kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Mart 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Kapatma davası AB karşıtlarının istemi

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
* Peki, kapatma girişimi neyin davası?
Türkiye'de 2001'den bu yana önemli değişiklikler yaşandı. Bu, AK Parti'den önce başlayan bir değişim süreci. Bu sürecin en önemli ayağı, Türkiye'nin AB aday ülke statüsüne kavuşmuş olması. 1999'dan 2004'e kadar çok sayıda reform yapıldı. Bunların büyük bölümünü AK Parti gerçekleştirdi. 2005'ten itibaren de müzakereler başladı. Müzakereler başladıktan sonra reformlar yavaşladı. Ama bu sürede yapılanlarla Türkiye dünyayla bütünleşme yoluna girdi. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, "Asıl mücadelenin kürselleşme yanlıları ile karşıtları arasında" olduğunu söyledi. Kapatma davasını da buraya yerleştiriyor. Bu yanlış değil. Çünkü AB'ye girdiğinizde ulus devletin en önemli özelliği egemenliğin bir bölümünü, sizin adınıza karar alacak AB organlarına devrediyorsunuz. Ama Türkiye'de tamamen ulus devletin kutsallığı esasına göre oluşturulmuş bir siyasi hayat var.

* Dava, AB karşıtlarının mı istemi?
Başsavcı, davayı açarken bir hukuk adamının yapması gerekeni yapmıştır. Ama sonuç olarak açmış olduğu davanın, Türkiye açısından ortaya koyduğu tablo var. Bir tarafta Türkiye'de reformculuğuyla öne çıkmış AK Parti iktidarı var. Diğer tarafta ise partinin kapatılması girişimi var. Demokratik reformları yapan bir parti, aynı zamanda laikliği yıkmakla suçlanıyor. Burada bir paradoks yok mu?

PARADOKS VAR
* Nasıl açıklıyorsunuz bu paradoksu?
AK Parti'nin AB'ye yönelirken attığı en önemli adımlardan biri, Anayasa'nın 90. maddesinde yapılan değişiklik. Buna göre "Usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve sözleşmelerle, ilgili kanun hükümleri arasında bir çatışma olursa, uluslararası sözleşmelere öncelik verilir" deniliyor. Şimdi bunu Anayasa'ya yerleştirmiş bir parti, nasıl olur da laiklik karşıtı eylemlerin odağı olabilir? Çünkü laiklik karşıtlığının odağı olmak, şeriatı getirmek istiyor demektir. Şeriat bu anayasal hüküm karşısında nasıl geçerli olabilir ki? AKP hem şeriatçı hem AB taraftarı olamaz.

* Takiyye yaptığı suçlaması yapılıyor...
Bu nasıl bir takiyye ki, 2002'de yüzde 34 oy alan bir partiye, son seçimde seçmenin yüzde 47'si oy vermiş? Burada iki şey var; ya Türkiye'nin yarısı takiyye içinde ya da Türkiye'nin yarısı bu takiyyeyi anlamayacak kadar kafasız.