüme, neo-liberal küresel politikaların bizim gibi ülkelerde yüksek oranlarda kar ve faiz transfer etmelerine yol açan uygulamalarının sonucudur.

Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse neo-liberal politikalar küresel süreçte etki altına alabildikleri ekonomilere kendi ilkelerini benimsettirerek çevre ülkeler ve merkez ülkeler arasında korkunç bir bağımlılık ilişkisi yaratmıştır. Bu ilişki, çevre ülkelerin başta işçiler olmak üzere, bütün çalışanlarının aşırı derecede sömürülmesini, yoksullaştırılmasını, işsizleştirilmesini beraberinde getirmiştir.''

''ÇALIŞANLARIN ACI DENEYİMLERİ VAR''

Raporda, 1994 ve 2001 yıllarında iki kriz yaşanan Türkiye'de çalışanların bu krizlere ilişkin acı deneyimleri olduğu belirtildi.

''Her iki krizden de çalışanların zararlı çıktığı'' görüşüne yer verilen raporda, bu krizlerle esnek çalışma türleri, denkleştirme, fazla çalışma-fazla sürelerle çalışma, işçiyi koruyamayan iş güvencesi gibi düzenlemelerin çalışma mevzuatına girdiğine dikkat çekilerek, istihdamı artırmak adına yapılan tüm düzenlemelerin, işverenler lehine gerçekleştirildiği öne sürüldü.

Raporda, yaşanılan iki krizde, işçilerin hak edişlerinin geciktirilerek ödendiği, ücretli-ücretsiz izin uygulaması yapıldığı, yeni işçi istihdamının durdurulduğu, ücretlere zam yapılmadığı, işçilerin sosyal güvenlik primlerinin yatırılmadığı, ücretlerin düşürüldüğü, işçiler işlerinden çıkarıldığı, işten çıkartılan işçilerin haklarının ödenmediği, kayıt dışı ekonominin büyüdüğü kaydedildi. Raporda, krizlerden düşürülmüş ücretler ile daha uzun ve daha verimli çalışan işçiler sayesinde çıkıldığı ifade edildi.

Türkiye'nin bugün yeni bir kriz ile karşı karşıya olduğu savunulan raporda, ''Çalışanlar olarak hiç hak etmediğimiz bir bedel daha ödemek istemediğimiz açıktır'' denildi.

ÖNERİLER

Türk-İş tarafından hazırlanan raporda, ekonomik kriz tehdidine karşı, çalışma barışı ve toplumsal barışın korunması amacıyla şu önerilerde bulunuldu:

''-Türkiye'de ekonomide acil bir politika değişikliğine gidilmeli, bunun önceliğini IMF endeksli politikalardan uzaklaşarak yüksek spekülatif kar alanlarına karşı reel üretimi teşvik eden ve emeği koruyup, iş güvencesini etkin hale getiren, istihdam yaratacak uygulamalar oluşturmalıdır.

-Kriz fırsatçılığına izin verilmemeli, kriz bahane edilerek yapılmak istenen işsizleştirme, işsizlik tehdidiyle ücret düşürme ya da çalışanları mağdur edecek benzeri uygulamaların önüne geçilmeli, kıdem tazminatı müessesesi başta olmak üzere çalışanların kazanılmış haklarına kesinlikle el uzatılmamalıdır.

-İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işçilerin yararlanma koşulları geliştirilmeli; bunun için fona erişim imkanları kolaylaştırılmalı, fondan yararlanma süresi uzatılmalı, işsizlik ödeneği miktarı büyütülmelidir. Fon amacı dışında kesinlikle kullanılmamalıdır.

-Kamunun verimsiz harcamalar ve teşvikler, bürokratik genişleme ve savurganlığı yerine, gelir dağılımını düzeltici sosyal fayda üretici bir yapılanmaya gidilmelidir.

-Bu süreçte karşı karşıya bulunduğumuz sorunların aşılması için ortak aklın oluşturulmasının gereği açıktır. Konfederasyonumuz krizin özellikle sosyal alanda ve çalışanlara yönelik ortaya çıkarttığı olumsuzlukların giderilmesinde uygulanacak politikalarda aktif sorumluluk üstlenmeye hazırdır.''

AA