Bu seçimde herkes kendi tabanının oyuna sahip olabilecek mi?
Yanıtların yanıltıcı olacağı kaçınılmaz. Nedeni de aşağıda anlatacağım olaylar... Her üç olay da Ankara'da ayrı mekân ve zamanda gerçekleşti.
İlki yakın bir arkadaşımızın evinde verdiği yemek sırasında iki hafta önce yaşandı.
Yemekte söz dönüp dolaşıp seçimlere, Ankara'da kimin kazanıp kaybedeceği konusuna geldi.
Herkes bulunduğu yerden öngörüsünü sıralarken, geçmişte sıkı solculuğu ile tanıdığımız öğretim üyesi oyunu açıkladı:
"Bu seçimde oyumu MHP adayı Mahsur Yavaş'a vereceğim..." Yakın bir iki arkadaşı itiraz edecek oldu; o ise ısrarından vazgeçmedi.
Gerekçesini de kendi mantığı içinde dile getirdi:
"Derdim CHP adayı Murat Karayalçın değil; CHP az oy alsın ki Baykal partinin başından gidebilsin..." Baktım benzer yaklaşım başkalarında da söz konusu.
Hatta yıllarca CHP eksenli bir sivil toplum örgütünde bulunmuş bayan da geçen hafta Yavaş'ın seçim bürosunun açılışındaydı.
Onun gerekçesi de öğretim üyesiyle aynı paraleldeydi;
"Aykırı sol" Yavaş'ı tercih ediyordu.
Merkez sağ oylar İkinci olay ise ORAN semtinde bir büroda gerçekleşti.
Ofiste bulunanların hepsi geçmişte merkez sağın etkin isimleriydi.
Hatta bazıları AK Parti adayı
Melih Gökçek ile çok yakın dostluk ilişkisinde bulunmuş isimlerdi.
Söze eski bakan girdi:
"Benim oyum Murat Karayalçın'a. Baktım evde hanım ve çocuklar da Karayalçın'a oy vereceğini söylüyor..." Hemşeri olmaktan kaynaklı bir tercih sanırken, Güneydoğu kökenli olan diğer iki eski milletvekili devreye girdi:
"Biz sülalece Karayalçın'a oy vereceğiz..." Geçmişte sosyal demokratlar ile karşı mücadele içinde bulunduklarını anımsattım.
"Evet, geçmişte kaldı" görüşünü dile getirdiler.
Hatta semtlerinde, yaşadıkları çevrede
"Karayalçın'a oy verin" diye propaganda yaptıklarını açıkladılar.
Tavırlarının gerekçesi de içlerinden biri şöyle açıkladı:
"CHP bu seçimde kaybederse zaten yok olan muhalefet tamamen biter. CHP bu seçimde yüksek oy almalı ki AKP kendine çeki düzen verebilsin. Melih Gökçek de belediye başkanlığını yaptı yapacağı kadar; yeter..." Kısa süre sonra büroya merkez sağ siyasette yer almış başka isimler de geldi; onların tavrı da farklı değildi.
Erdoğan diyenler Üçüncü olay ise Çankaya'daki bir büroda gerçekleşen öğle yemeğinde yaşandı...
Çoğunluğu işadamlarının oluşturduğu bürodaki konuşmalara bakılırsa oyların ağırlığı Yavaş ve Karayalçın'dan yana.
Ancak içlerinden tıp doktoru olan, arkadaşlarına itiraz etti, açıktan tavrını koydu:
"Benim oyum Gökçek'ten yana..." Bir arkadaşı
"Nasıl yaparsın?" diyecek oldu; tepki gördü.
Gökçek'in Ankara'nın trafiğini rahatlattığını, birçok ilde yapılamayanların Başkent'te gerçekleştirildiğini söyledi.
Bir süre sonra masanın çevresindeki hava değişti.
Tıp doktoru olana müteahhit kökenli bazı işadamları da katıldı.
"Bizim de tercihimiz Gökçek'ten yana" diyerek yönlerini açıkça dile getirdi.
Ancak onlar Gökçek'in hizmetlerinden öte Başbakan
Tayyip Erdoğan 'a oy vermekten yana olduklarının altını da özenle çizdi.
Konut müteahhidi,
"Benim derdim başkanlar değil; onlarla da işim olmaz. Tayyip Bey seçimden güçlü çıksın yeter" dedi.
Yemek masasında oylar bir anda eşitlendi.
Her üç olay da gösteriyor ki bu seçimde siyasi görüşler arası oy kaymaları yüksek olacak.
Bir zamanlar sağcı olanlar, sola; solcu olanlar ise sağa oy verecek.
Ankara'da kimin oylarının ne oranda kime kaydığının hesabı ise zor olacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 10 Mart 2009, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/10//haber,5401A7B795F542F5840826B761975EBA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.