kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Ekim 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

47 konserimin kârı, popçunun tek konser rakamına yaklaşmaz!

BELGİN ÇOBAN
20.10.2008
Son bir yılda 200'e yakın konser veren, Ramazan öncesi cebinden çıktığı turnede Batman'a kadar giden 'sert müzisyen' Hayko Cepkin, "Biz azla yetinmeye alışığız" diyerek ekledi: Zarar etmedik ama 47 konserin kârı, şu anda çok popüler bir popçunun günlük konser rakamının kenarına bile yaklaşmaz!..
Karşımdaki adam; sahneye çıktığında siyaha boyanmış gözleri, kan revan içinde kalan yüzü, renkli saçı, en sertinden el-kol hareketleri ve teatral gösterisiyle rock müzik yapan Hayko Cepkin. Hedefini "Bu müziği, bu ürünü ve bu lezzeti bilinir kılmak!" olarak özetleyen Cepkin, bunu yapacağına da çok emin. Çünkü 15 yıllık müzik geçmişi olan 30 yaşındaki bu adamın sadece müzikal söylemleri değil, hayata dair ifadeleri de bence hedefini gerçekleştireceğinin önemli kanıtı. Konuşmak için biraraya gelmeden önce elbette karşımda korkunç bir adam bulmayacağımı biliyordum ama bu kadar 'şeker' olduğunu da hiç düşünmemiştim! Sohbetimizde her soruma içten ve 'oynamadan' yanıtlar verdi. Mimikleri, tonlamaları, gülmeleri, hareketleri ve bakışları anlatmak istediğini doğru algılamam için yetti de arttı ama o uyarmadan edemedi: "Ben tonlamalarda bulundum, vücut dilimi kullandım ama yazı diline döktüğünüz zaman yanlış anlaşılmalar oluşacak. Çünkü yazı çok tehlikeli!" Sonra da şu hikayeyi anlattı: "Arkadaşlarım dergi çıkarıyordu; kültürlü çocuklardı, üniversite bitirmiş, kitaplar devirmiş. Benim de yazmamı istediler. 'Apartmanlar üstüme geliyordu, gökyüzü maviden daha maviydi, belki yeşil olması gerektiğinden daha yeşildi, gökyüzü senin gözlerinden olmadığı kadar karanlıktı' falan yazıyorlardı... Ben bunlarla dalga geçen yazılar yazdım. Nickname'im Hayko Yayım'dı. Okuyunca 'haykoyayım' oluyordu. İşte, yazı tehlikeli! Vücut dili, tonlama çok daha önemli!"

BOŞ FELSEFEYE KARŞIYIM!
Hayko Cepkin'in bu net bakışı, başka konularda da kendini gösterdi. Örneğin; bugüne kadar tek kitap okumadığına inanmayıp, "Ciddi misiniz?" diye sorunca gayet sakin "Hıhı okumadım" derken... Gazete ve dergi takip etmesine karşın kitap okumamasını anlamayıp; "Neden? Kimse 'oku oğlum' demedi mi?" diye sorunca da en abartısız ses tonuyla yanıtladı: "Dedi tabii ki... Ben, 40'ımdan sonra bu kitap okuma işine gireceğimi hayal ediyorum. Yatağımda, gözlüklerimi takıp okuyacağım... Kitap olayında şuna karşıyım; 'okudum, adamın söylediği her şey doğruydu', o doğruları kendin düşünemiyorsan sen geri zekalısın! Başkasının söylediğiyle ayılıyorsan, yaşamsal veriyi kendi zekanla çözemiyorsan güle güle... Her şeyi yaşamana gerek yok, bazı şeyleri düşünerek hesap etmek zorundasın. Ben boşa üretilmiş felsefeye karşıyım!" Böyle net duruşlu Cepkin'e, Ermeni olmasının bir zorluk yaşamasına neden olup olmadığını da sordum.

ŞAH U ŞAHANE DEĞİLİM!
"Hep sanat camiası içindeyim. Kendimi hiç farklı hissetmedim. İnsanlar bıkmalı bunları konuşmaktan... Bu, siyasetin içinde çok kullanılan bir şey. Siyaset bazı rantları kullanmayı gerektirir. Ama adam gelir de baltayla kapını kırarsa onun ne Ermeni, ne Kürt, ne Türk, ne Yahudi, ne Rum olduğu önemlidir... Baltayla kapını kırmaya çalışan manyağın tekidir!" Cepkin'in duruşuna, bir örnek daha verelim. İnternet sitesine giren, kendini bir oyunun içinde buluyor, istediği bilgiye ulaşabilmek için epey uğraşması gerekiyor. Peki neden? "Seyretmek istediğimizi seyredebiliyor, istediğimiz bilgiyi alabiliyoruz... Bu bir tatminsizlik yaratıyor. Bir süre sonra tüketilmeye alışıldığı için pek fazla şeyin kıymetinin kaldığını düşünmüyorum. Yani herkes, her şeyi 'pırt' diye elde etmeye alışmış ama sitemde 'pırt' diye elde edemiyor!" Kısacası sitesindeki oyunu, kıymet bilmeyi öğretiyor. Bu düşünce sistemi elbette müziğine yansıyor. "Ben hemen elde edilebilir, 'hit parça' dediğimizi yaratıp; dillere pelesenk, kalplerde taht kuran, şah u şahane, her gün televizyona çıkan bir adam olma tadını zaten kendi bünyemde kabul etmiyorum! Çünkü şu önemli bir istatistik; sabahtan akşama televizyonda gözükmüş bir adamı bizim konser adedi ve konser kalabalığıyla orantıya koyduğunda yanımıza bile yaklaşamaz!"

WC'YE ALTERNATİF PET ŞİŞE
Peki nedir son bir yılda verdiği konser sayısı? 200'den az değil. İlk albüm çıktığından bu yana verdiği konser sayısını ise gözlerini açarak yanıtlıyor: "Çılgınca!" Örneğin Ramazan'dan önceki dört ayda 54 konser vermiş ve 47'si kendi turnesiymiş, kısacası her şeyi cepten karşılamış. "Batman, Kars, Erzurum, Elazığ, Diyarbakır, Van gibi noktalara gittik. Hepsi full geçti, zarar etmedik. Ama 47 konserin kârı, çok popüler bir popçunun günlük konser rakamının kenarına bile yaklaşmaz! Çünkü bizim camianın çok yüksek meblağları yok." Çünkü rock camiası daha realist. Azla yetinmeye alışıklar, lüksleri yok. Mesela "Kulisiniz nasıldır?" diyorum, cevabı yapıştırıyor: "Fıstıklar soyulsun da, kenara ayrıyeten konulsun gibi bir olayımız yok! Bol çay ve kahve tüketiriz. Standart, bir şişemiz mevcuttur." Hayır viski değilmiş, votka! Kuliste kola, su, enerji içeceği de gırla gidermiş. "Döner çevrilsin, tavuk döndürülsün, bugün bayram ilan edilsin gibi bir arzumuz yoktur. Ses sistemlerinin düzelmesini, ışığın iyi ve sahnenin yüksek olmasını, kulisten sahneye çıkabilmeyi istiyoruz. Mesela kuliste bir tuvalet olabilmeli; o kadar çay, kahve, su içince... " Peki kuliste tuvalet yoksa? Cepkin'in yanıtı kahkahalar atmamıza neden oluyor: "Pet şişe sistemi ürettik. Tuvalet yoksa pet şişe var."
Haberin fotoğrafları