kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Ekim 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Dili görecek göz yoksa ne yapayım?

20.10.2008
Dün yüzlerce kişinin uğurladığı Fazıl Hüsnü Dağlarca, internette yayımlanan 'Borges Defteri'ne son söyleşilerinden birini vermişti. Şair Dağlarca'yı kendi sözleriyle anıyoruz..
-Dil üzerine dertleşmeler...
- Fazıl Hüsnü DAĞLARCA: "Her şeyin esası dildir. Ben buradayım; önümde de 'Türkçe' adında bir ırmak akıyor. İlk başlarda, o nehirde taştan taşa atlıyordum. Bir düşünün; ben ki, bu yaşta adamım, son şiir kitabımda kökeni Türkçe olmayan sözcük sayısını saptıyorum, bakıyorum, yüzde üç civarındadır, şimdi ne yapayım, ben de böyle bir şeyim işte - burada Dağlarca, kısacık bir gülücükten sonra ses tonunu biraz daha belirginleştirerek şunu diyor-"Gel beni vur." Ve şöyle devam ediyor: "Yazmak ve konuşmak arasında çok büyük bir uçurum var. 1980 sonrası kuşak içinde yetişen kimi gençlerin diline bakıyorum, konuşmaları için on kelime yeterlidir. Bu, miskinlikle olmaz, bir yere varmak mümkün değil Cumhuriyetten bu yana bizler bir kültür diline varmış değiliz. Şimdiki kuşağa "sırt" diyorsun, dağın sırtını anlamıyor. Son yapıtımda her 100 sözcükten sadece üçü Türkçe değil, biraz çabayla bu bile ortadan kaldırılabilir. Demek ki var, onu görecek göz yoksa ne yapayım?"

- Dil kurumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Dil bilmeyen adam hiçbir şey yapamaz. Atatürk, Dil Kurumu'nu kurdu, sonra ne oldu? Sonunda benim gibi solucanlar çıktı ortaya. Yazmak yetmiyor arkadaşlar, anlaşılır yazmak şarttır. Örneğin (Ahmet) Haşim'i çok severim, anlaşılır yazdığı için mi? Payı çoktur, ama o benim iki gözümün yanında bir göz daha açtı. Dünyayı, edebiyatı, şiiri o ilave gözümle başka türlü algılamaya başladım...

Bilgi: http://borgesdefteri. blogspot.com