"2009 giyotine gitmeyecek"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bugünkü durağı da Brüksel...
Irak'taki gibi AB merkezinde de yeni bir açılımla karşılaşılacak mı?
Örneğin Ek Protokol'den kaynaklanan yükümlülükler konusunda yeni bir gelişme söz konusu olacak mı?
Özetle Türkiye limanlarını Kıbrıs Rum kesimine açacak mı; açmazsa AB yaptırımı ile karşılaşılacak mı?
Soruyu dün Siirt'e giderken, AB Başmüzakerecisi Devlet Bakanı Egemen Bağış'a yönelttim.
"Tam tersine AB Komisyonu'ndan açılım bekliyoruz" diye söze başladı.
Ek Protokol gereği Kıbrıs Rum kesimine limanların açılıp açılmayacağı soruma ise şu karşılığı verdi:
"Kıbrıs'ın bu yıl fotoğrafı çekilir yeni bir gelişme olmaz. Bizim uçaklarımız da Ercan'a insin, KKTC de Ercan'dan faydalansın. Biz de limanlarımızı onlara açalım. İzolasyonlar toptan kalksın..."
AB'nin bu yaklaşıma olumlu bakıp bakmayacağı soruma karşılığı da şöyle oldu:
"Kesin olan bir şey var, 2009 giyotin yılı olmayacak..."
Brüksel'de bugün AB Komisyonu Başkanı Barosso ile yapacakları görüşmeden umutlu olduğunun altını çizip devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşeceğiz. Başbakan, anamuhalefet lideri, Cumhurbaşkanı, tüm siyasi partiler, iş dünyası, AB konusunda hepsi birlikte hareket ediyor. Biz her türlü açılıma varız. AB olarak onlar da önümüzü kapatmayıp, teşvik etsin ki yol alalım..."

TOBB'un katkısı
Bakan Bağış'ın da vurguladığı, TEPAV'ın da bir süre önce yaptırdığı araştırmada görüldüğü gibi AB konusunda Türk halkının desteği yüzde 60...
TOBB da bu desteği kalıcı kılmak için ve sürekliliğini sağlamak için TEPAV ve AB Genel Sekreterliği ile birlikte yeni proje başlatmış.
İlki de dün Siirt'te "AB'ye Katılım Süreci ve Tarım" konulu panel ile gerçekleşti.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun da dünkü sohbetimizde vurguladığı gibi ilki Bakan Bağış'ın memleketi olan Siirt'te yapılan paneller serisi sürecek.
Hisarcıklıoğlu, buna neden gerek duyduğunu ise şu iki cümle ile özetledi:
"Dünya'daki finansal krizi bir şekilde çözeriz. Ama yaklaşan kıtlık, beslenme krizinin önlemini bugünden almalıyız."

Kurtar bizi iç pazar
Bu aşamada Hisarcıklıoğlu'na küresel kriz ile ilgili seçim meydanlarında yaşanan tartışmaları anımsattım.
Başbakan Erdoğan'ın, "İşini bilmeyen batıyor" cümlesini anımsattığımda karşılık vermek istemedi.
Seçim sonuna kadar bu konulardaki tartışmalara girmeme kararlılığını koruduğunu dile getirdi.
Ancak krizin en çok etkilediği Kayseri'de işyerlerini kapatmış hemşerilerine haksızlık edilmesinden de hoşnut gözükmedi.
Sözü başka bir noktaya çekti, "Krizden çok rahat çıkabiliriz" deyip devam etti:
"Krizden çıkışın tek yolu iç tüketimi artırmak. Vatandaşı alışverişe itersek çark döner. Eğer sürekli krizden söz edersek, nasıl bir kaplumbağa önüne taş düşünce bacaklarını içine çeker kabuğuna kapanır insanoğlu da öyle yapıyor, harcamadan kaçıyor, içine kapanıyor. Bunu kırmamız gerekiyor."
Anlaşılıyor ki TOBB'un seçim sonrasında uygulamaya koymayı planladığı bu konuda ciddi bir hazırlığı var.
Hisarcıklıoğlu'nun en büyük kaygısı ise işsizler ordusu.
Bu yılın sonuna kadar resmi rakamın 4 milyonu aşacağı kaygısını taşıyor; bunun sosyal patlama yaratacağından kaygı duyuyor.
Piyasanın kriz ile birlikte yüzde 33-34 oranında daraldığından söz ediyor.
Krizin 2010 ortasına kadar devam edeceği yönündeki görüşleri anımsatıyor ve iç piyasanın canlanması için toplumun üzerine çökmüş olan psikolojik eşiğin kırılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Bakıyorum Bakan Bağış, Başkan Hisarcıklıoğlu'nun sözlerini dikkatle dinliyor.
Dileriz ekonomi yönetiminde oluşmuş dağınıklık seçim sonrasında giderilir, ekonomi yönetimi tek sesli hale gelir.
Tillo'daki (Aydınlar) müzede asılı duran o meşhur sözdeki gibi:
"Anlarsan uzağın yakının, anlamazsan yakının uzağın olur..."


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın